Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba’nın sonunda “Etteki sıkıntının altında yatan yerli üretimi teşvik ve destekleyeceğiz. Bu işi içinde bulunduğumuz bu yıl sonuçlandıracağız” demesi hiç kuşkusuz sevindiricidir.
Biz, baştan bu yana et konusunda ithalata şiddetle karşı çıktık. Çözümün yerli üretimde olduğunun altını çizdik. “Üretemezsek, etteki sorunu çözemeyiz” dedik. Yıllardır yapılan et ithalatının da zaten konuya çözüm getirmediğini gördük.
Neyse ki Bakan da bunun farkında ve son açıklamasında bakınız neler dedi: “Bizim üreticiye besiciye çok büyük saygımız var. Hem üretenler hem tüketenler kazansın istiyoruz. Yerli üretimim ayak sesleri geliyor. 750 bin ile 1 milyon düveye ihtiyacımız var. Biz yerli hayvanımızı arttıracağız. 2018 yılı buzağı ölüm oranlarının düşme yılı olacak. Buzağı ölüm oranlarını azaltırsak emin olun işimiz çok zor değil. Bunları başaracak güçteyiz. Bu hükümet yapar.”
Biz, sorunun çözümünden yanayız. Özetle üretimi destekliyoruz. Bunu kim ya da hangi hükümet yaparsa yapsın bunu alkışlarız.
Et konusunda ortaya çıkan sıkıntılar, bilindiği gibi sakatatlarda da kendisini göstermeye başladı. Özellikle son günlerde ciğerciler, “Artık ciğer bulamıyoruz kepenk kapatmak zorundayız” diyor. Bu ne kadar doğru? Bu konuda da Fakıbaba’nın açıklaması var:
“Ciğer fiyatları arttı diyorlar, artışının anlamını anlamak mümkün değil. 2017 yılında 1 milyon 250 bin ton et ithalatı yapmışız, 75 bin ton bakanlar kurulundan et ithalatı için izin almışız. 75 bin ton 2018'de 1 milyon 300 bin ton olarak görüyoruz ithalatı. Yüzde 5 civarında bir etle piyasayı regüle etmek tüm amacımız bu. Ciğer fiyatını artırmak isteyenler bunu bahane ediyor. Yüzde 5 ile ciğer fiyatı nasıl artar anlamış değilim. Biz kasaplık, kesimlik hayvan ihracatını yapabiliriz. 2018'de bazı değişiklikler yapmak zorundayız. Besili hayvanlarda gümrük vergisini yüzde 0'a indirdik.”
Demek ki, et konusundaki kargaşa, sakatat piyasalarında karaborsayı patlatmış. Bakan da özellikle bu konuya dikkat çekiyor.
Ancak doğru olan şu:
Eskiden sakatat fazla para etmezdi. Hatta hayvan kesildiğinde sakatatlar ya toprağa gömülür, ya da ihtiyaç sahiplerine dağıtılırdı. Şimdi ise sakatat fiyatları neredeyse et fiyatlarını bile geçmiş durumda. Çoğu yerde et var, ancak sakatat bulmak mümkün değil.
Hayvancılık alanında eğer beklendiği ve söylendiği gibi üretim artarsa sakatat fiyatlarında da düşmeler sağlanabilir. Bütün bunlar üretime ve elde edilecek mal fazlalığına bağlıdır.
Güvenlik nedeni ile yayla yasağı uygulanıyordu. Şimdi bu yasak kaldırılacak. Verimli yaylarda beslenen hayvanların maliyetinin düşük olduğunu biliyoruz. Bu konuda yoğun bir çalışmanın yapılmakta olduğunu da memnuniyetle görmekteyiz.
Bakan Fakıbaba, “Çiftçiye destekler özellikle mazot ve yem de olacak. Bizde Tarım Bakanlığı olarak bu konularda çalışmalarımız var. Mazot, yem ve diğerleri diyerek çalışmalarımıza devam edip sayın Başbakanımıza arz edeceğiz” diyor.
Zaten hayvancılık sektörün mazot ve yem fiyatlarından şikâyetçi. Bu sorunların ortadan kaldırılması beklenen teşviklerin de yapılması anlamına gelir. Eğer ciddi önlem alınır, teşvikler söylendiği gibi uygulanırsa yerli üretimde patlama bile yapılabilir.
Bunun anlamı da şudur: Et fiyatları düşer. Türkiye et ithal eden değil, artık ihraç eden bir ülke konumuna gelir. Süt ve süt ürünlerindeki sıkıntının da bu şekilde ortadan kalkabileceğini söylemeliyiz. Kaldı ki Türkiye’de üretilen hayvanların et ve sütlerindeki kalite tartışılmıyor bile.
Açık söyleyelim:
Tarım Bakanı bunu gerçekleştirebilirse bir ilke imza atmış olur ve bu alanda tarihe geçer.