23 Haziran’da yapılacak olan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimi için iki aday arasında kıran kırana bir mücadele sürüyor. CHP adayı İmamoğlu için iktidar ve yandaşlarınca sürdürülen kampanyada “sizden, bizden” ayrışması şimdi illeri de kapsadı.
Her zaman söylediğimiz gibi seçmeni baskı altına almanın ve kamplara ayırmanın hiçbir zaman faydası olmamıştır. Tam tersi seçmenlerin bunlara tepki gösterdiği ve bu tepkisini de sandıklara yansıttığını geçmiş dönem seçimlerinde çok gördük.
Biz gelişmeleri kaygı ile izliyoruz.
Nitekim, bazı siyasetçiler ve köşe yazarları da gelişmeleri endişe ile izlediklerini her fırsatta dile getiriyor.
Bel altı mücadelede ülkedeki seçmenleri bölme çalışmalarının sandıklarda geri tepeceği ve İmamoğlu lehine patlatacağı tahminleri yapılıyor.
Yapılacak olan bir seçimdir ve tek bir aday kazanacaktır.
Seçmen, hür iradesini sandığa yansıtacak, çıkan sonuca da herkesi saygı duyacaktır.
İmamoğlu’nun Trabzon gezisinde yaşananların ülke genelinde büyük tepki doğurduğunu görmekteyiz. Özellikle Karedeniz bölgesindeki bu tepki, hiç kuşkusuz İstanbul seçimlerine de yansıyacaktır.
Geçenlerde Fatiha Altaylı da Habertürk’teki köşesinde “Bölmedik bir Karadeniz kalmıştı” başlığı altında bir yazı kaleme aldı. Yazımızı ilgilendirdiği için Altaylı’nın bu yazısından kısa bir alıntı:
“Birileri tutturmuş gidiyor bir Pontus muhabbeti.
Yahu arkadaşlar, (buradaki arkadaşlar kelimesi lafın gelişidir. Bu ülkeyi bölen, vatandaşlarını kendince aşağılayan birisi arkadaşım falan olamayacağı gibi adam da sayılmaz) bir belediye başkanlığı için ülkeyi bir kez daha bölmek neyin nesidir!
Önce Doğu’yu böldünüz, Türk ve Kürt diye.
Sonra Orta Anadolu’yu, Alevi ve Sünni diye.
Ege ve Marmara zaten buralardan gelen göçlerle bölünmüşlüğü tattı.
Kala kala bir Karadeniz kalmıştı, sıra ona mı geldi!
Ya size oy verecekler ya da Pontuslu olacaklar öyle mi!
Gerçekten delirdiniz mi, yoksa deli taklidi mi yapıyorsunuz!
Bir ülke bu kadar hainliği, bu kadar ihaneti nasıl taşıyor, ne sağlam mayası varmış diyorum kendi kendime.
Ama bu mayası bozuklar o mayayı da bozmak için ellerinden geleni yapacaklar belli ki!
Niye?
Bir belediye için.
Hay sizin belediyenize be kardeşim.
Ne belediyeymiş be.
Koskoca Karadeniz’i Rum ili yaptırdı size.
Üstelik bunu yapanlar partilerin büyük büyük adamları ya da adayların kendileri değil.
Yerel siyasetten nemalanan bir grup “Ufakçı”.
Büyüklerin kabahati ise bu ufakçıları susturmamaları.”
Şu noktaya da dikkat:
Hükümet yanlısı bazı köşe yazarları bile bu konularda uyarı yapıyor. Bazıları “Bel altı çalışmaları ile seçim kazanılmaz” görüşlerini yansıtıyor. Yapılanların İmamoğlu’nun lehine geliştiğine de dikkat çekiliyor.
Yıldırım’ın seçimi kazanabilmesi için ortaya konulan bazı çalışmalar ve seçmeni etkileme çalışmalarının İstanbullu seçmeni mağdur durumda olduğu görülen İmamoğlu tarafına itebileceği ve seçimin kaderini değiştirebileceği de ifade ediliyor.
İstanbul seçimlerine katılımların beklenenden daha fazla olabileceğin de şimdiden görülüyor.
Her zaman olduğu gibi biz, demokrasiden, hür seçimden ve hukukun üstünlüğünden yanayız. Haklı olan kazansın. Seçmenin hür iradesine her zaman duyduğumuz saygıyı 23 Haziran seçimlerinde de duyacağız.
.