Özellikle 90’ların sonuna doğru gerçekleşmesinden hoşnut olunmayan şeyler için sığınılan popüler bir “günah keçisi” kavramdı “derin devlet.” Ne var ki, derin devleti sorumlu tutmanın, insanları “daha entelektüel”, fikirlerini ise “daha dikkat çekici” gösteren “süslü bir kostüm” olduğunu, hatta bunu söyleyenlerin söyledikleri şeyin parçası olabileceklerini yıllar içinde gördük.
“Derin devlet” kavramını o yıllarda daha çok kullananlar iktidar sahibi olduktan sonra onun yerini iktidarda ya da iktidara yakın olanların kullandıkları “dış güçler” aldı. 15 Temmuz sonrasındaysa bu “ben yapmadım; o yaptı” kavramlarının yanına bir de “fetö” eklendi. Güce ve paraya doymayan cemaatçi/tarikatçı/siyasetçi kavga ve kalkışmasının ders alınası sembolü olması gereken bu terör hareketi, “kendinden yana olmayan herkesin boynuna asılmaya çalışılan bir yafta” haline geldi özellikle ilk yıllarda. Bu yaklaşım, melaneti sulandırmaktan öte anlam ifade etmedi. Cadı avına evrildi. Belki de amaç oydu. Bu da ayrı bir konu. “Derin devlet” kavramı ise başka grupların eline kaldı.