Yıllardır Arapların dostluğuna güvenilip güvenilemeyeceği hep tartışılmıştır. Biz, yazılarımızda ve yorumlarımızda açık biçimde “Araplara da, ortaya koymaya çalıştıkları dostluklara da güvenmiyoruz” demişizdir. Bunun gerekçelerini de zaman içinde sıraladık.
Bugün Katar krizi ile patlak veren olaylar, bir kez daha Araplara güven olmayacağı gerçeğini ortaya koyuyor.
Katar karşısında katı bir tutum sergileyen Suudi Arabistan, Bahreyn ve BAE gibi Körfez ülkeleri, Türkiye’ye rağmen tutumlarında bir değişikliğe gitmediler. Kaldı ki, çok küstah açıklamalarda bile bulunuyorlar. Neredeyse yıllardır kendilerine destek veren, iyi ilişkiler sergileyen Türkiye’yi bile hedefe oturtacaklar.
Geçenlerde adı geçen Körfez ülkeleri Katar’a uyguladıkları ambargonun kaldırılmasında bazı koşullar sıraladılar. Bunların için Katar’daki Türk üssünün kaldırılması da yer alıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan da bu istek üzerine gösterdiği tepkide “Herhangi bir ülke ile işbirliği yaparken, birilerinden izin mi alacağız?” diye sordu.
Önce Erdoğan’ın konuya tepkisine bakalım:
Katar'a yönelik bu yaklaşımı asla doğru bulmadığını vurgulayan Erdoğan, "Kaldı ki Katar'a yapılan bu yaklaşım, bizim Suudi Arabistan'a da teklifimizdir. Eğer Katar'a bu teklifimiz, onlarla yaptığımız bu anlaşma noktasında Suudi Arabistan da kendisinde bir üs kurmamızı isterse, Suudi Arabistan'da da biz buna yönelik bir adım atabiliriz. Bu teklifi ben Kral'ın kendisine de yaptım. 'Bunu bir değerlendirelim.' dediler ve o günden bugüne böyle bir dönüş de söz konusu olmadı. Şu anda bu dönüş söz konusu olmadığı halde Türkiye'nin asker çekmesini talep etmek, Türkiye'ye karşı da maalesef saygısızlıktır” ifadelerini kullandı..
Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü; “Herhangi bir ülkeyle savunma iş birliği yaparken birilerinden izin mi alacağız? Hiç kusura bakmasınlar, Türkiye öyle sıradan bir ülke değil. Onun için Türkiye'nin askerini çekmesi gibi bir yaklaşımı istemek, Türkiye'ye bir saygısızlıktır. Katar'a karşı elimizden gelen desteği vermeye gayret ettik. Bundan sonra da vermeye gayret edeceğiz. Bu tür yaptırımların kesinlikle devletlerarası hukukta yeri olamaz. Bu konularla ilgili olarak da şu anda Kuveyt'in ara buluculuğunu özellikle destekledik, destekliyoruz. Temennim odur ki Körfez'deki bu gelişmeleri Suudi Arabistan kendi büyüklüğüne yakışır şekilde çözsün. Katar'ın 13 maddeye yönelik tavrını Türkiye olarak hem takdir ediyo hem benimsiyoruz. Zira devletler arası hukukta ülkelerin egemenlik haklarına bu denli bir saldırı olamaz.. Ve bir devletin kendi tasarruf alanına girecek kadar bir ileri gidiş söz konusu. Türkiye'nin 2014 itibarıyla savunma iş birliğini yapmış olduğu Katar ile attığı adıma müdahil olmak, çok çirkin bir yaklaşım.."
Buradaki sıkıntı şu:
Bölgemizde birçok sorunla boğuşurken, şimdi de karşımızda Katar krizi kuçağımıza oturdu. Bu tepkiler ve karşılıklı söz atışmaları Türkiye ile Körfez ülkeleri arasında beklenmeyen gerginlikleri de beraberinde getirebilir. Durup dururken, yıllar iyi ilişkiler içinde olduğumuz Arap dünyası ile kavgalı konuma da düşebiliriz.
Dikkat edilecek olursa Suudi Arabistan, deyim yerindeyse “Nuh diyor, peygamber” demiyor. İnatla geri adım atmıyor ve Türkiye’yi de karşısına almaktan kaçınmıyor.
Türkiye’yi “ağabey” gibi algılamak yerine, birden bire düşman gibi görmek ancak Araplara yakışan bir tutum olduğunu görüyoruz. Yazımızın başında değinmeye çalıştığımız “Araplara güven olmaz” görüşümüzü Katar krizi ile bir kez daha görmüş olduk.
Gelişmeler, Arapların gerçek yüzünü daha açık biçimde ortaya koyacaktır.
Özellikle Suudilerin atacağı her adımı incelikle izlemenizi öneriyoruz.
necdetbuluz@gmail.com
www.facebook.com/necdet.buluz
Arapların dostluğuna güvenilir mi ?..
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.