Son günlerde dikkat ettiniz mi?
Piyasalarda bir para sıkışıklığı var. Kimse zorunlu olmadıkça da para harcamıyor. Marketlerde ve alış-veriş merkezlerinde eski hareketlilik görülmüyor. Faizlerdeki yükseklik nedeni ile önemli bir kesimin kredilere sıcak bakmadığını da izliyoruz.
Ekonomik durgunluk, gelecekte krize dönüşebilir mi? Bundan endişe ediliyor. Ekonomistler ve konuya yakın uzmanlar, ekonomideki durgunluğu, nakit sıkıntısına da bağlıyor. “Piyasalarda para dönmüyor” diye yakınanların sayısını da giderek arttığını gözlemliyoruz.
Geçenlerde devletle iş yapan bir iş adamı arkadaşımızla beraberdik. Bakanlılardan ihale ile iş alan arkadaşımız “Yaptığımız işin parasını 3 aydır alamadık. Para ödemesi yapılamıyor. Ortada bir sıkışıklık var” diye yakındı.
Birçok iş adamının ve işletmenin de devletten alacaklarını tahsil edememesi nedeni ile iflas ettiği ve batmak durumunda kaldığı söylentilerini de sıkça duyar olduk.
Bütün bu gelişmeler önümüzdeki dönemin ekonomik açıdan çok daha sıkıntılı geçebileceğini gösteriyor. Ekonomideki bu sıkıntılar alım gücünü düşürdüğü gibi pahalılığı ve ardından önlenmeyen enflasyonu da beraberinde getiriyor. Bu durum da bütçeleri daha da zorluyor.
Ekonomist Uğur Gürses nakit talebinin son beş yılın en düşük seviyesinde olduğunu belirtiyor., Bu durumun ekonomik durgunluğa işaret ettiğini ve alım gücünün azaldığını söylüyor. Ekonomist Gürses “ Kriz alım gücünü de, harcanabilir geliri de düşürdü. Sonucu nakde olan talebin düşmesi oldu. Yani banka hesabında nakdiniz yoksa ATM’den çekemiyorsunuz” diyor.
Yazılarını ve yorumlarını her zaman keyifle okuduğumuz ve görüşlerinin doğruluğunu her zaman gördüğümüz arkadaşımı Uğur Gürses’in kendi internet sitesinde yazdığı son yorumu sizlerle paylaşmak istedik:
“Bu bayramda da en çok dikkatimi çeken şu oldu; geçmiş bayramlara göre (“nerde o eski bayramlar?” ) nakit talebi görece epey ama epey düşük kalmış.Her bayramda olduğu gibi hava durumu, tatilin süresi gibi unsurları talep farklılığı yaratabiliyor. Geçen yılla bu yılı farklılaştıran bir unsur yok. Sayıların bize gösterdiği durum epey vahim görünüyor. Vahim olan; nakit talebinde kayda değer bir reel küçülmenin olması. Ekonomik kriz alım gücünü de, harcanabilir geliri de düşürdü. Sonucu nakde olan talebin düşmesi oldu. Yani banka hesabında nakdiniz yoksa ATM’den çekemiyorsunuz. Önce şu tabloya bakalım: Geçen yıl 14-17 Haziran’da perşembeden pazara üç buçuk günlük tatilden, bu yıl 4-7 Haziran’da Salıdan Cumaya bir tatil vardı.9 günlük bir tatil için “izin kolaylığı” açısından geçen yıl ile bu yılın çok da farkı yok. Dolayısıyla gün farkından kaynaklanacak nakit talebi ilave bir unsur değil. Sayılara bakıldığında, geçen yıl 160 milyar TL’lik bir emisyonla bayrama girilmiş, bu yıl ise 155 milyar TL ile. Geçen yıl Şeker Bayramının 15 gün öncesine göre emisyon artışı yüzde 18.5 olmuş. Bu yıl bayramdan 15 gün önce 135 milyar TL’lik emisyon seviyesi, 20 milyar artışla 155 milyar TL olmuş. Artış oranı yüzde 14.6Burada olağanüstü bir farklılık da yok. Birkaç milyar farklılık da önemli değil. Sorun şurada; kabaca yüzde 20’lik enflasyona karşın geçen yılki seviyenin de altında. Geçen yıl Şeker Bayramında olduğu gibi emeklilere yapılan 1000’er liralık ikramiye ödemesi bu bayramda da yapıldı. Tekrar anımsatalım; geçen yılki emisyon seviyesi 160 milyar, bu yılki 155 milyar. Bunların içinde kabaca 12 milyar TL’lik ilave ikramiye ödemesi de var.(Yazının ilk halinde “Geçen yıl Şeker Bayramında emeklilere yapılan 1000’er liralık ikramiye yoktu” diye yazmıştım. Kurban Bayramında başladı diye anımsıyordum. Uyarılar aldım, düzelttim)Geçen yılla bu yılki arasında yüzde 18.7’lik enflasyon farkını da hesaba katarsanız; 2018’deki Şeker Bayramında nakit talebi zirvesi olan 160 milyar TL’lik emisyon seviyesinin bu yıl 190 milyar TL olması gerekirdi. Bu yılki 155 milyar TL’de. Tabloda “bugünkü değer” olarak gösterdiğim değerler, o yıllardaki Şeker Bayramlarında ulaşılan emisyon seviyesinin enflasyonla düzeltilmiş bugünkü satın alma gücünü gösteriyor. Tablo önceki yılların Şeker Bayramındaki emisyon seviyelerini de gösteriyor. Çok açık biçimde 2019 yılı nakit talebi açısından reel küçülmenin olduğu ve son 5 yılda 2017 ile birlikte en kötü yıl olarak görünüyor. Eğer 2017 Nisan ayından bu yana bakılırsa emisyon hacminin 130 milyar TL’lik çizgiye oturup kaldığı dikkat çekiyor. Ekonomik durgunluğun habercisi olarak.”
Özetleyelim:
Piyasalarda bir para sıkışıklığının ve bunun getirdiği durgunluğun var olduğu görülüyor. Beklenen süre içinde bu aşılır mı, bugünkü koşullarda çok zor görülüyor. İşin boyutunun ekonomik krize dönmemesi için gereken önlemlerin zaman geçirilmeden alınması gerekiyor.
.