31 Mart’ta yapılacak olan yerel seçimler nedeni ile “seçim ekonomisi” uygulanmaya başladığı ifade ediliyor. Ekonomistler, yaptıkları değerlendirmede seçim sonrası ekonomide çok daha sıkıntılı bir dönemin başlayabileceğine dikkat çekiyor.
Biz, ekonominin nabzını Türk Sanayici ve İş İnsanları (TÜSİAD)’ın çok iyi tuttuğunu ve konu hakkında yapılan açıklamaların da daha isabetli olduğunu söylemek istiyoruz. Nitekim uygulandığı iddia edilen “seçim ekonomisi” TÜSİAD’ın da gündemine girdi.
Ekonomistler de TÜSİAD da içinde bunduğumuz 2019 yılını, “Ekonomide risklerle dolu” olarak değerlendiriyor. Özellikle bizi yönetenlerin daha dikkati ve duyarlı hareket etmesi gerektiğini anımsatıyorlar. İyi niyetle yapılan bu uyarılar ve açıklamalar hepimizi yakından ilgilendiriyor.
Açıkça ifade etmek gerekirse, TÜSİAD ve benzeri sivil toplum örgütlerinin ekonomimiz konusundaki endişelerin hafife almamak gerekiyor. Ekonomide daralma ve para sıkışıklığı zaten devam ediyor. Her konuda düzlüğe çıktığımız da söylenemez.
İstanbul'da Koç Üniversitesi ve Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) ortaklığı ile oluşturulan Ekonomik Araştırma Forumu (EAF) tarafından “2019 Yılında Türkiye Ekonomisi” başlıklı bir konferans düzenlendi.
Ekonomistler Uğur Gürses, Zümrüt İmamoğlu, Mahfi Eğilmez, Selva Demiralp, Cevdet Akçay da konferans kapsamında düzenlenen Türkiye ekonomisinin değerlendirildiği panelde konuştu.
TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik, açılışında yaptığı konuşmada, iş dünyası olarak zorlu 2018'in ardından 2019'dan beklentilerinin yüksek olduğunu belirterek, "Bu yüksek beklentilerin gerçekleşmesi için ekonomimizin bir çıpaya ihtiyacı var. Bu çıpa, güçlü kurumlar ve kural temelli politika yapımıdır" dedi.
Bilecik, merceği bugüne doğrultunca Türkiye ekonomisinin zor günlerden geçtiğinin görüldüğünü aktararak, "İyi olacak hastanın, doktor ayağına gelir' derler. Bugün, çok değerli ekonomistlerimiz, ekonomimizin iyileşmesi için gereken her şeyi paylaşmak üzere bu etkinlikte bizimle birlikteler. Çünkü Atatürk'ün sözleriyle 'Türkiye'mizi layık olduğu seviyeye yükseltebilmek için mutlaka ekonomimize birinci derecede önem vermek mecburiyetindeyiz" diye konuştu.
TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Bilecik, sağlıklı ekonominin, öngörülebilir ekonomi olduğunu kaydederek, "Devletin yaptığı düzenleme ve politikalar uzun vadeli istikrarı gözettiği, şeffaf ve öngörülebilir olduğu sürece, ekonominin temelleri sağlam ve yatırım ortamı güçlü olur. Hep söyleriz, ekonomide mucizeler yoktur. Finansal başarının sırrı, kuralları bilmek ve bunlara uygun adımlar atmaktır. Kısaca; ekonomide 'suda yürümenin sırrı, taşların nerede olduğunu bilmektir."
Yatırım ortamını iyileştirmek için her şeyden önce hukukun üstünlüğünün sağlandığı, demokrasinin ve özgürlük alanlarının genişletildiği bir zemini sürekli geliştirmek gerektiğini aktaran Bilecik, Türkiye'nin yeni ekonomi hikâyesinin tutarlı ve net bir şekilde yatırımcılara gösterilmesi gerektiğini vurguladı.
TÜSİAD Başkanı Erol Bilecik, sıkı para politikasına geçiş, mali disiplin-tasarruf politikaları, enflasyonla mücadele, ABD ve AB ile olumlu ilişkiler gibi kritik tüm alanlarda gereken adımların atılmasını takdirle karşıladıklarını belirterek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bununla birlikte ekonomide görünen köy kılavuz istemiyor. 2019 yılına ekonomiye 2018'den devrolan pek çok riskle girdik. Döviz cinsinden borçluluğumuz hala yüksek. Enflasyon oranı, uluslararası ortalamaların çok üzerinde. Döviz rezervlerimiz ise eskiye kıyasla daha düşük seviyelerde. Cari dengemiz, küçülmenin de etkisiyle açık yerine fazla vermeye başladı. 2018 bütçe hedeflerini tutturacağımız anlaşılıyor. Bununla birlikte, özel kesimin döviz borcu sorun olmaya devam ediyor."
Erol Bilecik, bankacılık sektöründe kredi daralmasının devam ettiğine işaret ederek, şirket bilançolarında oluşan hasarın giderilmesinin zaman alacağını söyledi.
Özetleyelim:
Öyle görünüyor ki iktidar seçimleri riskli görüyor. Bu riski ortadan kaldırabilmek için de paranın musluklarını açıyor. Seçim sonrası acı bir reçete ile karşı kaşıya gelirsek bu sürpriz olmayacaktır.