Tarihin derinliklerine daldığımızda birçok yerde Türkiye’nin Arap dünyasının düşmanlıklarına hedef olduğunu görürüz. Arapların Türk ve Türkiye düşmanlığı ne acıdır ki bugün de sürüyor.
Birbirlerini bile çekemeyen Araplar, şimdi Amerika’nın peşine takılarak, kendi soydaşlarını bile hedef tahtasına oturtuyor. Son olarak Katar’a karşı girişilen hareketler Arapların ne durumda olduğunu açık biçimde ortaya koyuyor.
Yine Suudilerin Yemen halkına karşı giriştiği yok etme hareketi Araplar arasındaki dağınıklığının somut bir örneğidir.
Bölgede Türkiye’nin varlığının her zaman Arap dünyasını rahatsız ettiğini biliyoruz. Özellikle İran ile olan ilişkilerimizin derinleşmesi ile bu düşmanlık daha da artmış görünüyor.
Fazla derinlere dalmayacağız.
15 Temmuz hain darbe girişiminde Suudi Arabistan ve bazı Körfez ülkelerinin darbenin arkasında yer aldıklarını ve Türkiye’de bir rejim değişikliğinin olması için çaba gösterdikleri bir gerçek olarak karşımızda duruyor.
Gerek Suudiler, gerek Birleşik Arap Emirlikleri ve gerekse bazı Körfez ülkelerinin temsilcileri birçok toplantıda Türkiye aleyhtarlığını yaparak kin ve nefret duygularını açığa vurmaktan kaçınmıyorlar. Türkiye’nin bölgedeki gücünü ve yönlendirmelerini de içlerine sindiremiyorlar.
Birbirleri ile bile geçinemeyen, ortak noktalarda bir araya gelemeyen Araplar, en büyük düşmanları İsrail ile bile gizliden ilişkiler içine girerek birbirlerine bile ihanet ediyorlar. Hiçbir zaman da Türkiye’nin Arap dünyasını yönetemeyeceğinin altını çiziyorlar. Düşmanlıklarını saklamıyorlar.
İşte Arapların Türk ve Türkiye düşmanlığında son perde:
Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Dışişlerinden sorumlu Devlet Bakanı Enver Gargaş, Slovakya'nın başkenti Bratislava'da düzenlenen GLOBSEC2018 Forumu'nda Türkiye ve İran'ı suçlayan skandal açıklamalarda bulundu.
Gargaş, Birleşik Arap Emirlikleri'nin öncelikli politikasının İran ve Türkiye'yi Ortadoğu bölgesinden çıkarmak olduğunu söyledi.
Suudi Arabistan, Mısır, Bahreyn, Ürdün ve Birleşik Arap Emirlikleri arasındaki ittifaka dikkat çeken Gargaş, "Ortaklarımızla kurduğumuz koalisyon, hemfikir ülkelerden oluşuyor" değerlendirmesinde bulundu.
Gerek Gargaş’ın gerekse diğerlerinin daha önceden de Türkiye'ye skandal ifadelerle saldırdığını biliyoruz.
Gargaş, geçtiğimiz aylarda da Türkiye'yi hedef alan açıklamalarda bulunmuştu. Türkiye'nin bölgedeki politikalarından rahatsız olan Gargaş, "Arap dünyası Tahran ve Ankara tarafından yönetilmeyecektir" ifadesini kullanmıştı.
Birleşik Arap Emirlikleri medyasında uzun süredir Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı hedef alıyor. Türkiye'nin Kudüs ve Gazze'deki güçlü pozisyonundan rahatsız olan BAE, sık sık Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı hedef alan kampanyalara imza atıyor.
Biz, çoğu kez Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı hedef alan yorumlar yapıyoruz. Yapılan yanlışları da söylüyoruz.
Ancak, Milli birlik ve bütünlüğümüzü tehdit eden, Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ı hedef alan bu asılsız ve düzeysiz açıklamalarının da karşısında olduğumuzu söylemeliyiz.
Dikkat edilecek olursa Kudüs ve Gazze konusunda Türkiye kadar önde olan bir Arap ülkesi yoktur. Türkiye’nin Filistin davasına sahip çıkması bile Araplar arasında tartışmalara neden oluyor. Türkiye hedefe oturtuluyor.
Böyle aymazlık, böyle hainlik olur mu?
Kendi milletine sahip çıkmayan Araplardan Türkiye’ye dost olur mu?
Araplar ile ilgili yazdığımız çoğu yazılarda Arap milletine güvenilmeyeceğini, geçmişte Türkiye’yi arkadan vurduklarını, bundan sonra da aynı hainlik duyguları ile yoğrulduklarını dile getirmişizdir. Bugün de bu görüşlerimizde bir değişiklik yoktur.
Bunları niye yazıyoruz:
Türkiye’de halen Arap hayranları var. Araplara söz söyletmiyorlar. Gerçeklere yüzlerini dönüyorlar. Doğruyu ve yanlışı görmek istemiyorlar. “Görsünler ve bilsinler” istedik.