Ankara’da yapılan son üçlü zirveden çıkan sonuç şu:
- Suriye’de Amerikan varlığı olmamalıdır.
- Türkiye İdlib’e ve terörist gruplara askeri müdahale yapacaksa Esad ile anlaşmalıdır.
- Suriye’nin toprak bütünlüğü korunmalı ve tüm terörist gruplar bu topraklardan atılmalıdır.
Suriye’de Amerikan varlığının olmaması gerektiği konusundaki mutabakata biz de katılıyoruz.
Ancak şunu da eklemeden geçemeyiz:
Amerika, bölgedeki varlığı ile süper güç olduğunu, Ortadoğu petrollerinden pay kapmayı ve İsrail’in yayılmacı politikalarında rol oynamayı ön planda tutuyor. Özellikle Amerika’daki Yahudi lobisi, yönetimi daha da sıkıştırıyor. Trump bu konuda cesur adımlar atmaktan kaçınmıyor.
Suriye’de bir çatışma olursa bu çatışmada kara gücü olarak PYD/ PKK terör unsurlarını kullanacak. Tek bir Amerikalı askerin ölmesi istenilmiyor. Terörist gruplar bu nedenle hem eğitiliyor, hem de en geliştirilmiş silahlarla donatılıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, üçlü zirve sonrası yaptığı açıklamada “Amerika ile anlaşamazsak, iki haftaya kadar İdlib’e ve terörist gruplara askeri müdahalede bulunacağımızı Ruhani’ye de Putin’e de söyledim” dedi.
Söylemek ayrı, sonuç almak ayrı iştır.
Çünkü Ruhani de Putin de ayrı ayrı yaptıkları açıklamalarda bu konuya şu şekilde yaklaştıklarını ortaya koydular:
“Türkiye’yi anlıyoruz. Teröre karşı mücadele birliktehareket edeceğiz. Ancak, Türkiye’nin İdlib’e yapacağı askeri harekatta Esad ile anlaşıp işbirliği yapmaları gerekiyor. Dış güçlerin Suriye’ye müdahalesine karşıyız.”
Açıklamaların daha detaylı içeriklerine de bakalım:
Ruhani; “Halen İdlib'de terörist örgütler bulunmaktadır. 9 seneden beri Suriye halkı eziyet çekmektedir. Hepimiz teröristlere kimlerin destek verdiğini biliyoruz. İdlib'deki teröristlerle mücadele etmeliyiz ve Suriye devletine yardımcı olmalıyız. Aynı şekilde de Fırat'ın doğusunda da ABD destekli terörist gruplar etkindir”
Putin:“İdlib'de gerginliğin azalması için mutabık kaldık. Bu konuda ilave adımlar atacağız. Biz terörün yok edilmesi için Suriye ordusuna kısıtlı operasyonlarda destek vereceğiz. Suriye'deki aşırı gruplarla mücadele önemli bir konu. Çatışmalar endişe vericidir ve İdlib'de bu güçlerin faaliyetleri son zamanlarda aktif bir hale geldi. Bu bölge teröristlere bir sığınak olmamalıdır. Terörist tehdidi yok etmek için ilave bir adım atmamız lazım.”
Dikkat edilecek olursa açıklamalar son derece net ve açık. Kaldı ki Putin, İdlib’in tamamen Suriye’nin kontrolünde olması için yapılacak askeri harekâta Esad’a destek vermeye devam edeceklerini de dile getiriyor.
Geçenler de yazmıştık.
Suriye’de beka sorunumuz olarak gördüğümüz PKK/ PYD terörist unsurları ile gerçek anlamda mücadele etmek istiyorsak, geçmiş bir kenara bırakıp, ülkemizin çıkarlarını öne almak ve Esad ile işbirliği içinde hareket etmek durumundayız.
Ana muhalefet partisi CHP başta olmak üzere tüm siyasi partiler bu konuda Erdoğan’a çağrı yapıyor ve “Milli çıkarlarımız gereği Esad ile el sıkışılacaksa bundan kaçınılmamalıdır” diyor.
Bu satırlar yazılırken bize ulaşan haberlere göre bizi yönetenlerin Esad ile el sıkışmaya doğru adımlar atmaya niyetli olduğu söylentileri gelmeye başladı. Eğer, Milli çıkarlarımız bunu gerektiriyorsa hiç tereddüt etmeden bu konuda hareket etmek gerektiği görüşümüzü yineleyelim.
Amerika ile yapılan işbirliği artık bize bir şey kazandırmıyor.
Dost ve müttefikimiz Suriye’de taraf olduğunu gösterdi. PKK/ PYD’ye her türlü yardım ve desteği sağlayarak bizi oyalamaya devam ediyor. Bu terörist unsurlarla Amerika ile işbirliği yaparak başarılı olmamız artık beklenmemelidir.
Hem “Teröre karşı işbirliği yapmalıyız” deniliyor, hem da teröristlere halen tır’lar dolusu silah gönderiliyor özel eğitim veriliyor.
.