Kuzey Irak’taki Peşmergebaşı, bütün baskılara ve uyarılara rağmen bağımsızlık referandumunu yaptı. Yanı başımızda yeni bir devlet kurma adına önemli bulduğumuzu bu referandumu Türkiye olarak “yok hükmünde “sayıyoruz. Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan başta olmak üzere, tüm yetkililer bunu açık şekilde ifade ettiler.
Şimdi akıllardaki soru şu:
Barzani, Amerika ve Türkiye başta olmak üzere, tüm baskılara rağmen bu referandumu nasıl yaptı? Nereden cesaret aldı? Sadece İsrail’in destek verdiği böyle bir referanduma nasıl adım attı?
İleride bu sorulara daha net yanıtlar bulunacaktır.
Ancak şunu söylemeliyiz:
Barzani, Amerika ve İngiltere’nin onayı olmadan, bu ülkelerden “yeşil ışık” görmeden böyle bir adımı atamaz.
Her ne kadar Amerika “Referandumu ertele” dediyse de, bunda samimi olmadığını, perde arkasından Barzani’ye destek vermiş olabileceğini görüyoruz. İngiltere, dikkat edilecek olursa tam ağırlığını koymadı. Referandum sonrası yapılan açıklamalarda “Bundan sonraki süreçte siyasi görüşmeler ağırlık kazanacak” denildi.
Amerika “Referandumu yapma” demiyor, “ertele” diyor.
Bunun açılımı şu:
“İleride referandumu yapabilirsizin, bağımsızlığınızı destekliyoruz.”
İngiltere’nin “Bundan sonra siyasi süreç başlamalı” demesi de yapılan referandumun tanınması demektir.
Burada çok önemsenmesi gereken şu konuyu da yazmadan geçemeyeceğiz:
Barzani’yi Suudi Arabistan, BEA ve bazı Körfez ülkelerinin de desteklediğinin altını çizelim.
Nedenine gelince:
Suudiler, referanduma karşı cephe açan ve bölgedeki etkinliğini artırmakta olan İran’a karşı Barzani’yi daha güvenli buluyor. Şii yayılmacılığının önlenmesinde Barzani’nin etkin olabileceğine inanılıyor.
Demek ki, adı geçen iki ülke perde arkasından Barzani’yi desteklemişlerdir.
Şimdi geçelim bundan sonraki süreçte nelerin olabileceğine:
Kuzey Irak’taki referandum ve sonunda gelecek olan bağımsızlık en çok Türkiye’yi ilgilendiriyor. Bu konudaki detaylara daha sonraki yazılarımızda gireceğiz. Şimdi, Barzani’yi dize getirmek için nelerin yapılması gerektiği konusuna göz atalım.
Savaş en son seçenektir, bunu ilk önce söyleyelim.
Barzani’nin hayat damarları Türkiye’nin elinde. En önemli nokta Habur Gümrük Kapısı’dır. Ancak, bu kapının kapatılmayacağı açıklandı. Buna neden olarak da bu kapının doğrudan merkezi Irak’ı ilgilendirdiğine dikkat çekiliyor.
Referandumu yok hükmünde sayan Türkiye, Kuzey Irak ile ilişkilerinde Barzani Yönetimi’ni artık muhatap almayacak ve işleri Merkezi Irak Hükümeti’yle yürütmeye çalışacak.
Petrol ile ilişkilerin de artık Barzani ile değil, doğrudan Irak Hükümeti ile yapılması bundan sonra atılması gereken en doğru hareket olacaktır.
Sınırın öteki yanında kontrolün tam olarak kimin elinde olacağı henüz belli değil. Burada eskisi gibi peşmerge mi, yoksa Bağdat’ın emrindeki silahlı unsurlarda mı olacağı bilinmiyor. Referandum öncesi Irak Hükümeti bölgedeki kontrollerin Irak askerlerince sağlanması için bölgedeki güçlerini takviye etmişti.
Başbakan Yıldırım’ın açıklamalarına bakılacak olursa, Türkiye’nin Barzani yönetimine karşı alacağı tedbirlerin peşmergeler tarafından engellenmesi ve özellikle Kerkük’te Türkmenlere karşı saldırıların artması halinde, Türk Silahlı Kuvvetleri en sert şekilde müdahale edecek.
Dışişleri’nin resmi bildirisinde “ortaya çıkacak ortamı istismar etmek isteyebilecek bazı radikal unsurların ve teröristlerin milli güvenliğimizi hedef alan eylemlere kalkışması halinde” ve bir de “Irak genelinde milli güvenliğimize yönelik her türlü tehdit karşısında uluslararası hukuktan ve TBMM’nin verdiği yetkiden kaynaklanan tüm önlemleri alacağımızı bir kere daha vurguluyoruz” deniliyor.
Özetle şu an için Barzani’nin nefes borusu kesilmiyor.
Bölgede tansiyon yüksek. Sıkıntılar da bitecek gibi değil. Referandum sonrası atılacak adımlara göre politikalar oluşturulmaya çalışılacak gibi görünüyor. Temennimiz işin savaş durumuna gelmemesidir.
Konu ile ilgili yazmayı sürdüreceğiz.
necdetbuluz@gmail.com
www.facebook.com/necdet.buluz
Barzani’nin nefes borusu…
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.