Dün birinci bölümünü paylaştığımız “Dağlık Karabağ Savaşında Ağdam'daydım! (Yaşanmış Gerçek Bir Hikâye)”nin 2.bölümünü sizlerle paylaşıyoruz.
“Sovyetler Birliği yeni dağılmış ve ülkenin dağılması sırasında ortaya çıkan kargaşa ortamı sürüyordu. St.Petersburg'den Bakü'ye uçak bileti almak için çok çalıştım, 5 gün uğraştım ama başaramadım. St. Petersburg ile Bakü arası mesafe 3,023,5 km. Çaresizdim, ne yapacağımı bilemiyordum. Ve birden aklıma bir fikir geldi. St. Petersburg'da Azerbaycanlıların yoğun yaşadığı bölgeye gittim. Vahid adında bir Azerbaycan Türkü ile tanıştım ve durumu kendisine anlattım. Daha sonra İlaç ve tıbbi yardım malzemeleriyle Vahid beni arabası ile St.Petersburg Pulkovo Havalimanı'na götürdü. Havalimanında küçük bir ayakkabı tamiri dükkanına gittik, tanıdığı hemşehrisi Azerbaycan Türkü dükkan sahibine benim için Bakü'ye bir uçak bileti bulmasını istedi. Dükkan sahibi pasaportumu aldı, 15-20 dakika sonra elinde uçak bileti ile geri geldi. Bu bir şaka mı? O anda ne kadar sevindiğimi bilemezsiniz…
Azerbaycan halkının misafirperverliği kendi tarihi kadar eskidir. Azerbaycan halkı binyıllar boyunca, ülkesine gelen, toprağına ayak basan insanları, doğma yakınları gibi kabul edip, evindeki en leziz yemeği misafir önüne koyar. Halkı içten ve samimi ayrıca misafirperver bir kültüre sahiptir.
Bakü'de bazı bakanlıklar, kuruluşlar ve şahsiyetler ile görüştüm. Bu görüşmenin sonucunda Vagif ile birlikte ilaç ve tıbbi malzemeyi de yanımıza alarak savaş hattı olan Azerbaycan'ın Karabağ bölgesindeki Ağdam'a doğru yola koyulduk.
Ermeniler 1991'de başlattıkları saldırılarla 18 Şubat 1992’de Hocavend’i, 25 Şubat 1992’de Hocalı’yı, 26 Şubat 1992’de Şuşa’yı, 18 Mayıs 1992’de Laçin’i işgal etti. Azerbaycan'daki siyasi istikrarsızlığın Karabağ'daki savaş üzerinde büyük zararı oldu.
Uluslararası tepkilere rağmen Ermeniler tek taraflı ateşkeslerini iptal edip, komuta kademesi neredeyse işlemez hale gelmiş Azerbaycan ordusuna karşı tekrar saldırıya geçtiler. Ermenilerin yeni hedefi Karabağ'ın doğusunda yer alan ve civarıyla birlikte nüfusu yaklaşık 150 bin olan Ağdam şehriydi.
Toplam bin 154 kilometre kare büyüklüğünde olan Ağdam şehri, Bakü'den 365 km uzaktadır. Ağdam 18. yüzyılda kuruldu ve 1928'de şehir statüsü aldı. Ağdam bölgesi Azerbaycan'ın eski, büyüleyici doğanın toprağı olan Karabağ'ın merkezinde ve Karabağ dağ zincirinin kuzeydoğu eteklerinde bulunmakta.
1992 yılının Kasım ayıydı, Bakü'den Ağdam'a hareket eden bir otobüse bindik. Yaklaşık 7 saat süren yolculuktan sonra Ağdam'ın yakınlarında bir yerde indik. O tarihte Ağdam şehri Ermeni kuşatması altındaydı. Bir taksiye bindik, Ağdam'a yaklaştığımızda akşam olmak üzereydi, havan topu, tank ateşi ve füze ile Ağdambombalanıyordu, şehirde bulunan halk da, can havliyle, panik içerisinde koşuşturduğunu, bombaların hedefi olmamak için, bulabildikleri her türlü vasıta ile şehri terk ediyordu. Ermeniler, halkın şehri terk etmesi için özellikle sivil yerleşim yerlerini acımasızca ağır bir şekilde bombalıyordu. Hayatımda ilk defa gerçek savaşı yaşıyordum! Bu görüntüyü hayatımın sonuna dek unutamam.
