Amerika’dan alacağımız F-35 uçakları konusunda Senatoda “Türkiye’ye silah ambargosu” kararının çıkması ile işler karıştı. Dost ve müttefikimiz Amerika ile yeni bir sayfa açmaya hazırlandığımız bir dönemde böyle bir kararın çıkması iki ülke arasındaki ilişkilerin yeniden gerilmesine neden olmuş görünüyor.
F-35 uçaklarının Türkiye için hayati önem taşıdığı biliniyor.
Yapılan açıklamalarda F-35’lerin yerini alabilecek alternatiflerin olabileceği dile getiriliyor. Bu konuda Başbakan Yıldırım açıklama yapmış ve “Biz bunun yerine başka uçaklar alabiliriz, bu zor değil” demişti.
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Türkiye'nin de üretimine katkı verdiği F-35 savaş uçaklarının Türkiye'ye 2020 yılında geleceğini söyledi. Geliş tarihi daha önce 2019 olarak açıklanmıştı. Bu arada Türkiye, uçaklar gelse de eksik sistemler nedeniyle bunları kullanamayacak.
Peki, kullanılamayacak uçakları biz ne yapacağız?
Türkiye'nin üretiminde yer aldığı F-35 projesinde işler öyle görünüyor ki daha da karışacak.
ABD’nin uçakların teslimini Türkiye'nin Rusya'dan almak için anlaşma yaptığı S-400 füzelerinden vazgeçmesine ve FETÖ'cü papaz Andrew Craig Brunson'ın tahliye edilmesi şartlarına bağladığı iddia ediliyor.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu katıldığı bir TV programında F-35'lerin teslimatına ilişkin yaptığı açıklamada bakınız neler söyledi kısaca göz atalım:
"Uçak teslimatı yapılacak. Fakat ondan sonra 2020'ye kadar eğitim çalışmaları olacak. Uçakların Türkiye'ye gelmesi de 2020 yılında olacak. Bunlar tamamen önceden belirlenen takvim çerçevesinde. Türkiye yükümlülüklerini yerine getirmiştir, parasını zamanında ödemiştir. İkincisi Türkiye çaresiz değil yani alternatifsiz değil. Biz elbette ABD'den F-35'leri almak isteriz. O sebepten biz anlaşma imzaladık. Ama en kötü senaryoyu konuşuyoruz. Olasılıklarla konuşmayı fazla sevmem ama en kötü senaryoda da Türkiye kendi başının çaresine bakar. Fark etmez. Rus olur, Avrupa'dan olur. Fransa'dan olur. Yani bir ülke vermiyorsa diğer seçeneklere bakarız"
Bakan Çavuşoğlu, F-35 programının ortaklarından birisi olunduğunu, 1999'dan bu yana Türkiye'nin işin içinde yer aldığını ifade etti.
Öte yandan ABD merkezli The Drive dergisinde yayınlanan bir yazıda Türkiye'nin, ABD'den teslim alması gereken beşinci nesil F-35 uçaklarını, bazı eksik sistemler nedeniyle kullanamayacağı iddia edildi.
The Drive dergisinde Joseph Trevithick imzasıyla yayınlanan bir yazıda, ABD Savunma Bakanı James Mattis'in, Türk mevkidaşlarına, "F-35 uçaklarını teslim alsalar bile bu uçakların hiçbir zaman çalışabilir hale gelmeyeceğini söylediğine ilişkin doğrulanmamış söylentiler olduğunu" belirtiliyor.
Şimdi söylemek istediklerimize geçelim:
Amerika’nın bölgede hesapları var. Bütün itirazlarımıza ve karşı koymalarımıza rağmen Suriye’de terör örgütü YPG/PKK’ya desteğini sürdürüyor. Dost ve müttefiklik adı altında hiç de bunlara yakışmayan adımları atmaktan da kaçınmıyor.
Dikkat edilecek olursa bugüne kadar Amerika’nın bölgedeki adımları karşısında en sert tepkiyi Cumhurbaşkanı Erdoğan göstermiş ve adeta Amerika’ya meydan okuyan açıklamalarda bulunmuştu.
Bugün gelinen noktaya baktığımızda Amerika’nın adeta Türkiye’den intikam alırcasına hareketler içinde olduğunu söyleyebiliriz.
Türkiye’ye karşı alınan ambargo kararının ardında Türkiye’nin Rusya ve İran ile olan ilişkilerindeki kararlılığın da önemli bir rol oynadığını söyleyebiliriz. Aynı şekilde Türkiye’ye karşı atılan her adımın arkasında İsrail gölgesinin varlığını da görebilmekteyiz.
Şimdi Menbiç’te iki ülke arasında yapılan anlaşmanın da bundan sonra hangi koşullarda yürüyebileceğini tahmin etmek de zorlaşıyor.
Kaldı ki, Fırat’ın doğusuna sürülmek istenilen 40 silahlı PYD güçlerinin halen Türkiye için bir tehdit unsuru olduğunu da unutmamız gerekiyor.
Sonuç olarak şunu vurgulayalım:
Amerika ile olan ilişkilerimiz gergindi. Düzeltilmesi yönünde atılan adımlar da sonuç vermedi. Bundan sonra iki ülke arasında daha sıkıntılı bir dönemin başlayabileceği de görülüyor. Gerek Başkan Turump, gerekse şahinlerden oluşan kadrosunun bundan sonra atacağı adımları tahmin etmekte bile güçlük çekiyoruz.
Menbiç konusunda Türkiye'de yapılan açıklamalar ile ABD'den gelen açıklamalar birbiriyle çelişiyor. Türkiye'de sık sık duyduğumuz Menbiç'te ABD ve Türk askerlerinin ortak devriye görevi atacakları haberini doğrulamayan ABD ordu sözcüsü Albay Ryan, "Ortak devriye yok, Türk askeri de Menbiç'e girmeyecek" diyerek bu konuda yeniden kafaların karışmasına neden oldu.