Türkiye ile uluslararası meşruiyete sahip Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti arasında imzalanan “Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası”na Avrupa ülkelerinin tepkisi sürüyor. Yunanistan ise şok durumda ve yırtınmaya devam ediyor.
Hemen vurgulayalım:
Doğu Akdeniz’de oynanmak olan oyunu Türkiye çok ince ve stratejik bir atakla engelledi. Bunu, son yıllarda dış politikada elde edilen çok önemli bir başarı olarak değerlendiriyoruz.
Şer ittifak yara almış ve dağıtılmıştır. Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki haklarını korumak ve kollamak üzere atılan bu adım KKTC’nin de yararına olacaktır.
Yunanistan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti Başkanlık Konseyi Başkanı Fayez Al Sarraj tarafından imzalanan anlaşmanın ayrıntılarının açıklamaması halinde, Libya Büyükelçisi'ni sınır dışı edeceğini açıkladı.
Libya’nın doğusunu elinde tutan Libya Ulusal Ordusu Komutanı General Hafter’e yakın olduğu bilinen Libya’nın eski Birleşik Arap Emirlikleri büyükelçisi Aref Al-Nayed’in ise son gelişmelerin ardından Atina’ya gelerek Dışişleri Bakanlığı’nda görüşme yaptığı iddia ediliyor.
Yunanistan’da iktidarda bulunan Yeni Demokrasi Partisi’nin Atina milletvekili Angelos Syrigos Kathimerini gazetesinde yayınlanan makalesinde Türkiye ile Libya arasında imzalanan mutabakat muhtırasının Yunanistan’ın Doğu Akdeniz’deki çıkarlarını engelleyebilecek bir duvar olduğu görüşünü dile getirdi.
Uluslararası hukuk profesörü de olan Syrigos’un yazısından bir bölüm:
‘‘Böyle bir anlaşmaya imza atmak, bölgeye yerleşmek için sahip olmadığı yüzeysel meşruiyeti verdiği için Türkiye için stratejik bir hamledir. Yunanistan'ın Doğu Akdeniz kıta sahanlığında egemen haklarını geliştirmesini engelleyecek bir duvar oluşturabilir. Bu anlaşma Ankara'nın yıllardır dile getirdiği, ‘adalar yasa uyarınca kıta sahanlığına hak kazanmamaktadır’ tezini doğrular. Kötü olan ise yasa dışı olmasına rağmen, imzalandığı andan itibaren, böyle bir anlaşmanın ancak Libya antlaşmadan vazgeçtiği takdirde veya uluslararası adalete başvurması durumunda devrilebileceğidir ki Türkiye bu alternatifi asla kabul etmeyecektir. Bu yüzden, eğer bu çerçeve imzalandıysa, ne kadar yasa dışı olursa olsun, Yunanistan’ın yolunda her zaman engel olacaktır.”
Türkiye’nin Libya ile imzaladığı mutabakat muhtırasına en büyük destek Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nden geldi.
Yazılı bir açıklama yayınlayan KKTC Ekonomi ve Enerji Bakanı Hasan Taçoy, ‘‘Türkiye ile Libya arasındaki mutabakat muhtırası Rumların oyunu bozmuştur. Rum Yönetimi, İsrail, Yunanistan ve Mısır’ın bölgede kurmaya çalıştığı enerji birlikteliği bu adım ile bertaraf olma yoluna girmiştir. Akdeniz’de Türkiye son sözü söylemeden adım atanlar, hüsrana uğrar’’ dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan alınan karardan memnun ve art arda gelen tehditlerin de hiçbir işe yaramayacağını vurguluyor:
‘‘Doğu Akdeniz'de bulunan hidrokarbon kaynaklarının paylaşımı konusunda birileri hakça paylaşım yerine gerilimi körüklemeye çalışıyor. Adaletli paylaşım imkânı varken tehdit diline ve şantaj politikalarına başvuruluyor. Oysa hiç bir ülke uluslararası hukuktan üstün değildir. Emrivakilerle netice alınamayacağı artık idrak edilmelidir. 'Ben yaptım oldu.' mantığıyla kimse bir yere varamaz. Aba altından sopa göstererek hiçbir ülke bir başkasına haklarından sarfınazar ettiremez. Bilhassa Türkiye böyle bir zillete asla boyun eğemez. Ülkemiz ne kendi hukukunu ne de Kıbrıs Türkü'nün çıkarlarının çiğnenmesine izin verir. Doğu Akdeniz'de en uzun deniz sınırlarına sahip bir ülkeyi dışlamak, ona rağmen projeler gerçekleştirmeye çalışmak zaten mümkün değildi. Libya ile anlaşmamızı yaptık. Anlaşma sonrasında parlamentomuza gelecek ve bu işi çok daha farklı bir konuma taşıyacağız. Şimdi Libya'yı tehdit etmeye başladılar. Şu an son teknolojiye sahip iki sondaj gemimiz Fatih ve Yavuz ile iki sismik araştırma gemimiz bölgede çalışmalarını sürdürüyor. Biz bunların bağırmalarıyla, çağırmalarıyla oradan bu gemilerimizi çekmeyiz. Orada görevlerini yapıyorlar ve yapmaya da devam edecekler. Güvenlikleri en üst düzeyde sağlanıyor. Diğer ayakları da uygulamaya girecek. Bizim sondajlarımızdan çatışma ve kan değil, barış ve refah çıkacak. Doğu Akdeniz'deki tüm taraflara sesleniyorum. Enerjiyi çatışma aracı yerine, işbirliği haline getirelim. Artan nüfus ve büyüyen küresel ekonomi sebebiyle enerji ciddi küresel öneme sahip. Dünya enerji haritası değişti. Yeni aktörler bugün burada. Ne haklarımızdan vazgeçeceğiz, ne KKTC'nin haklarını yedireceğiz, ne de hakkımız olmayana el uzatacağız Adalet, istikrar ve bölgesel işbirliği için gayret göstermeyi sürdüreceğiz.’’
.