Dünyayı kasıp kavuran coronavirüs nedeni ile ekonomilerde çöküşler yaşanacağı konusunda geçenlerde bir yazı yazmıştık. Eğer, virüs ile mücadele daha uzun zaman alırsa ekonomilerdeki hasar da o ölçüde büyük olacak.
Virüsün dünya ekonomilerini doğrudan etkileyeceği ve bu etkilerin birkaç ay sonra daha net görülebileceği konusunda uzmanların açıklamaları var.
İş Yatırım Uluslararası Piyasalar Direktörü Şant Manukyan yaptığı değerlendirmede “Krizin bir iki aydan uzun sürmesi durumunda maalesef 2008 tarzı bir kriz, hatta 1929 tarzı bir kriz de bekleyebiliriz. Dolar, sistemin üzerinde kurulduğu para. Bu nedenle kriz, dolar fiyatını yükseltecektir. Petrol fiyatları birkaç ABD üreticisinin iflas haberi geldiğinde dip yapacaktır” açıklamasında bulundu.
Coronavirüs nedeni ile ekonomilerde yaşanması beklenen sıkıntıların Türkiye açısından nelerin oluşacağı da merak ediliyor. Manukyan, açıklamasında bunlara da değiniyor. Cumhuriyet Gazetesi’ne verdiği söyleşide Manukyan’ın ekonomiler konusundaki açıklamasından bazı bölümler şöyle:
“Dolar, sistemin üzerinde kurulduğu para. Bu nedenle kriz, dolar fiyatını yükseltecektir. Şirketiniz satış yapmıyor ama ödemesi gereken borçları, fonlaması gereken stokları, kiraları vs. var. Bu nedenle dolar talebi artmaya devam edecek. Altın, krizler için koruyucu olsa da önce nakit önem kazanır ve altın da nakde geçmek için satılır. 1929 krizinde para eşittir altındı, şu anda ise altın standardında değiliz ve hiyerarşinin tepesinde dolar olduğundan yükseliyor. Petrol fiyatları birkaç ABD üreticisinin iflas haberi geldiğinde dip yapacaktır. Körfez ülkelerinin para birimleri ve dolar çıpaları da risk altında. Büyük bir eğerden bahsediyoruz, virüs Haziran 2020’de etkisini kaybeder senaryosu doğru ise orada büyük mali paketler, çok düşük merkez bankası faizleri ve muazzam bir likidite olacak. Hiçbir hükümet ve merkez bankası bunları geri çekmek için acele etmeyecektir. İşte bu senaryoda yeni bir varlık balonu görebiliriz. Yani bonolar hariç, altın, hisse vb. menkuller yükselir, dolar geriler. Elbette. 2008 krizi, anladığımız yani doğrudan finansal piyasalarda başlamış bir krizdi. Şu anda ise gidişatını bilmediğimiz bir dinamik krizi yönlendiriyor. Bilmiyorum demekten gocunan bir insan değilimdir ama hiç bu kadar çok miktarda bilmiyorum demek zorunda da kalmamıştım. Beklentilerimizin pek çoğunun hatalı çıkacağına hiç şüphe yok. Bu nedenle yatırımcıların ana amacı, sermayelerinin en azından bir kısmını korumak olmalı. Riske atılan bölümde ise kayıp oluştuğunda hayal peşinde koşmadan belli bir seviyede zararı realize etmek doğru olacaktır. Büyüme hedefinin bu yıl için gerçekleşmeyeceği açık. Virüsün süresi ve ertelenen talebin büyüklüğü önümüzdeki yılların gidişatını gösterecek, ancak şu anda yapılan tahminlerin hiçbirisine fazla ağırlık vermek doğru olmaz. Tüm dünyada yaşanacak sorunlar bizde de ortaya çıkacak. İşsiz kalacak kitlelerin korunması, ayakta kalmak için krediye ihtiyaç duyan şirketlerin elinin boş çevrilmemesi gerek. Ancak bu olurken bütün yükü bankacılık sistemine yüklemek doğru olmaz. KGF gibi bir uygulamanın asıl şimdi devreye girmesi mantıklı. Merkez Bankası çok hızlı faiz indirdiği için artık faiz indirimi ile destek çıkabileceği bir durum yok.”
Ekonomideki kayıpların en önemli ayaklarından biri de turizm olarak öne çıkıyor.
Dünya Turizm Forumu Enstitüsü (World Tourism Forum Institute) Başkanı Bulut Bağcı, küresel turizm pazarının yıllık 1,7 trilyon dolar olduğunu belirterek, koronavirüs nedeniyle bu yıl 1 trilyon dolarlık kayıp beklediklerini ve sektörde 50 milyon çalışanın işini kaybetmekle karşı karşıya olduğunu söyledi.
Dünyanın küresel olması ve sürekli seyahatlerin gerçekleştirilmesi nedeniyle virüsün çok hızlı yayıldığını dile getiren Bağcı, turizme dair verilere sahip uluslararası kuruluşlardan aldıkları son verilerin ve yaptıkları araştırmaların çarpıcı sonuçlar ortaya koyduğunu anlattı.
Bağcı, hâlihazırda seyahat sektörünün yüzde 70'inin durduğunu kaydederek, ülkelerin, hükümetlerin acil bir durum olmaması halinde seyahat edilmemesini istiyor.
Türkiye'nin ilk günden itibaren başta Sağlık Bakanlığı olmak üzere ilgili kuruluşların önemli işlere imza attığını anlatan Bağcı, ancak bazı ülkelerin önlem almada çok geç kaldığını, özellikle Avrupa'da işlerin yolunda gitmediğini bildirdi.
Dünya Turizm Forumu Enstitüsü Başkanı Bağcı, ilk olarak Çin'de görülen, tüm kıtalara ve neredeyse bütün ülkelere yayılan koronavirüsün en çok vuracağı sektörlerden birisinin turizm olduğunu belirtip şunları söylüyor:
"Küresel anlamda yıllık turizm pazarı 1,7 trilyon dolar. Uluslararası turizm yatırımcıları, otel grupları ve hava yolları şirketleriyle sürekli görüşüyoruz. Yaptığımız araştırmaya göre turizmde şu ana kadarki ekonomik kayıp 600 milyar dolar. Rakamın yılsonunda en az 1 trilyon dolara çıkmasını öngörüyoruz. Yani kayıp korkunç boyutlarda. Turizmin etkilediği sektörlerle birlikte rakam 5 trilyon dolar olarak gerçekleşecektir. Ayrıca 50 milyon kişinin işini kaybetmesi bekleniyor."
.