Bizlerin iş oluş diye tanımladığımız şeyler, Allah’ın yaratmaya devam edişidir. Allah yarattı ve bitti ya da yaratması sadece varlığı açığa çıkartması değildir. Biz elimizi kaldırınca Allah fail olmuyor, buna dikkat edin, Allah bize tabi değil. “İnsan elini kaldırsın da Ben fail olabileyim” demiyor çünkü insan ismiyle zikrettiğimiz varlık O’na tâbî olarak mevcut olabiliyor. Allah fail olduğu için insan elini kaldırabiliyor. Peki, bu ne demek? Her fiil Allah’ın bir yaratmasıdır dedik ya, senin elini kaldırman bir fiildir ve fiil de Allah’ın yaratması olduğuna göre, Allah o fiili yaratmamış olsaydı elin kalkabilir mi? Hayır. Şimdi, varlığımız neye muhtaç? Allah’a! Sen elini kaldırdığın için o el kalkmıyor, o elin kalkması Allah’ın yaratması, Allah’ın tecelli etmesi sonucu gerçekleşebiliyor. Allah yaratmasa yani fail olmasa, o el kalkamaz. Allah yaratmasa hiçbir işin gerçekleşemez.
Misal olsun, beyinsel ve düşünsel bütün fonksiyonları sağlıklı bir şekilde çalışan ama bedensel fonksiyonları çalışmayan birisini düşünelim. Cenab-ı Allah, bizler varlığımızın şükrünü yapabilelim diye ibret olarak koyuyor onu. Efendi Baba, “İbret almazsan ibret olursun” derdi. Biz ibret alacağız. Beyinsel ve düşünsel fonksiyonları çalışıyor yani bilinci yerinde ama bedensel fonksiyonları çalışmıyor. Elini kaldırmak istiyor, o istek var bilinç açık ama kaldıramıyor, yattığı yerden doğrulmak istiyor doğrulamıyor, yiyecek yemek istiyor en doğal ihtiyaç, yemeğini yiyemiyor, suyunu içemiyor. Hani varlığı kendiliğindendi! Varlık Allah’a muhtaç. O nedenle her fiilin faili Allah’tır deniliyor bu hakikatin sunumunda. Allah’ın failliğini nispet edip, fail olarak kendini görenler, Allah’a muhtaç olduklarının, varlıklarının Allah’tan ve Allah’ta olduğu gerçeğine cahil olanlardır. Onlar Allah’ta ikilik çıkartanlardır.
Bakıyoruz, o varlık diye zikrettiğimizin bir hayatiyeti var, bir ilmi, iradesi, kudreti var, görüyor, işitiyor, konuşuyor yani sıfatları var. O dirilik kimin? Eğer o dirilik iddia edildiği gibi sana aitse neden geri çekiliyor? Allah Kendi diriliğiyle sende tecellide, o nedenle dirisin sen. O diriliğiyle tecelli etmeyi bıraktığı an, elektrik çekildiği an lamba aydınlatamadığı gibi sen de var olamasın. Aydınlık elektriğin, lambadan tecelli ediyor oluşuyla lambanın o özellikte yaratılmış olmasındandır. Yoksa aydınlatan hep elektriktir. O akıl kimin? Kudret kimin? Her şeyi kudretinle yapabiliyorsun. Çekiverirse, Allah muhafaza. Görme kimin? Sen mi oluşturdun o görmeyi? İşitme, kelam kime ait? O zaman varlığının her anındaki o dirilik, akıl, irade, kudret, görme, işitme, kelam Allah’ın senden tecelli ediyor oluşuyla mümkün değil mi? Çekiverdi mi varlık yok! Muhtaç mı varlığın? Muhtaç!
Vücut kimin? Sen mi yaptın, sen mi şekillendirdin? Hazır bulduk hepsini, O’ndan geldik bak! Bizi biz yapan ne varsa, fiilimiz, sıfatımız ve vücudumuz, hepsi Allah’ın yaratması ve yaratmaya devam etmesiyle mümkündür. Yarattı bıraktı diye bir şey yok. Varlığımızın devamlılığı Allah’ın yaratmaya devam edişidir. Muhtaçlığımız, ikinci bir Allah olmadığımıza göre daimidir ve bize bu gerçeği göstermektedir.
Allah’ın varlığının dayanağı yoktur, Allah’ın varlığının muhtaçlığı da yoktur, Allah’ın varlığının başlangıcı ve sonu yoktur. Bizim başlangıcımız var, sonumuz var, yaratan Allah, varlığımızın devam edişi de Allah’a muhtaç. Allah’ın tecellisi olduğumuza göre o zaman muhtaçlığımız var. Bu gerçeğin farkındalığında yaşantımız muhtaç olduğumuza şükrederek olmalıdır.
Devam edecek