Erdoğan, yaptığı açıklamalardan birinde şöyle demişti:
“Birileri bir fitne fesat kaynatıyor. ‘Oyumu cumhurbaşkanına vereceğim ama parlamentoda AKP’ye vermeyeceğim.’ Bu oyun, bu tezgâh… Kimlerin olduğunu anlıyorsunuz. İnşallah bu münafıklar çetesini 24 Haziran’da hep birlikte yere gömeceğiz.”
Aslına bakılacak olursa Erdoğan bu açıklama ile MHP tabanını hedef almış görünüyor. Çünkü bazı MHP’liler “Cumhur ittifakına evet diyeceğiz ama Erdoğan’a hayır oyu vereceğiz” açıklamasında bulunmuşlardı.
Şunu söyleyebiliriz:
AK Parti cephesinde bir endişe ve panik görülüyor.
İstenilen hem Cumhurbaşkanlığı, yani Erdoğan’ın seçilmesi, hem de parlamentodaki milletvekili çoğunluğudur.
Konuyu daha iyi analiz edebilmek için geçenlerde Cumhuriyet Gazetesi’nde yayınlanan “AK Parti’de MHP krizi büyüyor” başlıklı yazıya göz atmamız gerekiyor:
“MHP’de, seçim dönemleri de dahil oy oranlarıyla ilgili anket yapma geleneği bulunmuyor. MHP Lideri Devlet Bahçeli de anket yöntemine öteden beri sıcak bakmıyor. AKP ise tam tersine tüm adımların yaptırdığı anket sonuçlarına göre atmayı tercih ediyor.
Üstelik AKP, yalnızca seçim dönemlerinde değil, seçim olmayan zamanlarda da sürekli anket yaptırıyor. AKP, sonuçları bıçak sırtı ve ikinci tur olasılığını yüksek gösteren anketlere karşı, “Erdoğan’ın ilk turda kazandığı, parlamento seçimlerinde de kendi oyunun yüzde 46 bandında olduğu” açıklamalarını yaptı.
Ancak AKP sözcülerinin açıklamalarında ittifak ortağı MHP’nin durumuna ilişkin bilgi bulunmaması dikkatleri çekti. Bu sırada yaşanan iki önemli gelişme, AKP’nin ittifak ortağı hakkında bir tür “yoklama” denebilecek anketler ve ölçümler yapmasına neden oldu.
AKP ve MHP kulislerine göre 24 Haziran’da erken seçim kararı alınmadan hemen önce MHP’de başlangıçtaki büyük oy kaybı belli bir noktada durduğu ifade ediliyor.
Meral Akşener’in İYİ Partisi’ne partinin neredeyse yarısı oranındaki gidişten sonra MHP, az da olsa oylarını artırmaya başladı.
Ancak araştırma kuruluşlarından bu oy artışının, muhalefetten değil bizzat AKP’den geldiği bilgileri AK Parti cephesinde endişe yaratıyor.
Sahadaki gözlemler de 1 Kasım seçimlerinde MHP’den AKP’ye giden ve “Ak kurtlar” diye nitelenen oylarda belli oranlarda geri dönüş olduğu görülüyor.
İşte bu geri dönüş oyları ile MHP’de bir hareketlilik başladı. Daha önce % 5-6’larda görünen MHĞP oylarının % 8-9’lara kadar tırmandığına dikkat çekiliyor. Kamuoyu araştırma gruplarının anketlerine de MHPĞ’deki bu oy artışının yansıdığını görmekteyiz.
Dışarıdan yeni oy gelmeyip, ittifakın kendi içinde yer değiştiren oylar, AKP’de durumu anlama ihtiyacı doğurdu. Parlamentoda çıtayı, sadece kendisi için yarıdan bir fazlası olan 301 olarak belirleyen AKP, MHP’ye gidebilecek oylarla bu hedefin altında kalıp kalmadığını ölçme ihtiyacı duydu.
Erdoğan, erken seçim kararının alındığı ilk günlerde AKP içinde cumhurbaşkanı seçiminde kendisine oy verip, partiye oy vermeyecek seçmen sorunuyla karşılaştı.
Ancak Erdoğan’ın kendi partisi için ifade ettiği sorunun tam tersi MHP’de yaşandı. AKP’yi “ittifak içi muhasebe” yapmaya iten bu ikinci gelişme ise bazı MHP’lilerin başlattığı, “Kendi partimize oy veririz ama Erdoğan’a vermeyiz” kampanyası oldu.
Bu kampanya MHP içinde önce sessiz ve derinden yürüdü. Daha sonra MHP’de yeniden aday olmayan bazı milletvekillerince de açıklanan bu kampanyanın MHP seçmeninin yarısına yakını tarafından benimsendiği bilgileri de AKP’yi kaygılandırdı. AKP, partisine oy verip Erdoğan’a oy vermeyecek MHP’li sayısını da öğrenmek için harekete geçti.
Bahçeli’nin, AKP’nin olur vermediği afla ilgili ısrarını sürdürürken, seçim için henüz kampanyayı başlatmamış olması ve MHP’lilerin de sahada haraketli olmaması, AKP’yi ortağının durumunu ölçmeye iten bir başka neden oldu.
Ancak, siyasi kulislerde ortağının performansına ilişkin ölçüm ve değerlendirme ihtiyacı duyması ilk turu riskli görmesine de bağlanıyor. Buna göre AKP, B planı olarak ikinci tur için yeni hamle hazırlıklarının değerlendirmelerini yapmak için MHP’nin durumunu yokluyor.”
.
necdetbuluz@gmail.com
www.facebook.com/necdet.buluz