Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Temsilciler Meclisi'nden sonra Senato'nun da "Ermeni soykırımı" iddialarını resmen tanıyan bir karar tasarısını kabul etmesi, 1915 olaylarının ‘tehcir’ mi, ‘soykırım’ mı tartışmalarını bir kez daha gündeme taşıdı.

Konu ile ilgili açıklamalar da art arda geliyor.

“Ermeni iddiaları için de en iyi yanıt arşivlerde bulunuyor. Osmanlının yönetim tarzında toplum etnik olarak ifade edilmiyordu. Etnik ayrımcılık yoktu. Osmanlı devleti içinde bütün etnik ve dini gruplar muhafaza edilmiş, hiçbiri yok edilmemiştir.”

Yukarıdaki sözler “Bulgarlar Türk’tür” kitabını da kaleme alan Bulgar Tarihçi-Yazar Prof. Dr. Stoyan Dinkov’a ait.

Eğer, siyasiler tarihçilere, arşivlere ve gerçeklere kulak vermiş olsa, bunları incelemiş olsa, bugünkü görüşlerinde ısrarcı olabilirler mi? Ya da gerçekleri bildikleri halde işi saptırma yoluna mı gidiyorlar?

Böyle bir olasılık daha güçlü gibimize geliyor.

Nedenine gelince:

Arşivler ortada ve çağrı yapıyoruz yanaşmıyorlar. Kasıtlı hareket ettiklerini de böylece anlayabiliyoruz.

Sözde Ermeni soykırımı konusunda biz de bu işin siyasilere değil, tarihçilere bırakılması gerektiği görüşünü savunuyoruz. Arşivlerin incelenmesi ile işin doğrusunun da ortaya çıkacağı görüşü giderek destek görüyor.

Dinkov, incelediği bir Rus generalin arşivinde bu olayların farklı açıdan yansıtıldığını gördüğüne de özellikle vurgu yaptı. Tarihçi Dinkov, “Bu generalin Rus imparatoruna ve başkomutanına yazdığı günlükler var. Doğu Anadolu’daki olayları farklı açıdan yansıtıyor. Bunun arşivine baktığımızda bu olaylarda Türkler hiç yer almamıştır, Osmanlı hükümeti de bu işlere müdahil olmamıştır” şeklinde konuşup daha sonra şu açıklamaları yapıyor:

“Osmanlı İmparatorluğu kendi içinde ırk ayrımı yapmadı. Her ırk kendi arasında eşitti ve iktidarda da her ırktan temsilci yer alıyordu. Osmanlı İmparatorluğu’nda etnik kimlik bilinci yoktu. Osmanlı birliği kanun önünde herkesin eşit olmasını sağlıyordu. Osmanlı döneminde Ortodokslar, Katolikler ve bütün dinler bir arada yaşıyordu. Modern Avrupa’da bu çok kültürlülüğe başka hiçbir yerde rastlanmamıştır. Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde, bugünün 60 devleti bulunuyordu ve bunlarda 100’den fazla etnik grup yaşıyordu. Ancak bu halkların hiçbiri dilini ve kültürünü kaybetmedi” dedi. Osmanlı’nın Balkanlar'a ilk ayak bastığında, Bulgar halkının diline, dinine ve kültürüne sahip çıktığını belirten Dinkov, Bulgarların Fatih Sultan Mehmet sayesinde çok sayıda kiliseleri vardı.”

Peki, sözde Ermeni soykırımı iddialarına karşı Türkiye’nin ‘resmi tezleri’ ne diyor?

Türkiye’deki “resmi tezler”, Osmanlı İmparatorluğu’nun Ermenileri yok etmeye yönelik devlet politikasına dönüşebilecek bir ‘ırksal nefret’inin bulunmadığını belirtiyor. Zira AB eski bakanı ve Büyükelçi Volkan Bozkır, 1915 olaylarının 100’üncü yılı dolayısıyla euronews’a verdiği röportajında şu görüşleri dile getirmiş kulak verelim:

“Büyük acılar yaşanmıştır. Sadece Ermeni kardeşlerimizle ilgili değildir. Bu atmosfer içinde Türkler de acı çekmiştir, Kürtler de. [...] Dışişleri Bakanlığı arşivlerimiz olsun bunların ne kadar hassasiyetle incelendiğini ve sonuçlarını yakinen bilen birisiyim. Dolayısıyla biz herhangi bir soykırım talimatına veya bir soykırım niyetine hiçbir yerde rastlamış değiliz. Onun için buna [soykırım ifadesine] karşı çıkıyoruz.”

Diğer yandan Türkiye, Ermeni diasporasının belirttiği gibi “1 buçuk milyon kişinin öldüğü” ifadesini reddediyor ve kayıp sayısının “çok daha az olduğunu” savunuyor. Türkiye ayrıca, “Ermenilerin sürülmesi ve yok edilmesi adına yapılmış sistematik bir kampanya yürütüldüğü” veya “Osmanlı yönetiminden bu yönde bir emir geldiği” gibi tezleri de reddediyor. Dolayısıyla Ankara, 1915 ve 1916 yıllarındaki olayları “soykırım” olarak değil, “tehcir” olarak tanımlıyor.

Özetleyelim:

İç ve dış düşmanlarımız ağız birliği etmişçesine Osmanlı’nın Ermeni soykırımını yaptığı iddiaları ile ülkemizi zor duruma düşürmeye çalışıyor. Dikkat edilecek olursa konu ile ilgili çalışmalar yapan yabancı profesörler, tarihçiler bile “soykırım” iddialarını reddediyor. Ortada bir “tehcir” olduğu konusunda görüş birliğine varıyor.

Kısacası Türkiye’nin tezlerinin doğruluğunu kabul ediyorlar.

O nedenle bugünkü yazımın ilk bölümüne Bulgar Tarihçi-Yazar Prof. Dr. Stoyan Dinkov’un açıklamalarını aldık. “Aklın yolu birdir” diyoruz.

.

necdetbuluz@gmail.com

www.facebook.com/necdet.buluz

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.