İş insanı Osman Kavala’nın önce beraat edip, daha sonra başka bir dava nedeni ile yeniden tutuklanmasının yankıları sürüyor. Özellikle muhalefet ve kamuoyunda çok tartışılan kararın şimdi de iktidar partisinde tartışıldığı iddiaları da var.
FETÖ’den tutuklanan eski Korgeneral Mehmet İyidil’de de aynı olayın yaşandığına dikkat çekiliyor.
Tartışılan konu şu:
“Kavala hakkında eğer 15 Temmuz’dan bir soruşturma varsa, bu zamana kadar bundan da tutuklanması gerekirdi. Buradan beraat ediyorsa başka bir yerden yakalayalım anlayışı yargıda bir uygulama sorunudur ve bu aslında bize zarar veriyor. Yargıya talimat verildiği gibi bir algı oluşmasına neden oluyor”
Cumhurbaşkanı Erdoğan partisinin grup toplantısında “Bir manevrayla onu beraat ettirmeye kalktılar” demiş, tutuklama kararıyla ilgiliyse “Yargı bir kısmını tahliye etti ama Kavala ile ilgili de bu kararı verdi. Saygı duymaları lazım” görüşünü savunmuştu.
AKP içindeki bazı hukukçu milletvekilleri ise, Gezi davasındaki beraat kararlarının eleştirilebileceğini belirtirken, önce beraat ettirilip sonra başka bir soruşturmadan tutuklama kararı verilmesini ise doğru bulmadıklarını ifade ettikleri iddia ediliyor.
Bazı milletvekilleri, Kavala’nın 2.5 yıldır cezaevinde olduğunu, ancak bu süre içinde 15 Temmuz soruşturmasıyla ilgili herhangi bir dava açılmadığına dikkat çekerek “Bu zamana kadar eğer suç delili varsa o soruşturmadan da tutuklanması gerekirdi” görüşünü dile getiriyor.
Eski Korgeneral Metin İyidil’in de önce beraat ettiğine ardından yeniden tutuklandığına dikkat çeken bazı hukukçu milletvekillerinin özet görüşlerini de paylaşalım:
“İyidil olayında istinaf mahkemesi beraat veriyor. Dosya Yargıtay’a gidecek. Eğer bir tutuklama kararı verilecekse o kararı verecek olan Yargıtay’dır. Ama bu şekilde uygulama hataları yapılıyor. Bu hatalar nedeniyle dayağı siyasiler yiyor. Yargıya talimat verdiğimiz gibi bir algı oluşuyor” değerlendirmesini yapıyor. Gezi’nin hükümete, ekonomi ve milli iradeye kalkışmaya dönüştüğünü, bu nedenle beraat kararı çıkmasının partide bir hayal kırıklığı yarattığını belirten bazı vekiller, “Ama bu yargı kararıdır ve saygı duyulması gerekir. Mahkeme delil yetersizliğinden beraat vermiş olabilir. Ama bu bir süreçtir. Bunun sıkıntısını yaşayan, en büyük mağduru olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, davanın bir nevi tarafı konumunda. Kabul etmemiş olabilir, kabullenmesi zordur. Arkadaşlar kendisini daha iyi enforme edebilirdi, daha farklı bir dille söylenebilirdi.”
Özetleyelim:
Kavala’nın başka bir davadan tutuklanması zamanlama açısından tartışma yarattı. Daha önce yargılandığı dönemde bugünkü suçlamaların da gündeme getirilmesi gerektiği anımsatılıyor.
Hukukun üstünlüğünü ve verilen kararlara hiç kuşkusuz her kesim saygı duymalıdır. Bunu kaçınılmaz da görmekteyiz.
2 Ekim 1957 Paris doğumlu olan Kavala, İstanbul Robert Lisesi'ni bitirdikten sonra Manchester Üniversitesi Ekonomi bölümünden mezun oldu. Babası Mehmet Kavala'nın 1982 yılında vefat etmesinin ardından, Kavala Grubu'nda yönetici olarak çalışmaya başlayan Osman Kavala, Türk-Polonya İş Konseyi, Türk-Yunan İş Konseyi, Center for Democracy in Southeast Europe (Güneydoğu Avrupa'da Demokrasi Merkezi) gibi çeşitli iş ve toplumsal kuruluşların yönetim kurulu üyeliklerinde bulundu.
Çok sayıda gözaltının ve tutuklamanın kaydedildiği Gezi olaylarının ardından açılan ve geçtiğimiz günlerde beraatla sonuçlanan dava İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen iddianame ile başladı. Davanın tek tutuklu sanığı Osman Kavala idi.
Bir konu daha var:
Kavala’ya beraat kararı veren hakimler için YHK tarafından soruşturma açılmasının da hukuka indirilen bir başka darbe olarak nitelendiriliyor. Hukukçular “Hakimler o aman bir dava için nasıl ve hangi koşullarda karar verecekler?” diye soruyor. YHK tarafından başlatılan soruşturmanın doğru olmadığını savunuyorlar.
.