Türk futbolunda yabancı sporcudan geçilmiyor. Özellikle büyük kulüplerimiz çok önemli paralarla yabancı futbolcu transfer ediyor. Neredeyse sahaya tamamen transfer edilen yabancılarla çıkan takımlarımız bile var.
Bugün size çok az paralarla büyük başarılara imza atan Sivasspor’dan söz etmek istedik. Bu satırlar yazılıncaya kadar süper ligde ikinci sırada bulunan Sivasspor, bir büyük kulübümüzün tek bir yabancı futbolcuya verdiği para miktarı ile bir takım kurmuş ve büyük bir başarıya imza atmış kulüplerimizden biridir.
Peki, bu başarı nereden geliyor? Bu kadar az para karşılığı yapılan transferlerle bu takım hem de borçsuz nasıl ayakta durabiliyor?
Bu sorulara Sivasspor Kulübü’nün Teknik Direktörü Rıza Çalıbay’dan dinleyeceğiz.
Sosyal medyada yayınlanan Çalımbay’ın bu açıklamalarını ilgiyle izleyeceğinizi umuyoruz:
► Lige çok iyi bir başlangıç yaptınız. Şu an 12 puanla ikinci sıradasınız. Ligin geride kalan bölümünün en iyi takımlarından birisiniz, bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Şu andaki konumumuz çok iyi. Bonservis dahi ödemeden böyle bir takım kurduk. Anadolu takımının gücü belli. Belli bir yere kadar gelebiliyorsunuz. Önemli olan sonuna kadar bu çizgimizi sürdürmek, istikrarı korumak. Yeni bir takımız, göreve geldiğimizde kadroda dokuz on kişi vardı. O yüzden de yepyeni bir takım ortaya çıktı, hazır olmayan arkadaşlarımız var. Ona rağmen zorlu maçlarda iyi işler yaptık. Sürprizler yaşanabiliyor, bizim tüm düşüncemiz yakaladığımız iyi formu sürdürmek.
► Sezon sonu Avrupa kupaları hedefi var mı?
Tabii ki var. Ben buraya gelirken başka bir takımla anlaşıyordum, kendi memleketimin takımı olduğu için Sivasspor’u tercih ettim. Gelirken, “İlk 5 hedefiniz varsa geleyim” dedim, onlar da “Tamam” dedi. Hedef uygun fakat maalesef istediğimiz hamlelerin çoğunu yapamadık. Yayıncı kuruluşla kulüpler arasındaki ödeme problemi çıkınca transferde yetersiz kaldık.
► Son üç sezonda Anadolu kulüpleri ile büyük takımlar arasındaki güç farkının azaldığı konuşuluyor. Makasın daraldığı sizce de doğru mu ve bunda mevcut yabancı kuralının payı nedir?
Bence makas daralmadı aksine daha çok açıldı. Çünkü biz istediğimiz oyuncuyu alamıyoruz. Örneğin geçen sene Galatasaray Diagne’yi 13 milyon avro verip transfer etti. Biz o parayla bütün takımı kuruyoruz, hatta daha fazlasını yapıyoruz. Onun için bence makas genişledi, daralma diye bir şey yok.
► Ama sahada tam aksi görülüyor sanki?
Sahada olabilir çünkü hiçbir Anadolu takımı artık eskisi gibi değil. Deplasmanda galibiyet için oynuyor. Benim kendi düşüncelerim de bu yönde. Deplasmanda veya iç sahada bütün maçlara üç puan amacıyla çıkıyorum, kesinlikle beraberliği düşünme şansımız yok. Bizim çok az para verip de çok iyi duruma getirdiğimiz oyuncular da oldu. Burada takım havası, arkadaşlık, yönetimin tutumu ön planda oluyor. Mesela Sivasspor bu konuda örnek kulüplerden biri. Bütün oyuncularının parasını zamanında öder, bu da başarıyı getiren bir unsur.
► Peki yabancı kuralı?
Yabancı kuralının tartışılacak bir yanı yok. 14 yabancı oyuncu alma hakkın var ama bunun hepsini kullanmak zorunda değilsin. Almak için oyuncu almaya gerek yok. 6 tane yabancı oyuncu al, çok iyi oyuncu al. Kulüplerimizin çoğu maalesef bu hataya düşüyor. Örneğin Galatasaray’ın maçlarını seyrettim ben. Bu sene de geçen sene de Tudor’un olduğu zamanlar da. Bakıyorsun Galatasaray’ın hepsi yabancı, karşı taraf yabancı. Yabancılar oynuyor fakat İstiklal Marşı okunuyor... Bunu abartmamak lazım.
► Yabancı oyuncuların rekabeti artırdığını ve yerlileri daha iyi olmaya zorladığını düşünüyor musunuz? Çünkü bu kural uygulamaya girdiğinden beri yerli oyuncu üretiminde belirgin bir artış var
Yerli oyuncular forma için mücadele etmek zorunda tabii ki. O yüzden yerli arkadaşlarımızın da altyapılarda daha iyi çalışıp üretken olmaları gerekiyor. Zaten elimde iyi yerli varsa yabancı neden alayım? Eğer bir yabancı alıyorsam benim elimdeki oyunculardan daha iyi olması gerekiyor. Özellikle Anadolu kulüplerinde maalesef maddi sıkıntılardan dolayı, yerliler de daha fazla olduğu için yabancıya gidiyorlar. Bence onu iyi kullanmak gerekiyor.
► Gelen yabancıların seviyesi de yükseldi sanki. Özellikle Anadolu kulüpleri çok daha seçici ve düzgün profilde oyuncular alıyor.
Göreve başlamadan 6 ay önce yurtdışında maç seyrettik biz. Birçok oyuncu bulduk ama kulübün alamıyor ki? O zaman yapacak bir şeyin kalmıyor. Mesela Başakşehir’in bana göre hepsinden daha iyi bir kadrosu var. Bir takım şampiyonluğa oynayacaksa onların oynaması gerekiyor. Bütün imkânkalara sahip; seyircisi yok, taraftar, basın baskısı yok, parası var. Oyuncuya Sivas’a gel diyorsun 9 istiyor, Başakşehir’den 6 istiyor...
► Bu sezon siz de bahsettiniz çıkış yapan çok iyi yerli oyuncularınız var. Mert Hakan Yandaş ve Uğur Çiftçi gibi. Onların gelişiminde sizin nasıl bir etkiniz oldu?
Biz takıma geldikten sonra kadroya baktık. Mert Hakan’ın geçen sezonuna baktığımızda neredeyse oynamamış gibi bir şeydi. Üstüne gittik, bana göre de en iyi transferimiz o oldu. Bize çok faydaları var. Uğur Çiftçi de çok iyi katkı veriyor.
► Sivasspor Anadolu kulüpleri içerisinde örnek kulüp olma özelliğini taşıyor. Belli bir istikrarı oldu her zaman Sivasspor’un. Bir defa düştü sonra hemen yükseldi Süper Lig’e. Kulübün bu başarısını neye bağlıyorsunuz?
İstikrarı yönetime bağlıyorum. Üç yıl orada çalıştım gittim. Geldiğimde aynı yönetim, aynı kişiler vardı. Yalnızca altyapıyı geliştirmişler. Altyapıdaki çocukların antrenmanları olmadığında bizim antrenmanlara geliyorlar. İç içe olmaları da çok güzel bir şey. Orada aile ortamı var, tabii ki bu biraz da başarıya bağlı. Sivas hiçbir zaman o düzenini bozmamış.
.