Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) açıkladığı verilere göre Türkiye ekonomisi 2018'in son çeyreğinden sonra 2019'un ilk çeyreğinde de küçüldü. Bu küçülme ekonomideki gidişi “tehlikeli boyut” olarak değerlendiriliyor. Yapılan açıklamalar ve yorumlarda da ekonomimizde tehlikeli viraja girdiğimizi görüyoruz.
Konuyu daha iyi kavrayabilmek için şu özet görüşün yeterli olacağını sanıyoruz:
Geçen yıl Ekim-Aralık döneminde yüzde 3 küçülen Türkiye ekonomisi, 2019’da da baş aşağı gitmeye devam ediyor. Ekonomi bu yıl Ocak-Mart döneminde yüzde 2.6 geriledi. En büyük daralma ‘mesleki, idari ve destek hizmet faaliyetleri’ ile inşaat sektörlerinde yaşandı.
Biz her zaman olduğu gibi konuyu TÜİK’in verilerinden yola çıkarak değerlendirmek ve sizlerle paylaşmak istiyoruz:
Ekonominin iki çeyrek üst üste daralması 'resesyon ya da bir başka ifadeyle kriz resmileşti' değerlendirmelerini beraberinde getirdi. Ekonomide ilk çeyrekte yaşanan daralmanın hükümetin 31 Mart Mahalli İdareler Seçimleri için yoğun harcama yaptığı bir döneme denk gelmesi de dikkat çekiyor.
Endişe edilen şu:
Bugüne kadar ekonomideki kötü gidiş ekonomik krize dönüşmemişti. Ekonomistler son günlerde yaşananları ekonomik krizin ayak sesleri olarak değerlendiriyor
Eğer bu denli harcama yapılmasaydı, küçülme rakamının daha yüksek gelmesi ihtimal dahilindeydi. Ekonomi, 2019'un ilk çeyreğinde 2018'in son çeyreğine göre yüzde 1.3 büyüdü.
Türkiye ekonomisi geçen yıl Ekim, Kasım ve Aralık aylarını kapsayan son çeyrekte yüzde 3 küçülmüştü. Türkiye ekonomisi 2018'in tamamında ise yüzde 2.6 oranında büyümüştü.
Daralma bu yılın ilk 3 ayını kapsayan ilk çeyrekte de yüzde 2.6 ile devam etti. Ekonomistler, oy birliğiyle "bir ülkenin ekonomisinin iki çeyrek üst üste daralmasını resesyon, ekonomik kriz" ifadeleriyle değerlendiriyor.
Sektörel bazda büyüme verilerine göre yılın ilk çeyreğinde en fazla daralan sektör yüzde 10.9 küçülen inşaat oldu. Oysa inşaat geçen yılın ilk 3 ayında yüzde 8 büyümüştü. Buna karşılık bu yılın ilk çeyreğinde 'gayrimenkul faaliyetleri'nin yüzde 2 büyümesi dikkat çekti.
Bu yıl ilk çeyrekte sanayide yüzde 4.3, hizmet sektöründe ise yüzde 4 daralma yaşandı. Geçen yılın ilk çeyreğinde sanayi 7.9, hizmet sektörü ise yüzde 10.5 büyümüştü. En hızlı büyüme ise yıllık bazda yüzde 2.5 ile tarımda gerçekleşti.
Tarımda geçen yılın ilk çeyreğindeki büyüme ise yüzde 7.5 idi. Geçen yılın aynı dönemi ile karşılaştırıldığında tarımdaki büyüme de bu yıl sınırlı kaldı.
Büyümede ilginç bir veri de "mesleki, idari ve destek hizmet faaliyetleri" alanından geldi. Geçen yılın ilk çeyreğinde yüzde 12 büyüyen sektör, bu yılın ilk 3 ayında adeta tersinden rekor kırarak, yüzde 13 çöktü. Bu başlığın altında çok sayıda hizmet yer alıyor.
Her türlü makinenin; motorlu kara taşıtları, eğlence ve spor amaçlı sandal, tekne, kano ve yelkenlilerin kiralanması ve leasingi; insan kaynaklarının sağlanması, iş bulma acentelerinin faaliyetleri, binaların genel temizliği de bu kategoriye giriyor. Leasing şirketlerinin iş hacmi geçen yıla göre yüzde 75 oranında daralmıştı.
Hane halkı nihai tüketim harcamaları yılın birinci çeyreğinde, geçen yılın aynı çeyreğine göre zincirlemiş hacim endeksine göre yüzde 4,7 azaldı. Devletin nihai tüketim harcamaları yüzde 7.2 artarken, gayrisafi sabit sermaye oluşumu yüzde 13 geriledi.
Mal ve hizmet ihracatı, yılın birinci çeyreğinde geçen yılın aynı çeyreğine göre zincirleme hacim endeksi olarak yüzde 9.5 artarken, ithalatı yüzde 28.8 azaldı.
Ekonomide yaşanan küçülme, işsiz sayısını doğrudan şişiriyor. Nitekim Türkiye Şubat 2018-Şubat 2019 verileri karşılaştırıldığında 1.3 milyon kişi işsiz kaldı. Öte yandan tarım sektöründeki istihdam ilk çeyrekte 300 bin azaldı. İnşaat sektöründe ise yarım milyondan fazla insan işsiz kaldı.
İşsizliğin arttığı, pahalılık ve enflasyonun önlenemediği, dışa daha çok bağımlılık hale gelindiği bir noktada “Ekonomi iyiye gidiyor” diyebilir miyiz?
Biz, yine de iyimserliğimizi yitirmek istemiyoruz ama, ortadaki rakamlar ve geleceği iyi görememek ister istemez hepimizi umutsuzluğa sevk ediyor.
.