Bizi takip eden okurlarımız anımsayacaklardır.

Suriye konusunda yazdığımız bir yazıda “Amerika bu topraklarda kalıcı mı?” diye sormuş ve kalıcı olacağına değinmiştik. Bunun nedenlerini de aynı yazımızda sıralamıştık.

Zaten daha önce Amerika ile Rusya, bölgede ve Suriye üzerinde ortak çıkarları konusunda anlaşmaya varmışlardı.

Şimdi ise, Amerika, bölgede etkin olan Fransa, İngiltere, Suudi Arabistan ve Ürdün ile masaya oturup, yeni planlama ile Suriye’nin paylaşımına damga vurmuş bulunuyor.

Sözü fazla uzatmayalım:

Amerika Suriye’den kesin olarak vaz geçmiyor ve bu topraklara iyice yerleşiyor.

Gelin şimdi, bu paylaşım haberinin detaylarına birlikte bakalım:

ABD liderliğinde İngiltere, Fransa, Ürdün ve S. Arabistan’ın Washington’da gerçekleştirdiği gizli zirvede Suriye’yi paylaştıkları ortaya çıktı. Akdeniz’e uzanan terör devletinin kurulmasının hedeflendiği plana göre paylaşımın önünde tek engel Türkiye. İşte o toplantıda alınan kararlar:

Suriye’nin kuzeyinde terör örgütü PYD/PKK’nın işgalini sonlandırmak için TSK ve ÖSO’nun Afrin’de yürüttüğü Zeytin Dalı Harekatı sürerken, Pentagon ülkeyi parçalama planına hız verdi.

Washington’da 4 ülkenin diplomatlarını toplayan ABD’nin terör örgütü PYD/PKK’nın paravanı SDG için Akdeniz’e kadar ulaşan bir terör devleti planını devreye soktuğu ortaya çıktı.

ABD Dışişleri Bakanlığı Ortadoğu Masası’ndan David Satterfield’in liderlik ettiği, Fransa Dışişleri Bakanlığı Ortadoğu Şefi Jérôme Bonnafont, İngiltere Dışişleri Bakanlığı Ortadoğu Masası’ndan Hugh Cleary, Ürdün Dışişleri Bakanı Danışmanı Navef Vasfi El Tal ve Suudi General Cemal El Akil’in 11 Ocak 2018’deki gizli toplantısında Suriye’nin taksim planı masaya yatırıldı.

Gelen haberlere göre ABD’li diplomat Satterfield, müttefiklerine Beyaz Saray’ın Suriye’yi bölme hedefinden geri dönmeyeceğini söyledi. Muhaliflerin ‘toprak bütünlüğü’ ısrarından vazgeçirilmesi üzerinde durulan toplantıda sürece mutlaka Suriye topraklarının doğusunu ve kuzeyini elinde tutan PYD/PKK’nın dahil edilmesi gerektiği belirtildi.

PYD’nin paravanı SDG aracılığıyla petrol bölgesi Deyr ez-Zor’u da içine alan topraklarda terör devleti kurulmasını öngören planın görüşüldüğü toplantıda, ABD destekli örgütün işgalindeki toprakların Akdeniz’e kadar ulaşması gerektiğinin altı çizildi.

Satterfield’in bu zamana kadar Pentagon’un Suriye’yi işgal için 4 milyar dolar harcadıklarını aktardığı zirvede, PYD/YPG’ ye itiraz eden Türkiye’nin ‘SDG’nin Arapları da içeren bir yapı olduğu söylemiyle kandırılması’ gerektiği konuşuldu.

Ankara’nın kabul etmemesi durumunda projenin hayata geçirilmesi için Türkiye’nin engellenmesinin zorunluluk olduğu vurgulandı.

Toplantıda Washington yönetiminin Türkiye’yi provoke edecek adımlardan kaçınacağı kaydedilirken, SDG ile ilişkilerin el altından devam edeceği ifade edildi.

Beyaz Saray’ın SDG ile ilişkiler için bir ‘elçi’ atayacağı ve bu ismin de ABD’nin eski Bahreyn Büyükelçisi William Roebuck olacağı söyleniyor.

Pentagon ve müttefiklerinin Suriye’de terör devleti kurulmasını öngören projesinde Birleşmiş Milletler (BM) öncülüğündeki Cenevre barış görüşmelerinin önemine vurgu yapıldı.

ABD’li diplomat bundan sonra Astana’ya temsilci yollamayacaklarını belirtirken Soçi’deki Suriye Ulusal Kongresi’nin sabote edileceği ifade edildi. Yeni yol haritası için BM’nin Suriye Özel Temsilcisi Steffan De Mistura’nın Esad rejimi, Suriyeli muhalifler ve terör örgütü PYD/SDG’nin bir araya getirileceği bir Cenevre süreci planlandığı kaydedildi.

Son olarak şunu söyleyebiliriz:

Amerika, özellikle Suriye ve terör örgütü PYD konusunda bugüne kadar Türkiye’ye ne söz verdiyse hiç birini tutmadı ve yerine getirmedi. Hep oyalama taktiği ile bugünlere gelindi.

Bundan sonra da Amerika’nın verdiği veya vereceği hiçbir sözün inandırıcılığı olamaz. Özellikle yukarıdaki haberin gelişimine bakılacak olursa bundan sonra bölgede çok daha zor koşullar oluşacak demektir.

necdetbuluz@gmail.com

www.facebook.com/necdet.buluz

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.