AK Partili kurmayların Babacan ve Davutoğlu cephesinde kurulmakta olan yeni partilerle ilgili rahatsızlıklar iyice su yüzüne çıkmaya başladı. Yapılan değerlendirmelerde “Yeni partiler % 1 oy dahi alsalar bu bizi yaralayabilir, seçimi kaybedebiliriz” diyorlar.
Bazı AK Partililer ise bu konuda biraz daha rahatlar. “Kurulsalar bile bizden dal koparamazlar. Silinip giderler. Bugüne kadar birçok parti kuruldu sonlarını hepimiz gördük ”görüşündeler.
Dikkat edilecek olursa Cumhurbaşkanı Erdoğan da aynı görüşleri dile getiriyor. Buna rağmen bayram sonrası yapacağı teşekkür mitinglerinde Konya ve Kayseri’de önemli mesajlar vereceği de söyleniyor. Bu da Cumhurbaşkanı’nın yeni partilerden rahatsız olduğu gerçeğini gözler önüne seriyor.
Ancak, her ne kadar böyle düşünülüyorsa da Babacan ve Davutoğlu’nun AK Parti’yi böleceği endişesinin giderek büyümekte olduğunu da gözlemliyoruz. Hazırlıkların da bu çerçevede yapıldığını sanmaktayız.
Peki, yeni partilerin durumu ne, buna bakalım:
Davutoğlu sert çıkışlarını sürdürüyor. Şu ana kadar ortaya somut bir parti çekirdeğini çıkaramadı. Çalışmalarını büyük bir titizlikle sürdürdüğü, yakında partisi ile ilgili bombayı patlatabileceği açıklamaları geliyor.
Babacan, daha sistemli, ciddi bir çalışma içinde. Kesinlikle partisini kuracak. Yoğun bir katılımın olabileceğini söylemeliyiz. Yapılan açıklamalardan da bunun mesajlarını alıyoruz.
Babacan’ın partisi ile ilgili olarak son yaptığı açıklamalara göz atalım:
"En önemli çalışma ilkelerimizden birisi katılımcılık ilkesidir. Geçen ay yaptığım açıklamadan sonra çok sayıda vatandaşımız bu sürece katkı verme iradesini beyan etti, heyecan ve birikimleri ile çalışmalarımıza şimdiden değer katmaya başladı. Arzu ettiğimiz temsil gücü yüksek ve geniş kadroyu kısa bir zamanda oluşturmayı hedeflemekteyiz. Çoğulcu demokrasi ilkemizin gereği olarak bu süreç toplumumuzun her kesiminden gelecek öneriler açık olacaktır. Diyaloğu esas almak ve hep birlikte çalışmak zorundayız. Kapsayıcı çözümlere ancak bu şekilde ulaşabileceğimize inanıyoruz. Dünyada popülizm akımlarının evrensel ilke ve değerleri tahrip ettiği, ekonomik ve finansal istikrarın tehdit altında olduğu, çevreyle ilgili sorunların göz ardı edildiği bir dönemde, bizim başlatmış olduğumuz bu çalışmalar sadece ülkemizde değil, çok daha geniş bir coğrafyada da ilgiyle takip edilmektedir. İnsan hakları ve özgürlükler konusunda en yüksek standartları hedeflemek, ileri demokrasi için ısrarla çalışmak, hukukun üstünlüğü ilkesini tavizsiz bir şekilde savunmak, itibarlı kurumları ve kuralları esas alan bir ekonomi politikası uygulamak, çevreyi korumada güçlü bir irade ortaya koymak ülkemiz için yeniden önemli bir ihtiyaç haline gelmiştir. Biz toplumumuzun hür, müreffeh, mutlu ve barış içinde yaşayan bir toplum olmasını istiyoruz. Halkımızın ve özellikle de gençlerimizin geleceğe umutla ve güvenle bakmalarını arzu ediyoruz. Bu hedeflere ulaşmak için çalışmayı da siyasi ve toplumsal sorumluluğumuzun bir gereği olarak görüyoruz. Başlatmış olduğumuz çalışmalarla ilgili önümüzdeki dönemde de kamuoyumuzu bilgilendirmeye devam edeceğiz. İnancımız odur ki, samimiyetle çalıştığımızda ve ortak aklın gereğini yaptığımızda ülkemizin çözemeyeceği hiçbir sorun yoktur.”
Bizim dikkatimizi çeken noktaya bakalım:
Babacan, öyle görünüyor ki içten de dıştan da destek görüyor. Zaten açıklamalarını iyi okursak bu noktaları yakalayabiliriz.
Eğer iyi bir kadro ve programla ortaya çıkmayı başarabilirse kısa zamanda partisini de belirlenen noktaya taşıyabilir. Sadece ilk yapılacak seçimde AK Parti’ye birkaç puanla zarar verebilecek değil, iktidara alternatif parti konumuna gelebileceğini gösterir.
Göz ardı edilmemesi gereken bir başka konu da şu:
Babacan, partisini iyi bir noktaya oturtması halinde 2013 yılında yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçiminde 9. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün sahaya çıkabilecek olmasıdır.
Gül, seçilemezse bile Erdoğan’ın önünü tıkayabilir. Böylece CHP ve İYİ Parti’nin ortak Cumhurbaşkanı adayı ipi göğüsleyebilir.
Bizce Erdoğan’ın en büyük endişesinin bu senaryo olabileceği daha mantıklı geliyor.
Akla şu soru geliyor:
Babacan ve ekibi kazanmak için mi, yoksa Erdoğan’ı tahtından indirmek için mi sahaya inecek?
Bir başka yazımızda bu sorunun yanıtını bulmaya çalışacağız.
.