Amerika ile Türkiye arasında Suriye’nin güneyinde güvenli bölge oluşturulması görüşmeleri yine hayal kırıklığı yarattı. Amerika, güvenli bölge konusunda Türkiye’nin geleceğini değil, terör örgütlerinin korunması yönünde adımlar atmayı sürdürüyor.
Suriye’de Amerika’nın terör örgütleri ile olan ilişkileri tam anlamı ile bir Türkiye düşmanlığı taşıyor. Bazı Amerikalı yetkililerinin görüşmeler öncesi bölgede terör örgütü liderleri le kol kola gezmeleri ve derin muhabbetleri sosyal medyada çeşitli yorumları da beraberinde getiriyor.
Görünen tablo açık ve net:
Amerikalılar Suriye’den ve terör örgütlerini desteklemekten vaz geçmeyecekler. Bu konudaki kararlılıklarını dün olduğu gibi bugün de devam ettiriyorlar. Gelecekte de bu konuda geri adım atmayacakları görülüyor.
Konuyu derinlemesine analiz ettiğimizde bu işin perde arkasında İsrail varlığını görüyoruz. İsrail’in güvenliği ve saha alanı için Suriye’nin güney bölgeleri önem taşıyor. Ayrıca bu bölgelerdeki İran varlığının da ortadan kaldırılması için terör örgütlerinin varlığına ihtiyaç duyuluyor.
ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın ve ekibi ile bir görüşme gerçekleştirdi. Heyetler arasında gerçekleştirilen Suriye toplantısına dair bilgiler paylaşan diplomatik kaynaklar, ABD'lilerin "güvenli bölge" toplantılarında Suriye'deki durumun Türkiye'ye güvenlik tehdidi olduğunu resmen kabul ettiğini ama adım atmak istemediklerini söyledi.
Açıklamanın içeriğine bakalım:
"Türkiye'nin ulusal güvenlik öncelikleri açık şekilde vurgulandı. Güvenli Bölgenin kurulmasının, ancak Türkiye'nin beklentilerini karşılayacak bir plan ile mümkün olduğu ifade edildi. Kalın-Jeffrey görüşmesinde, Fırat'ın doğusunda Güvenli Bölge'nin tesisi ile terör unsurlarına karşı mücadele ve Suriye'deki gelişmeler ele alındı." ifadelerini kullandı.
ABD Büyükelçiliğinden toplantıya ilişkin yapılan açıklamada "Görüşmeler samimi, pozitif yapıcı geçti. Gelecekte sürecek. ABD ve Türkiye Münbiç yol haritasında somut ilerleme konusunda taahhütlerine sadık" denildi.
Türkiye, terör örgütü YPG'nin tamamen Münbiç'ten çıkması gerektiğini özellikle masaya getiriyor. Bunun Türkiye’nin kırmızı çizgi olduğu da biliniyor. Türkiye, daha önceki görüşmelerde de “Sınırımızda bizi tehdit eden unsurlar bulunmasın, ellerindeki silahlar da toplansın” isteğini dile getirmişti.
ABD heyetinin önerisi ise, YPG'nin güneye çekilmesinin ve Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ve ona bağlı sivil yönetimin polisinin kentte faaliyet göstermesinin sağlanması taahhüdü verilebileceğini masaya sürüyor.
Bu öneri yine bir oyalamadan başka bir şey değil.
Türkiye, SDG ile YPG arasında bir fark görmüyor. Münbiç'te YPG'nin SDG gibi başka isimlerle kamufle olmaya çalıştığı Türk makamları tarafından ABD'lilere iletildi. Türkiye'nin talebi ise güvenli bölgenin, kendi sınırından 30 km'lik derinliğe sahip olması. DEAŞ Karşıtı Uluslararası Askeri Koalisyon'un üyesi olan Türkiye, bu alanda TSK'nın yer almasını istiyor.
ABD heyeti resmi olarak Suriye kuzeyindeki durumun Türkiye sınırına güvenlik tehdidi oluşturduğunu kabul etti ancak somut adım atma konusunda isteksiz davranıyor.
O zaman bu görüşmelerden sağlıklı bir sonuç almak mümkün olabilir mi?
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, görüşmeler sonrası yaptığı açıklamada Amerika’nın Türkiye’yi oyalamaya devam ettiğini, görüşmelerden Türkiye’yi rahatlatacak bir sonuç çıkmadığı takdirde iki kez ertelenen askeri operasyonun başlayacağının da mesajını verdi. Çavuşoğlu “Artık beklemeye sabrımız kalmadı, yanı başımızdaki terör örgütler daha da güçlenmeye başladı” açıklaması ile sıkıntının büyüklüğünü de gözler önüne sermeye çalıştı.
Özetleyelim:
Amerika, güvenli bölge konusunda bildiğini okuyor ve oyalamayı sürdürüyor.
Konu hakkında daha önce de yazmış ve uyarmıştık:
Türkiye’nin güvenliği ve toprak bütünlüğü her şeyden önemlidir. Bu konu bizim için geleceğimizi de tayin edecek. Her görüşmede oyalandığımız da ortada olduğuna göre bu konudaki kararlılığımızı ortaya koymak ve kendi göbeğimizi kendimiz kesmek durumundayız.
Sabırlar sınıra ve taşmak üzere.
.