Ali Babacan’ın partisi yolda. Ahmet Davutoğlu da partisini hazırlıyor. AK Parti içinde parçalanmaya doğru bir gidiş var. Her ne kadar Cumhurbaşkanı Erdoğan eski yol arkadaşları için “ Geçmişte grup kuranlar bile oldu ama sonları ne oldu? Bunların sonu da hüsran olacak” diyorsa da işin iç yüzünü iyi görmek gerekiyor.
Önce şu teşhisi koyalım:
Yeni kurulacak partilerin hedefi iktidara oynamak mı, yoksa Erdoğan’a kaybettirip, koltuktan indirmek mi?
Konu ile ilgili birçok görüş var. Herkes çok ince hesaplar yapıyor. Yeni partilerin hayata geçmesi ile siyasi hayatımızda her alanda hareketliliklerin başlayabileceği de görülüyor.
Nereden bakılacak olursa olsun yeni partiler her açıdan Erdoğan’ı da partisini de yıpratacaktır.
Hürriyet Gazetesi’nden Erdoğan’a ve AK Parti’ye yakın birim olan Abdulkadir Selvi’nin “Erdoğan kimler için sonları hüsran olacak dedi?” başlıklı yazısında önemli bir analiz yapmış. Bu analizden kısa bir alıntı:
“Ayrıca yüzde 50 artı 1’in arandığı yeni sistemde tek başına iktidar olmaya ihtiyaç yoktur. Birkaç puan oy almak bile yetiyor. İYİ Parti’nin durumu ortada. 31 Mart yerel seçimlerinde Ekrem İmamoğlu kaç puan öndeydi? Binde 1,3. Yani 13 bin 729 oy. Peki, Saadet Partisi ne kadar oy almıştı? Yüzde 1.21 oy oranı ve 103 bin oy. Saadet Partisi seçimi kazanamamış ama bu sayı AK Parti’ye kaybettirmeye yetmişti. Kurulacak olan partileri bir de bu gözle değerlendirmekte yarar var. Bugünün sorusu ne kazanacakları değil, ne kaybettirecekleri... Yeni partinin kuruluşunu teşvik eden uluslararası sistemin hesabı da bu. Ali Babacan-Abdullah Gül partisinin ne kazanacağı değil, hedef 2023’te Erdoğan’a kaybettirmek. 23 Haziran’dan bu yana yapılan toplantılarda Erdoğan “değişim” sinyali vermiyor. Ancak AK Parti’de bir değişim hazırlığı yapılıyor. Önemli olan değişimin zamanı ve kapsamı olacak. Sadece parti kadrolarında ve kabinede yapılacak bir değişim AK Parti’nin sorunu çözmeye yetmez. AK Parti eğer 2023’te bir sürpriz yaşamak istemiyorsa, siyaset dilini ve ülkeyi yönetme tarzını masaya yatırmalı.”
Dikkat edilecek olursa Selvi, yeni kurulacak partilerin ilk hedeflerinin Erdoğan’ı indirme hesabı içinde olduklarına vurgu yapıyor. Öncelikleri kaybettirme üzerine hesaplar yapılıyor.
Aynı görüşleri paylaştığımızın altını çizelim.
Erdoğan’ın bu endişeyi taşıdığını son yaptığı açıklamalarda açık biçimde görebiliyoruz. “Ümmeti parçalamak istiyorlar” açıklaması ile de bu görüşlerini kamuoyu ile paylaşmak ihtiyacı duyuyor.
Şimdi soru şu:
Yeni partilere AK Parti’den milletvekilleri katılacak mı?
Duyumlara göre katılacaklar. Bunu Erdoğan da biliyor. Bu nedenle tüm milletvekillerine markaj uygulanıyor. Hatta milletvekillerinin cenazelere bile katılmaması yönünde tavsiyelerde bulunulduğu ifade ediliyor. Bu önlemler beklenen çözülmeyi önleyebilir mi bunu da önümüzdeki günler içinde daha net biçimde göreceğiz.
Erdoğan’ın son günlerde milletvekilleri ile sık sık bir araya gelmesi, onların görüşlerini dinemeye başlaması da bu yönde atılmış adımlar olarak değerlendiriliyor.
Sıkıntı bu kadarla sınırlı mı?
Hiç kuşkusuz değil. İçte ve dışta bekleyen yığınla sorun var.
Ekonomideki sıkıntıların sürmesi ve piyasalarda dal kımıldamaması Erdoğan’ın önündeki en büyük sorun olarak duruyor.
Merhum Cumhurbaşkanı Demirel’in şu sözünü anımsayalım:
“Ekonomide sıkıntı varsa, bu sıkıntılar karşısında hiçbir hükümet ayakta kalamaz.”
Erdoğan en büyük sınavını ekonomi alanında verecek. “Ekonomi benden sorulur” diyor. Merkez Bankası Başkanı’nı görevden alarak dümenin başına geçiyor. İlerleyen zaman içinde sonucun ne olacağını göreceğiz.
Dış sorunlarda da önemli sınavlar var. Bunların olumlu çözülmesi ile Erdoğan ve partisi ayağa kalkabilir. Bunların da sonuçları görmek gerekiyor.
Özetleyelim:
Erdoğan ve AK Parti kuruduğu günden bugüne hiç karşılaşmadığı sıkıntılar içinde. Bugüne kadar yaşanan birçok sıkıntıyı atlatmayı bilen Erdoğan bakalım son sıkıntıların içinden de başarılı biçimde sıyrılmayı başarabilecek mi?
.