Geçenlerde sebze ve meyve ile ilgili bir yazı yazmış ve “Tanzim satışlar da fiyatları düşürmedi” demiştik. Şimdi tanzim satışların büyük marketlerin içine taşınmaya başladığını izliyoruz. Yazımızın üzerinden bir hafta geçti. Fiyatların olduğu gibi kalmadığı, füze gibi tepelere tırmanışa geçtiğini de söyleyebiliriz. Tüketicilerin de şikayeti artıyor.

Seçimlerin bitmesiyle tanzim satış noktalarının meydanlardan kaldırılarak zincir süpermarketlerin içine taşınmasıyla birlikte kuru soğan bulunmadığı söyleniyor. Özellikle ithal soğanların kullanılamayacak nitelikte olduğuna da dikkat çekiliyor.

Mersin Hali'nde kilosu 5.50, İstanbul Hali'nde ise 6.50 lira olan kuru soğanın fiyatı tanzim satışlar nedeniyle 2 liraya düşünce halk, süpermarketlere hücum etti. Süpermarketlerin birçok mağazasında bulunamayan kuru soğan online satış listelerinden de çıkarıldı.

İçinde tanzim satış bulunmayan küçük marketlerde kuru soğanın kilosu 7 ile 9.95 liradan satılıyor.

Yetkililer, bir ay sonra birçok üretim bölgesinde kuru soğan sökümlerin başlamasıyla birlikte fiyatların düşüşe geçeceğine inanıyor. Tanzim satış noktalarının “seçim yatırımı” olduğuna dikkat çeken kaynaklar, “Seçim bitince süpermarketlerin içine taşıdılar. Yakında stok olmadığı gerekçesiyle hepsini kapatacaklar” yorumunu yapıyor.

Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Özden Güngör’ün şu açıklamasını önemsiyoruz, buyurun:

“Bütün girdilere yüzde 60 ile yüzde 120 oranında zam yap, ondan sonra da domates, soğan ve patlıcanı 1-2 lira ucuzlattım diye reklam yap. Tarım kredi kooperatifleri kanalıyla üreticiden sebze alınıyor. Halcilerin ödediği rüsum belediyeye ödenmiyor, halcilerin ödediği Bağ-Kur katkı payı ve hal kirası ödemesi yapılmıyor, üreticiden aldığı ürünü tanzim satış mağazalarına götürmek için nakliyeye ödenen para verilmiyor, nakliye devlet imkanlarıyla yapılıyor. Tanzim satışlarda çalıştırılanlar belediyeden. Ürünleri tanzim satışlara sattırırken marketlerden alınan vergi alınmıyor. Devlet şu anda bunları kendisi üstleniyor. Böyle olunca otomatik olarak fiyatlar düşer. Bu satışlar seçim için yapıldı. Seçimler bittiği an eski tas eski hamama dönecek. Yine üreticinin sıkıntısı olacak ve yine fiyatlar yükselecek. 31 Mart'tan sonra gıda enflasyonu artacak.”

Metro Türkiye Gıda Kategori Grup Müdürü Esra Özerkan, Türkiye'de yılda üretilen 49 milyon ton meyve ve sebzenin yüzde 25 ila 40'ının, üretim ya da dağıtım zinciri aşamasında kaybolduğunu vurguluyor. Söyledikleri şöyle:

“Bu konuda fark yaratmak için Metro Gıda Hareketi'ni başlattık. Sektörde öncü 50'nin üzerinde şef ve restoran işletmecisiyle güçlerimizi birleştirerek kamuoyunda gıda atık ve kayıpları ile ilgili bir farkındalık yaratmak için harekete geçtik. Şeflerin gıdanın israf olmaması için hayata geçirdiği uygulama ve önerilerini on binlerce tüketici ile paylaştık. Hareketin bir sonraki adımında, 30'a yakın restoran ve kafe ile iş birliğine giderek ‘Metro Gurme Kutuları'nı hazırladık ve tabakta kalan yemekleri paket yaparak tüketicilerin başka bir öğünde tüketmelerine veya hayvanlarla paylaşmalarına katkıda bulunduk. 2018'de 250 bin öğün yemeğe denk gelen 110 ton gıdayı, 35 gıda bankası aracılığıyla ihtiyaç sahiplerine ulaştırdık. Bir sonraki hedefimiz ise bağışlanamayacak durumda olan gıdaları çöpe atmak yerine kompost alanlarına göndererek toprağın yapısını zenginleştiren gübre haline getirmek ve sıfır atık üreten bir sisteme öncülük etmek.”

Azerbaycan halkı da, Türkiye'ye ihracat yapılması nedeniyle ikiye katlanan soğan fiyatlarından şikayetçi. Azerbaycan Tarım Bakanlığı Tarım Araştırma Merkezi Danışmanı Firdovsi Fikratzade'ye göre fiyatın yükselmesinin nedeni Türkiye'ye soğan ihracatındaki artış. Fikratzade, “Geçen yılın ilk 2 ayında 1.200 ton olan soğan ihracatı bu yılın aynı döneminde 7.300 tona yükseldi. Bu da iç piyasada fiyatların artmasına neden oldu” açıklamasını yapıyor.

Özetleyelim:

Çözüm her zaman olduğu gibi üretimden geçiyor. Üretemediğimiz sürece dışa bağımlılığımız artıyor. Daha çok para dışarıya gidiyor. Üreticilere her türlü desteği sağlayıp, ürün atışının sağlanmasına giden yolu bulmak gerekiyor. Yoksa ileride çok daha sıkıntılı bir dönem yaşanabilir.

Sorun sadece ithalat değil. İthal edilen ürünler tüketiciyi de mutlu etmiyor. Et konusunda olduğu gibi kuru gıdada da tüketiciler yerli ürünlere yöneliyor. Kaldı ki, artık ithal edilen ürünler de bütçeleri sarsıyor.

Her zaman söylediğimizi yineleyelim:

Üretim,üretim,üretim…

.

necdetbuluz@gmail.com

www.facebook.com/necdet.buluz

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.