Soru şu:
“Amerika Türkiye’ye düşmanlık mı yapıyor?”
Yanıtı doğrudan şöyle:
“Amerika PYD’ye ağır silahlar vererek PKK’ya da yardım ve destekte bulunuyor. Bu, bir düşmanlıktır.”
Yıllardır seslendirilen ve sorunların iletişim ve dostluk,müttefiklik yolu ile çözülmesine çalışılan bu sıkıntıların devam etmesi öyle görünüyor ki bardağı taşırmaktadır.
Amerika, bugüne kadar bize ne söylediyse hep tersini yaptı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da zaman zaman seslendirdiği gibi “YPG’ye destek politikasının dostluk ve müttefiklikle bağdaşmayacağı” artık iyice görülmüştür.
Dikkat edilecek olursa Amerika’nın PYD’ye verdiği silahlar Kato Dağı’ndaki PKK’nın mağaralarından çıkmıştır. Türkiye, bu silahlara el koydukça Amerika da daha gelişmişlerini göndermeye devam ediyor.
Bu bir düşmanlık değil midir?
Şimdi, PYD’ye TSK’nın envanterinde bile olmayan yeni silahlar gönderiliyor. Bunların da PKK’nın eline geçmeyeceğinin garantisi var mı?
Amerika daha önce de PYD’ye verilen silahların hesabını tuttuğunu söylemişti ama, bu hesap tutmadı. PYD’ye verilen her silah PKK’lıların da elinde bulundu. Bundan sonra da olacakların bundan farklı olmayacağını söyleyebiliriz.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve diğer tüm yetkili bakanların ihtar ve taleplerine rağmen, ABD yönetimi Rakka operasyonunu bahane ederek PYD/YPG'yi ağır silahlarla donatmaya devam ediyor.
Nitekim Rus savaş uçakları, PYD/YPG ile anlaşıp Rakka'dan çıkarak Palmira'ya yönelen IŞİD militanlarını vurdu. ABD ile PYD/YPG'nin Rakka operasyonunun tiyatro olduğu da farklı merkezlerce dile getiriliyor. Son olarak Afganistan'ın eski Devlet Başkanı Karzai, IŞİD'ın ABD tarafından kurulan bir örgüt olduğunu seslendirmişti.
Karzaii'nin bu açıklamasından bir gün sonra IŞİD'ın Kabil'deki Almanya, Fransa, Hindistan ve Türkiye büyükelçiliklerini hedef alan bir terör eylemi düzenlemesi dikkat çekiyor. ABD Büyükelçiliği'nin hedef alınmaması da ayrıca tartışılması gereken bir konu olarak önümüzde duruyor.
Öte yandan ABD liderliğindeki IŞİD ile mücadele koalisyonunun Sözcüsü Albay Ryan Dillon, ABD'nin Suriye'de PYD/YPG'ye verilecek olan silahların kaydının veri tabanında tutulacağını ve bu ayrıntıların Türkiye ile paylaşılacağını savundu. Dillon, "Ne tür silahlar verdiğimiz konusunda Türkiye'ye şeffaf davranıyoruz... SDG'ye (PYD/YPG) verdiğimiz silahların tamamının hesabını tutuyoruz" dedi.
Ancak ABD'nin bugüne kadar Ankara'ya böyle bir bilgi aktarmadığı dile getiriliyor. ABD'nin bu bağlamda sağlayacağı verilerin de sağlıklı olmayacağı, yanıltıcı olmasının kuvvetle muhtemel olduğu da dile getiriliyor.
ABD Başkanı Donald Trump, Mayıs ayı başında Rakka'yı IŞİD'dan geri almak için başlatılacak operasyon öncesi YPG'ye silah yardımı yapılmasını onaylamıştı. Silahların teslimatına ise geçen hafta içerisinde başlanmıştı. YPG'ye gönderilecek silahlar arasında ağır makineli tüfekler, füzeler, zırhlı araçlar ve buldozerler de yer alıyor. Bu satırlar yazılırken, ağır silah sevkiyatının bütün hızı ile sürdürüldüğü haberleri de geliyordu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Trump'ın bu kararını sert bir dille eleştirmiş ve bu "Destek politikasının dostluk ve müttefiklikle bağdaşmayacağını" söylemişti. Türkiye, PKK'nın uzantısı olarak gördüğü YPG'yi terör örgütü olarak nitelendiriyor. ABD, Suriye'de PYD/YPG'ye gerek havadan gerekse iyi yetiştirilmiş birlikleri ile karadan destek veriyor.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in başstratejisti Aleksander Dugin, Ortadoğu’daki son gelişmeleri ve Türkiye’nin bölge politikalarındaki önemini değerlendirirken, Amerika’nın PYD’yi Türkiye’ye karşı kullandığını da iddia ediyor:
“Rusya’nın pozisyonu Suriye’deki tüm grupları bir arada tutmak. Rusya’nın PYD’yi Türkiye’ye karşı kullanma niyeti ve amacı yok. Türk stratejisini anlıyoruz ama Kürtleri ABD’nin eline bırakamayız. ABD hem Türkiye’ye hem de Esad’a karşı PYD’yi kullanıyor. Türkmenler, Nusayriler, Kürtler ve Sünni Araplar bir araya gelmeli. Söylendiği gibi, Kremlin Sünni Arapları toptan suçlamıyor, aşırıcılığa karşı çıkıyor. Öte yandan Suriyeli Kürtler arasında da birlik düşüncesi çok yaygın. Şam’da da ciddi bir Kürt nüfus var. Ayrımcı uygulamalara giderlerse, başkenttekilere ne olacağını düşünmekle yükümlüler."
Konuya daha açıklık getirelim:
Türkiye’ye karşı PYD ile vekâlet savaşı veriliyor. PYD, Suriye’de PKK’nın isim değiştirilmiş kılıfıdır.
Ayrıca, Türkiye’ye sınırdan sürekli olarak silahlı terörist gruplar sokuluyor. Özetle, mücadele verdiğimiz terörün yatağı ve kaynağı dışarıda bulunuyor.
Kuzey Irak’ta yuvalanan PKK’lıların bu topraklardan sökülüp atılacağını söylemişlerdi. Barzani mangalda kül bırakmıyordu. Görülüyor ki terör örgütü buralarda ikinci bir Kandil oluşturmuş durumda.
Bütün bu gelişmelerden sonra dost ve müttefikimiz Amerika ile ayaklarına kırmızı halılar sererek karşıladığımız Barzani’ye nasıl güveneceğiz ?..
necdetbuluz@gmail.com
www.facebook.com/necdet.buluz