900 Yıldan beri "Anadolu Ruhu" Türkiye'mizi yaşatan güçtür. İlk Türk- İslam Mutasavvıfı olan Hoca Ahmet Yesevi'nin şu ilkeleri sayesinde yaşamaya devam ediyoruz:

1.Allah aşkı ile Yöneliş,

2.İhlâsla hareket, gösteriş ve rüyadan uzak bir ibadet,

3.Gönlü kırık mazlumlarla beraber olmak ve Yunus Emre'nin İnsan Sevgisi

4.Hoşgörü ve gönlü yumuşak olmak, kin ve nefret söylemlerinden uzak olmak,

5.Kadın ve erkek eşitliğine saygılı olmak,

6. Emek, iş ve alınteri ile çalışmanın kutsallığı,

7. Hak ve hukuka riayet etmek,

8. Aile hukukunu korumak,

9.Bilim ve İlim yapan insanlarla bir arada olmak.

İşte bu ruh ve düşünce, Anadolu'yu yıllardan beri koruyan yaşatan Türk Yurdu halinde tutan hamurun mayasıdır. Geleneğe de dönüşünce zalimlere haddini bildiren, alnı açık, başı dik bir şekilde Hoca Ahmet Yesevi' nin  Orta Asya'da Türkistan'ı, Orta Doğu'da Türkiye Cumhuriyeti'ni yaşatan güçlü, ideal bir ruhtur.

Anadolu Erenleri Kimlerdir

Anadolu'da, Balkanlar'da Türk varlığının kökleşmesi "Yesevi Dervişleriyle" gerçekleşmiştir. Osmanlı Devletini kuran Şeyh Edebali, Hace Bektaşi Veli ve Geyikli Babalar Hoca Ahmet Yesevi'nin takipçileridir. Osmanlı Devleti Ordularının belkemiğini oluşturan Yeniçeri Asker Ocağı'nın öğretmenleri, mihmandarları Hace Bektaşi Veli'dir. Balkanlarda İslamiyeti kökleştiren Sarı Saltuk, Bursa' nın fethini hazırlayan Geyikli Baba da Yesevi Dervişleri arasındadır.

Anadolu'nün Türkleşmesinde dervişler hem hak ve hakikat yolunda önce "Ahlak" ilkesiyle toplumu aydınlatmış, gerektiğinde de "Alperen" olup mücadele etmiş, savaşmışlardır. Bu mücadele günümüzde de devam etmektedir. Alperenler gerektiğinde ticarette, siyasette, toplum yönetiminde önce ahlaklı olmayı uygulayarak, cömertligin, mertliğin, kardeş ve arkadaşlığın timsali  "Ahi" adını almışlar; Kadınları aydınlatmak, yarınlara güzel nesiller yetiştirmek için de "Bacıyan" olmuşlardır.  Boş arazileri yeşertmek, ağaçlar dikerek, tarımla uğraşarak toprakları yerleşim yerlerini canlandırmak işini üstlenmişlerdir. Yolların, köylerin, sınırların güvenliğini sağlamışlardır. Gönüllerde inancı, zihinlerde bilgi ışığı ile samimi faaliyetler göstererek Asya ve Avrupa'da "Birliğin, Dirliğin, Güvenliğin ve Adaletin" temellerini atmışlar ve "Gaziler, Ahiler, Bacılar, Abdallar" gibi ünvanlar almışlardır.

Ahi- Bektaş ilkelerinden ayrılan toplum zamanla gerilemiş, Hoca Ahmet Yesevi'nin "iman ve güzel ahlak" inancı ve bilimden kopan insanlar bölünmeye mahkum olmuştur. Günümüzde de Yesevi ilke ve anlayışı canlanmadığı takdirde üretimde, esnaf odalarında, ticarette, meclislerde, kısaca toplumda birlik ve dirlik sağlamayacaktır. Ülkemizde insanları kutuplaştıran, ayrıştıranları destekleyen siyasi düşüncelere sahip olanlar oldukça; kendini yetiştirmiş, arkasında yanında siyasi desteği olmayan, donanımlı insanlar yalnızlaştırılacak ve topluma hizmetleri engellenecektir.. Türkiyemizin bugün yaşadığı sendrom maalesef budur!!

Yesevi Felsefesinde inanca içtenlikle sarılmak, onu yaşatmak var ise de, başka dine inananlara da şefkat ve hoşgörü ile bakmak da vardır. Halbuki günümüz Türkiyesi'nde kendi gibi düşünmeyenleri dışlamak, kin ve nefret ile ayrıştırmak bir ekol haline gelmiştir... Aydınlar olarak bizler, en azından "Hayatla, kendisiyle, toplumla  barışık, sevgi dolu bir insan tipinin yetiştirilmesini" istiyoruz. Bizler için "Alp", cesaretlilik, kararlılık, metanet ve şecaat, kuvvet ve teknik bilgilere sahip olmak demektir. "Eren" demek ise, ilimle, irfanla, fikirle, hikmet ve adaletle, barış ve terbiye ile ilgilenmek, samimiyet ve gösterişten uzak bir maneviyat demektir.

Sonuç olarak, Hoca Ahmet Yesevi'nin Usul, Erkan, Edep, Vatan Sevgisini  temsil etmiş Balkanlar'da Sarı Saltuk, Elmalı'da Abdal Musa Sultan, İstanbul'da Karaca Ahmed Sultan, Kars'ta Hasan Harakani, Akyazı'da Akça Koca, Bigadiç'te Barak Baba, Yozgat Bozok Yaylası'nda Hızır Samut, Eskişehir'de Sultan Şüca, Kırıkkale'de Hasan Dede, Uşak'ta Hacım Sultan, Sakarya'da Taptuk Emre, Bursa'da Geyikli Babamızı ve aynı yoldan gelen daha nice kıymetlerimizi yaşatalım, onlar gibi daha verimli, daha düzgün çalışalım, ortak değerlerimize sahip çıkalım. Özellikle de "siyasi görüş farklılıklarımızı kültürel zenginlik sayalım" ve el ele kol kola tek bir vücut gibi olalım..

Saygılarımla..

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.