Evet… Gerçek bir savaşta, ölüm her yeri kapladığında ölmek değil yaşamaktır tesadüf. Cesaret tehlikeyi göze almaktır ve aklın emaresidir. Savaş bir tehlike alanıdır, onun için cesaret savaşçı erdemlerin başında gelir. Cesaret, ister kişinin bünyesinden ve karakterinden, ister ölümden korkmamasından, ister alışkanlıktan ileri gelsin, tehlikeyi umursamazlık. Bu sürekli bir haldir. Cesur kişi felâket hallerinde çözüm üretir, şuurlu risk alır ve aklının gösterdiği hedefe giderken risklere katlanır. Korku diye bir kelime hayat sözcüğümde yoktur. Ailem de beni böyle yetiştirdi. Öleceksen de şerefli, bir gaye, bir ideal uğruna öl, ki insanlar seni hatırlasın!
Batı ülkeleri, Ermeni diasporası ve lobisi Ermenistan’a büyük miktarda silah ve parasal yardımında bulundular. Ermeni diasporası, Azerbaycan ile olan Karabağ Savaşını, yüklü para bağışlarıyla desteklemiş ve silah alımını finanse etmiştir. Rusya, Ermenileri politik olarak destekleyip her türlü askeri yardımı da yapmıştır.Ermenilere başta Lübnan olmak üzere bütün dünyadaki Ermeni topluluklarından militan ve silah desteği gelmeye başlamış ve Azerbaycan yerleşim birimlerine yapılan saldırıları Rus askerleri de destek olmuştu.
İran bile, İran'daki Türk nüfusunun tepkisini çekmemek için, Ermenistan'a Azerbaycan karşısında güçsüz kalmaması için gizli silah yardımları yapmıştır. Kesin olan ise, ABD’de etkin olan diaspora Ermenilerinin Ermenistan’a büyük miktarda parasal yardım yaptığı, hatta Azerbaycan’ın Ermenistan’a uyguladığı ambargoyu gerekçe göstererek Amerikan Kongresinden “907 Sayılı Özgürlüğü Destekleme Yasası” adıyla Azerbaycan’a her türlü askeri yardımı engelleyen bir yasa çıkarmayı başardıklarıdır.
Dağlık Karabağ savaşı sırasında en stratejik noktalarından biri olarak kabul edilen Ağdam, 1993’ün Mayıs’ında Ermeni güçlerin saldırısına maruz kaldı. Bakü’de meydana gelen iç karışıklıklar nedeniyle savunma gücü azalan Azerbaycan birlikleri, 42 gün boyunca şehri savunmaya çalıştı fakat başarılı olamadı. 23 Temmuz 1993'de Ermenistan Silahlı Kuvvetleri'nin desteğindeki Ermeni güçleri tarafından işgal edildi ve yerleşim merkezi tamamen harap edilerek şehir nüfusunun doğuya, Azerbaycan'ın içlerine göç etmesi sağlandı. Ağdam'ı, Fuzuli, Zengilan, Cebrayil ve Kubatlı illerinin işgali izledi.
Ermeni işgalinde, Ağdam’da 5 bin 897 Azerbaycanlı şehit oldu. Rusya'nın ve Batı ülkelerinin de açık silah desteği ile gerçekleşen işgal, Ermenilerin bölgenin %70'ine sahip olmasına yol açtı. Hala devam eden bu haksız işgale karşılık bölgede 122 yerleşim noktasından sadece 10’unda Azerbaycan yönetimi mevcut. Ermeni kuvvetleri işgal ettikleri bölgelerde 24,500 evi, 50 sanayi tesisini, 160 okulu, 374 kültürel merkezi, 2 müzeyi, mezarlıkları, hastaneleri, kütüphaneleri, okulları, ofisleri, spor tesisleri ve pek çok anıtı yok etti.
Bugün Ermeni ve Azerbaycan kuvvetleri arasındaki tampon bölgede yer alan Ağdam, tamamen hayalet bir şehir görünümündedir. Şehirde in cin top oynuyor.Ermeniler tarafından tarihi anıtlar, mezarlıklar, hastaneler, kütüphaneler, okullar, ofisler ve tesisler tahrip edilmiş. Vandalizm nedeniyle oldukça zarar gören ve terk edilen kentteki bina ve evler yıkılmış.
Artık Ağdam diye bir yer yok. Yerle bir oldu. Artık fiziksel olarak var olmayan bir şeyden bahsediyoruz, çünkü Ağdam'da yürüyorsunuz, yürüyorsunuz ve hiçbir şey yok. Elbette ki savaş yüzünden. Çünkü savaş bir toplum için hem maddi hem de manevi olarak öyle yıkımlar doğurur ki etkisi yüzyıllar geçse de bitmez.Ayrıca bu savaş beraberinde binlerce insanın acı çekmesine, ölmesine yol açmıştır. Bu kadar vahşeti, gaddarlığı, felaketi bir arada görmek, insanın içini acıtıyor.”