TSK’nın başlattığı Barış Pınarı Harekatının bu satırlar yazılıncaya kadarki sonuçlarını bugün kışça değerlendirmek istedik. Gelişmeler, Suriye Devlet Başkanı Esad’ın yeniden diriltilmesine, daha önce kaybettiği topraklara da yeniden kavuşmakta olduğunu gösteriyor.
Rusya’nın desteği ile güçlü hale gelen rejim, yine Rusya’nın desteği ile Suriye’nin toprak bütünlüğünü sağlamakta da kararlı olduğunu ortaya koyuyor. Nitekim, Mehmetçiğin başlattığı harekat sonrası Amerikalıların boşalttıkları yerlere rejim ve Rusya askerleri yerleşmeye başladı. Yerleşim alanlarının da giderek genişlediğini görmekteyiz.
Geçenlerde Hürriyet Gazetesi’nde Sedat Ergin, yazısında “Birinci haftasında harekâtın 10 sonucu” başlıklı bir analiz yapmış. Bu analizde Barış Pınarı harekatı ile Kürt Özerk Yönetiminin son bulmakta olduğuna değiniyor ve güvenli bölgenin ilk aşamasının da tamamlandığını dile getiriyor. “Amerika Suriye’den ayrılıyor” diye de ekliyor.
Sonuç:
Yanı başımızda komşumuz Suriye ve güçlenen Esad ile baş başa kalacağız.
Sedat Ergin, analiz yazısında Suriye Devlet Başkanı Esad ile Rusya işbirliğinin ne getirip, ne götüreceğine de değiniyor ve şu görüşleri yansıtıyor:
“Türkiye’nin operasyonu, yol açtığı zincirleme sonuçlarla, 2012’den bu yana Fırat’ın doğusunda, yani ülkenin yaklaşık üçte birinde egemenliğini icra edebilme imkânından yoksun olan Esad rejiminin bu coğrafyaya yeniden girebilmesinin kapısını açmıştır. Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad, yakın bir zamana kadar bu hedefe bu kadar erken ulaşabileceğini herhalde düşünmüyordu. Fırat’ın doğusuna dönüşünü, Esad’ın iç savaşın 2011’de patlak vermesinden sonraki en önemli kazanımlarından biri olarak görmek mümkündür.
Özellikle ABD’nin çekilmesiyle birlikte beliren boşluğun hemen Rusya tarafından doldurulduğunu ve Rusya lideri Vladimir Putin’in Suriye’nin tümü üzerinde başat aktör haline geldiğini teslim etmemiz gerekiyor. Esad rejiminin en güçlü destekçisi olan Putin, diğer taraftan Erdoğan ile de yakın bir siyasi diyalog yürütüyor. Rusya, aynı zamanda Suriye sahasındaki diğer bütün aktörlerle, bu çerçevede PYD/YPG ile de yakın temas içinde. Bütün bu çok yönlü kanalları kullanabilmesi, Rusya’ya Suriye krizinde belirleyici bir rol oynayabilme imkânı veriyor. Rejim ile PYD/YPG arasındaki uzlaşı da önemli ölçüde Rusya’nın arabuluculuğu üzerinden gerçekleşti.
Olayların sahadaki akışı ve rejimin Fırat’ın doğusuna dönüşünün, bir süredir Türkiye ile Esad rejimi arasında sessiz ve kısıtlı bir çerçevede yürüyen temasların sıklaşması ve düzeyinin yükselmesine yol açması beklenebilir. Rus diplomatlar tarafından yapılan son açıklamalar, iki ülke arasında diyalog yönünde önemli bir aşamanın geride bırakıldığına işaret ediyor. Ankara ile Şam, yeni dönemde sahadaki durumdan kaynaklanan zorunlu nedenlerle daha yakından çalışmaya mecbur görünüyorlar.”
Özetleyelim:
Bütün bu gelişmeler bundan sonraki muhatabımızın da artık Esad olacağını gösteriyor.
Suriye’deki oyun kurucu Putin, baştan bu yana Türkiye’ye çağrı yapmış ve “Esad ile ilişki kurun. Bölgedeki sorunları da Esad ile çözün” demişti.
Barış Pınarı harekatının başlamadan önce ve daha sonraki günlerde yapılan açıklamalarda alt düzeyde Suriye ile ilişki içinde olduğumuz dünya kamuoyuna açıklanmıştı. Öyle görünüyor ki bundan sonraki süreçte ilişkiler en üst düzeye taşınacaktır.
Bizim baştan bu yana savunduğumuz şu oldu:
Türkiye Suriye topraklarında bir beka sorunu yaşıyor. Beka sorunumuzun çözümü eğer Esad ile ilişkiden geçiyorsa bundan kaçınmamalıyız.
Diplomasilerde küskünlük olmaz. Diplomasi bir çözüm sanatıdır. Sorunlarımızın çözümü de neyi gerektiriyorsa öyle hareket edilmesi en doğru yoldur.
Kaldı ki, Türkiye’de sayıları 4milyona yaklaşan Suriyeli sığınmacı bulunuyor. Bu sığınmacıları AB ülkeleri de, Amerika da, Araplar da kabul etmiyor. Sığınmacılarla baş başayız. Ülkelerine dönebilmeleri de ancak Esad ile anlaşma ile sağlanabilir. Ya da bu iş daha kolay çözülebilir. Bu konuda Türkiye’nin en kısa yoldan rahatlaması sağlanmalıdır.
Sözü fazla uzatmayalım:
Artık Esad’lı günlere dönmek üzereyiz. Bundan sonraki stratejilerimizi de buna göre hazır etmek durumunda olduğumuzu bir kez daha anımsatmak isteriz.
.