Batı Pasifik’te yer alan Tayvan, hemen her dönem bölgede Çin ile Amerika arasında gerilim hattı olarak ön plana çıktı. Bugünlerde ABD Başkanı Trump, yeniden Tayvan konusunu gündeme getirerek var olan gerilimi daha da artırmaya başladı.
Çin yetkililer yaptıkları her açıklamada “Tayvan Çin’in bir parçasıdır. Bu adayı Çin’den hiçbir güç ayıramaz” diyor. Tayvan’da yapılan seçimlerde her iki ülke de kendisine yakın isimlerin iş başına gelmesi için çaba gösteriyor. Bu nedenle seçimler de oldukça gerilimli ve sıkıntılı geçiyor.
Biz, 3 kez gittiğimiz Tayvan’da gezip gördüklerimiz, adanın hâkimiyetinin Amerikalıların elinde olduğunu gördük. Havaalanları ve mevcut savunma ve saldırı sistemlerinin tamamen Amerikalılar tarafından kurulduğunu da gözlemledik. Zaten Tayvanlı yetkililer de bunu doğruluyor.
Çin Savunma Bakanı Vey, Singapur'da Asya'nın önemli güvenlik zirvesi "Shangri-La Dialogue"da yaptığı konuşmada, dış güçlerin Tayvan'la ilgili işlere karışmaması gerektiğini ifade ederek, ordunun, Pekin yönetiminin Tayvan ve Güney Çin Denizi'yle ilgili hak iddialarını savunmak adına büyük bir kararlılıkla harekete geçeceğini söyledi. Vey, "Tayvan'ı Çin'den ayırmaya kim kalkışırsa onunla sonuna kadar savaşacağız" ifadesini kullandı.
ABD Çin ile görüşmek isterse, ülkesinin kapılarını açık tutacağını ifade eden Vey, Washington savaşmak isterse Çin'in ekonomi ve güvenlik konularıyla ilgili sonuna kadar savaşacağını söyledi. Vey, ayrıca, Çin ve ABD arasında yaşanacak herhangi bir askeri çatışmanın felakete yol açacağını belirtti.
Çin'de 1949'da Mao Zedong'un iktidara gelmesi üzerine bazı hükümet üyeleri, Tayvan'a kaçarak adada bağımsızlıklarını ilan etmiş ve "milliyetçi Çin" olarak da adlandırdıkları Tayvan'ı kurmuşlardı.
Ancak Çin, Tayvan'ın bağımsızlığını kabul etmemişti. Pekin yönetimi, "Tek Çin" ilkesini benimseyerek Çin'i uluslararası toplumda sadece kendilerinin temsil ettiğini savunuyor ve Tayvan'ın, bağımsızlık ilan etmesi halinde askeri güçle müdahale edebileceğini belirtiyor. Tayvan'ın savunmasına destek veren ABD, her yıl milyarlarca dolarlık silah satıyor.
ABD Savunma Bakan Vekili Patrick Shanahan, önceki gün "Shangri-La Dialogue"da yaptığı konuşmada, Çin'in Güney Çin Denizi'nde diğer ülkelere askeri yollarla baskı kurmaya çalıştığını söylemişti.
Hint Pasifik bölgesindeki ülkelere uzun zamandır tehdit olanların kurallara dayalı uluslararası düzeni zayıflatmaya çabaladığını ifade eden Shanahan, bölgedeki bazı aktörlerin diğerlerini ekonomik ve diplomatik olarak istismar ettiğini ve diğer ülkeler üzerinde askeri yollarla baskı kurmaya çalıştığını belirtmişti.
Amerika, Tayvan’a yıllardır destek veriyor, silahlandırıyor. Tayvanlılara askeri eğitim sağlıyor. ABD, ülkenin en büyük silah ihracatçısı olarak da her dönemde dikkat çekiyor.
Çin son dönemde "23'üncü eyaleti ve kutsal Çin toprakları' olarak kabul ettiği Tayvan üzerindeki baskısını artırıyor.
ABD'nin ise Tayvan'la diplomatik ilişkisi bulunmamakla birlikte, çeşitli anlaşmalar gereği Tayvan'ı koruma altında tutuyor ve bu ülkeye silah satıyor.
Bu arada Çin’in baskısı ile Türkiye’nin de Tayvan’da Büyükelçiliği bulunmuyor. Sadece Ticaret Ateşesi ile temsil ediliyoruz. Türkiye-Tayvan arasında da doğrudan uçak seferleri bulunmuyor.
Pentagon'un açıkladığı verilere göre ABD, 2010 yılından bu yana Tayvan'a 15 milyar dolarlık silah sattı.
180 kilometre genişliğindeki Tayvan Boğazı, Çin'le Tayvan'ı birbirinden ayırıyor.
Pekin'in Tayvan'la ilgili kaygılarının Çin'in bu yılki savunma bütçesine de yansıması bekleniyor.
Özetlersek:
Tayvan her zaman bölgede çıbanbaşı olacaktır. Çin ile Amerika arasında gerilime neden olan Tayvan’da yıllardır sorun çözülemedi. Bundan sonra da çözüleceği kolay görünmüyor. Bu nedenle iki ülke arasındaki gerilim de zaman zaman ortaya çıkacaktır.
Bir savaş çıkar mı?
Yaşanan her gerilim sonrası bu soru gündeme geliyor. Savaş çanları da çalıyor ama, bugüne kadar gerilim en üst noktaya çıkmasına rağmen daha sonra sular duruluyor. Bugüne kadar yaşananlara yenileri eklenir ama bölgede bir Çin-Amerikan savaşının çıkması beklenmemelidir.
.