Suriye’nin İdlib kentinde yaşananlar ve ortaya çıkan gelişmeler şunu gösteriyor:
Burada sular kolaylıkla durulmayacak. Yıllardır coğrafyada sorun olarak karşımıza çıkan İdlib’de şeytanın aklına bile gelmeyecek çeşitli oyunlar oynanıyor. Türkiye’nin bu konuda çok daha dikkatli olması gerektiği görüşündeyiz.
Aslında Türkiye’ye yeni bir göç dalgası ile kurulmak istenilen bir tuzaktan söz ediliyor. Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu da yaşanan sıkıntıları şöyle açıklıyor:
"İdlib'deki saldırılar Avrupa'ya yeni göç dalgası başlatabilir. Rusya, İdlib'deki gözlem noktalarına saldırı olmayacağı güvencesini verdi. Suriye'de siyasi bir çözüm bulunduğunda askeri birlikler ayrılabilir ancak şu an Şam rejimi siyasi bir çözüme inanmıyor. İran petrol tankeri Türkiye'ye değil Lübnan'a gidiyor."
Türkiye yeni bir göç dalgasını kaldırabilir mi? Hayır. Siyasi ve ekonomik yönden böyle bir göç dalgası Türkiye’ye çok ağır gelir. İşte bu gerçekten yola çıkanların kurmaya çalıştığı tuzağın iç yüzü:
Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve bazı Körfez ülkeleri, Suriye’nin İdlib’te fonladığı bazı hücre yapılanmaları yeniden devreye soktu. ABD’nin saha elemanlarıyla birlikte hareket eden BAE destekli bu gruplar, bölgeyi iyice karıştırma çabası içine girmiş görünüyor.
Hedef, Türkiye’yi köşeye sıkıştırmak ve zayıflatmak.
Suriye’de Amerika ile Rusya’nın adeta danışıklı döğüş içinde at oynattıklarını artık bütün çıplaklığı ile gördük. Şimdi bu süper güçlere Körfez ülkeleri de çeşitli yollardan destek vermeye başladı.
Anlayacağınız İdlib’de oyun içinde oyun oynanıyor. Bu kent her geçen gün daha da karıştırılıyor.
Rusya ve İran destekli Esed rejimi bu grupları bahane ederek İdlib’de sivilleri hedef alırken, Körfez ülkeleri bölgeye para akışına hız verdi. Fırat’ın doğusunda Türkiye ile pazarlıklarını sürdüren Amerika ise Türkiye’nin elini zayıflatmak için bu gruplarla temasını yoğunlaştırdı. İdlib’de son günlerde ağırlık kazanan Türkiye karşıtı eylemlerin arkasında da bu grupların olduğuna dikkat çekiliyor.
Fırat’ın doğusuna operasyon konusunda kararlı mesajlar veren Ankara’nın Washington ile temasları sıklaştırdığı bir ortamda İdlib-Hatay sınırındaki eylemlerin artış göstermesi dikkat çekti.
Güvenlik kaynaklarına göre yaşananlar, Türkiye’nin masada elini zayıflatma amacı taşıyor. Bu tezgahın arkasında Körfez ülkelerinin de parmağının olması hiç kuşkusuz son derece hem tehlikeli, hem de düşündürücüdür.
İdlib’de önemli bölümü Avrupalı devletlerin vatandaşları olmak üzere yüzlerce yabancı savaşçı bulunuyor. Suriye’de olayların başlamasının ardından içlerindeki aşırıcı unsurların Suriye’ye gitmesine göz yuman Batılı devletler, kendi vatandaşı olan bu kişilerin ülkelerine geri dönmesinden endişe duyuyor. Bu teröristlerin arasına istihbarat elemanlarını yerleştiren sözkonusu Avrupa devletleri, bölgedeki terör olaylarını tırmandırıyor.
Suriye’de karışıklığın devamından yana olan Avrupa, çatışmaların azalması ve siyasi çözüm umutlarının yeşermesi durumunda, kendi vatandaşları olan aşırıcı unsurların ülkelerine döneceğini ve bunun da pek çok güvenlik problemine yol açacağını düşündüğü için Suriye’de kaosu besleyen yapılara destek veriyor.
ABD Başkanı Donald Trump, Avrupa ülkelerinin DEAŞ’a katılan yabancı savaşçılarını teslim almamaları halinde tek seçeneğin ‘onları geri göndermek’ olduğunu ifade ederek başta Fransa ve İngiltere olmak üzere AB ülkelerine gözdağı vermişti.
Fakat aynı ABD, BAE ile Körfez ülkeleri kanalıyla bölgedeki hücre yapılanmalarını harekete geçirmekten çekinmiyor. Mevcut çelişki, Suriye politikası konusunda Trump’ın Pentagon ve CIA ile yaşadığı sorunların son yansıması olarak görülüyor.
Özetleyelim:
Bugüne kadar İdlib konusunda yazdığımız yazılarda burada Türkiye’ye bir tuzak kuruduğuna dikkatleri çekmiş ve İdlib’in geleceğine Amerika ve Rusya’nın birlikte karar verebileceğine değinmiştik.
Bugün gelinen noktaya baktığımızda giderek daha da bataklığa dönen İdlib’de yeni oyunların kurulmakta olduğunu gözlemliyoruz.
Bu nedenle diyoruz ki:
İdlib batağı bizi beklenmedik sıkıntılara sokabilecek konuma geliyor.
Aman dikkat!..
.