Seçim öncesi geçinme sıkıntısının varlığından sıkça söz ettik. Adaylar, seçim meydanlarında kazandıklarında geçim sıkıntısı konusunda önlem alacaklarını söyledi. Bugüne baktığımızda karşımızda geçim sıkıntısı ve yoksulluk sınırındaki kritik nokta yine karşımızda duruyor.
Soru şu:
Ekonomideki kötü gidiş ve geçim sıkıntısı çekenlerin sorunları kısa sürede çözülebilecek mi? Bu konuda nasıl önlemler alınacak, pahalılık önlenebilecek, enflasyon aşağılara çekilebilecek mi?..
Uzun zaman bu sorular gündemde kalacak gibi görünüyor.
Şimdi gözümüzü açlık ve yoksulluk konusunda yapılan son çalışmalara dikelim ve yapılan çalışmaların sonuçlarına bakalım:
Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TÜRK-İŞ) 2018 Haziran ayı açlık ve yoksulluk sınırı verilerini açıkladı. Açıklanan rakamlara baktığımızda Mayıs ayında bin 686 lira olan açlık sınırı haziranda bin 714, 5 bin 492 lira olan yoksulluk sınırı da 5 bin 584 liraya yükseldiğini görüyoruz.
Son derece bilimsel olarak ve büyük bir özenle hazırlanan raporda göz çarpan ilginç noktalar da bulunuyor.
Bu kapsamda dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarının (açlık sınırı) bin 714,35 TL, gıda harcaması ile birlikte giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarının ise (yoksulluk sınırı) 5 bin 584,20 TL olduğu belirtildi. Bekar bir çalışanın aylık yaşama maliyeti ise 2 bin121,66 TL olarak hesaplandı.
Mayıs ayında açlık sınırı bin 686,12 lira, yoksulluk sınırı ise 5 bin 492,24 liraydı.
TÜRK-İŞ'in paylaştığı verilere göre gıda harcaması çalışmasına temel alınan beslenme kalıbında yer alan ürünlerin fiyatları Haziran 2018 itibariyle şu şekilde değişim gösterdi:
Süt, yoğurt, peynir grubunda; genel olarak ortalamada önemli bir fiyat değişikliği dikkati çekmedi. Ancak bazı marketlerde ürün çeşidinin azaldığı tespit edildi. Et, tavuk, balık, sakatat, bakliyat ürünlerinin bulunduğu grupta; hesaplamada dikkate alınan kıyma ve kuşbaşı et, tavuk ile sakatat fiyatı değişmedi. Satışta olan kültür balık fiyatları bu ay aynı kaldı.
Yumurtanın fiyatı da değişmedi. Bakliyat ürünlerinde (kuru fasulye, kırmızı-yeşil mercimek, nohut, barbunya vb.), bazı marketlerde yeşil ve kırmızı mercimek fiyatında indirim görülmüş, diğerlerinin fiyatı aynı kalmıştır. Yaş sebze-meyve fiyatlarında, mevsim koşullarına bağlı olarak beklenen gerileme yerine artış dikkati çekti. Özellikle kuru soğan ve patates fiyatı, ayın ilk haftalarına nazaran son hafta yüksek oranda artış gösterdi.
Türk Mutfağında sıklıkla kullanılan bu ürünlerdeki fiyat artışı, seçim dönemi gündeminin de en fazla tartışılan konularından oldu. Geçtiğimiz ay 4.52 TL olan ortalama sebze-meyve fiyatı bu ay 5.02 TL’ye yükseldi. Ortalama kilogram fiyatı 4.19 TL olan sebze 4.87’ye yükselirken, meyve ortalama kilogram fiyatı 4.96 TL iken 5.23 TL oldu. Hesaplama yapılırken —her zaman olduğu gibi- pazarda yaygın bulunan mevsim ürünleri esas alındı. Bu ay 15 sebzenin fiyatındaki değişim kapsanırken, meyve sayısı 11 ürün oldu.
Araştırmada -her zaman olduğu gibi- ürünlerin tek tek ağırlığı yerine harcama sepetindeki meyve-sebze tüketiminin toplam miktarından hareket edildi. Ekmek, pirinç, un, makarna, irmik gibi ürünlerin bulunduğu grupta; ekmek fiyatı yine 200 gramı 1.00 TL tutarında olurken, bulgur fiyatı biraz gerilemiş, irmik fiyatında ise artış görülmüştür. Diğer ürünlerin fiyatı ise aynı kalmıştır.
Son grup içinde yer alan gıda maddelerinden; tereyağı, margarin, zeytinyağı fiyatı yine değişmedi, ayçiçekyağı fiyatında ise bazı marketlerde uygulanan promosyon sonucu biraz gerileme görüldü. Siyah ve yeşil zeytinde, siyah zeytin fiyatındaki artış ortalama fiyatı yükseltti. Yağlı tohum (ceviz, fındık, fıstık, ayçekirdeği vb.) ürünlerinden Antep fıstığı ve ayçekirdeği fiyatı arttı. Baharat (kimyon, nane, karabiber, vb.) ürünleri fiyatı değişmedi. Şeker fiyatı arttı, tuz, reçel, bal, pekmez fiyatı ile çay, ıhlamur ve salça fiyatı aynı kaldı.
Bilindiği gibi pahalanan birçok ürün ithal ediliyor. İthalata da güç yetmiyor. Bu nedenle tarım alanında çalışanlara teşvik ve çeşitli destekler vererek üretimin artması hedeflenecek. Böyle bir çalışma ile ürün bolluğu, ardından ucuzluğun gelebileceği hesapları yapılıyor. Bu da hiç kuşkusuz bütçeleri rahatlatacak, yoksulluk sınırında değişiklikler olacaktır.
Geçim sıkıntısının önüne geçmek sadece tarım ürünleri ile sınırlı değil. Birçok alanda pahalılık var. Enflasyon rakamları yüksek. Dolardaki yükselişin önüne geçilemiyor. Özetle cepler delik. Piyasalardaki her hareketlilik bütçelerin alt-üst olmasına yetiyor.
Belki şu anda bu konulara çözüm getirmek mümkün değil. Yeni yapılaşmada görev alacak olan kadroları görmek ve nasıl bir çalışma içine gireceklerini izlememiz gerekiyor.