Son günlerde gerek Kıbrıs’ta, gerekse Doğu Akdeniz’deki gelişmeler gündem yaratmaya devam ediyor. Özellikle Doğu Akdeniz’deki doğalgaz ve petrol aramaları nedeni le KKTC’nin dışarıda bırakılmaya çalışılması ile başlayan gerginlik de sürüyor.
KKTC Başbakanı Tatar, özellikle Doğu Akdeniz konusunda son açıklamalarında, “Kıbrıs’ta hakkımızı sonuna kadar arama kararlılığındayız. Doğu Akdeniz de bizim kara sularımızdır ve burada da haklarımız vardır. Biz davamızın takipçisi haklarımızın savunucuyuz. Bu haklarımızı da kimseye yedirtmeyiz” diyor.
Şu iki nokta bizim için umut verici:
Birincisi bizi yönetenlerin Doğu Akdeniz’deki doğalgaz ve petrol arama çalışmalarında söyledikleri açıklamalar ve KKTC’nin hakkının sonuna kadar aranacağı mesajları önemsenmelidir.
İkinci nokta ise KKTC Başbakanı Ersin Tatar’ın tutumu, kararlılığı ve açıklamalarıdır. Tatar, bize göre KKTC için büyük bir şanstır ve Türkiye ile uyumu çalışması ile de dikkatleri çeken bir isim olarak öne çıkıyor.
Tatar’ın kapalı Maraş’ın turizme ve yerleşime açılması konusundaki çalışmaları ve kararlılığını da unutmamak gerekir.
KKTC Başbakanı Tatar’ın Doğu Akdeniz’deki çalışmalar konusunda söylediği şu açıklamanın önemini söylemeye gerek var mı?
"Doğu Akdeniz'de hak ve çıkarlarımızın korunması için Türk hükümetinin aldığı kararlar bizleri çok memnun etmektedir. Doğu Akdeniz'deki hidrokarbon zenginliklerin, Kıbrıs'taki bu zenginliklerin paylaşımının sadece Rumlara değil aynı zamanda Türklere de ait olması dolayısıyla KKTC ile Türkiye Cumhuriyeti'nin beraber hareket ederek deniz hukukuna göre ruhsatlandırma ve diğer iş birlikleriyle, uluslararası hukuk çerçevesinde yapılan çalışmalar bizleri gerçekten çok ferahlatmaktadır."
Tatar, Maraş ile ilgili olarak da uluslararası hukuk çerçevesinde bazı girişimlerin yapılması suretiyle eski sakinlerinin de gelebileceği ortamın yaratılması ve Gazimağusa'nın daha bütünlüklü ve yaşanılabilir bir noktaya getirilmesinin, KKTC ekonomisine çok büyük yarar sağlayacağını da sözlerine ekliyor.
Coğrafi açıdan da bölgeye sınırı olan Türkiye, İsrail, Mısır, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC), Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY), Yunanistan, Lübnan, Suriye ve Libya Doğu Akdeniz'de aktif politika yürütüyor.
Öte yandan, bölgeye sınırı olmamasına rağmen ABD, Rusya, İngiltere, Fransa ve İtalya gibi ülkeler de Akdeniz'deki enerji denkleminde ağırlığını korumak istiyor. Sıkıntının da buradan kaynaklandığını söyleyebiliriz.
Aslına bakılacak olursa Doğu Akdeniz’deki doğalgaz ve petrol kaynakları iştah kabartacak nitelikte bulunuyor.
ABD Jeolojik Araştırmalar Merkezi verilerine göre, Doğu Akdeniz’in Levant adı verilen ve Suriye kıyılarını da içinde barındıran bölgesinde yaklaşık 3,5 trilyon metreküp doğal gaz ve 1,7 milyar varil civarında petrol rezervi bulunuyor.
Doğu Akdeniz'de faaliyet gösteren başlıca şirketler arasında Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO), ABD'li Exxon Mobil ve Noble, Fransız Total, İtalyan Eni, Güney Koreli Kogas, Katar Petroleum, İngiliz BG ile İsrailli Delek ve Avner firmaları yer alıyor.
Türkiye Doğu Akdeniz’de nasıl bir politika izliyor, kısaca buna da göz atalım:
Türkiye her fırsatta bölgede faaliyet yürüten enerji şirketleri ile ABD, İngiltere, Fransa ve İtalya gibi ülkelere GKRY'nin tek taraflı olarak ilan ettiği münhasır ekonomik bölgeyi tanımadığını ve Türkiye'nin deniz yetki alanlarıyla çakışan bölgelerde arama ve üretim çalışmalarına izin vermeyeceğini belirtiyor.
Ayrıca Türkiye, GKRY'nin adanın tamamını temsil eden bir devlet olmadığı için münhasır ekonomik bölge oluşturma ve ihale etme hakkı da bulunmadığını muhataplarına iletiyor.
Öte yandan, adanın çakışma olmayan kuzey, doğu ve güney kısımlarında Rum tarafının fiili durum yaratma olasılığına karşı, KKTC tarafından TPAO'ya ruhsat sahaları verildi. Böylece GKRY'nin adanın tamamını temsil etmemesine rağmen bloklar oluşturarak münhasır ekonomik bölge ilan etmesine karşılık verilmiş oldu.
Özetleyelim:
Türkiye’nin KKTC ile birlikte Doğu Akdeniz’deki doğalgaz ve petrol aramaları konusundaki çalışmalarını ve kararlılığını destekliyoruz. Burada asıl hak sahipleri arasında yer alan KKTC’nin dışlanması kesinlikle söz konusu olmamalıdır. Ersin Tatar’ın da “Hakkımızın peşindeyiz” açıklamalarının doğruluğunu bir kez daha sizlerle paylaşalım.
.