Ankara’da sessiz sedasız kurulan F-35 masası: Türkiye ve ABD ‘anlaşmalı boşandı’

BURSA ARENA / Haber Merkezi

Türkiye’nin Rus yapımı hava savunma sistemi S-400’leri almasıyla ABD ile arasında yaşanan ‘F-35’ krizi devam ediyor.

Güvenlik analisti ve Deva Partisi kurucu üyelerinden Metin Gürcan, Ankara’da ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) heyeti ve Milli Savunma Bakanlığı (MSB) yetkilileriyle sessiz sedasız düzenlenen ‘F-35’ toplantısının satır aralarını anlattı. F-35 konusunda Ankara’nın masadan elinin boş kalktığını belirten Gürcan, F-16’ların da Kongre engeline takılabileceğini söyledi.

Türkiye 100’den fazla F-35 savaş uçağı sipariş etmiş, ancak ABD’nin karşı çıktığı Rus S-400 füzelerini satın almasının ardından bu programdaki pozisyonu 2019 yılında askıya alınmıştı.

Bunun üzerine Türkiye, F-35’ler için harcanan 1,4 milyar dolar karşılığında F-16 savaş uçağı ve mevcut savaş uçakları için modernizasyon kiti satın almak istediğini duyurmuştu.

Bu konuda, Pentagon ve Milli Savunma Bakanlığı’ndan heyetler önceki gün Ankara’da F-35 özelindeki sorunları çözmek için ilk defa bir araya gelmişti.

Pentagon’dan toplantı sonrasında yayınlanan açıklamada, Türkiye’nin F-35 programından çıkarılmasıyla ilgili işlemlerin 23 Eylül itibariyle tamamlandığı duyurulurken, görüşmelerin ‘uyuşmazlık çözümü’ formatında ilerlediği belirtilmişti. ABD’nin Türkiye’nin programa önceki dahline ilişkin meselelerin sonlandırılmasına bağlılığı vurgulanmıştı.

Milli Savunma Bakanlığı’ndan yapılan açıklamadaysa “Türkiye ve ABD Savunma Bakanlıkları arasında, F-35 konusundaki ihtilafın giderilmesi ve mali hususların görüşülmesi maksadıyla Ankara’da bir toplantı icra edilmiş ve müzakerelerin devam edilmesi konusunda mutabık kalınmıştır” denmişti.

Dikkat çeken tarih

Türkiye’nin F-16 talebi mektubu 30 Eylül’de, yani F-35 projesinden çıkarılma işlemlerinin tamamlandığı 23 Eylül’den bir hafta sonra ABD’ye gönderilmişti.

Bunun bir rastlantı olup olmadığını Gürcan’a “Ankara 23 Eylül’de F-35 programının sonlandırıldığı bilgisini aldığında kamuoyuna duyurmadan alternatif olarak bir F-16 teklifi sundu diyebilir miyiz” sorusuyla yönelttik ve “Evet” yanıtını aldık.

ABD ile ‘anlaşmalı boşanma’

Gürcan daha sonra Ankara’daki kritik temasın satır aralarını şöyle açıkladı: “ABD heyeti aslında çözüm için değil, F-35 konusunda ‘anlaşmalı boşanma’ için geldi. Bu ziyaretin amacı da konuyla alakalı hakkaniyetli bir çözüm bulmak. 27 Ekim’de gelen delegasyonlar önemli. Avrupa ve NATO politikasından sorumlu direktör Andrew Winternitz ve Savunma Bakanlığı Alım ve İdame Müsteşarlığı’na bağlı Planlama, Program ve Analiz Direktörü Melissa Benkert’in başkanlık etti. Yani F-16 tedarikiyle alakalı yüksek düzeyli bir bürokrat. Bizim tarafımızda da muhatap Milli Savunma Bakanlığı çünkü SSB, CAATSA yaptırımları kapsamında artık muhatap değil.

Akar’ın profilini yükseltecek

Bu da çok önemli. Bu Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın bu konulardaki profilini yükseltecek bir mevzu. Bu görüşmeden hemen sonra Akar ve ABD Savunma Bakanı Lloyd James Austin arasındaki telefon konuşmaları çok önemli. İkili ve bölgesel güvenlik konularında karşılıklı görüş alışverişi olduğu söyleniyor. Ancak bence bu delegasyonun sonuçlarına göre son durumu değerlendirdiler.”

‘Ankara’nın masada üç teklifi vardı’

Gürcan Ankara’nın masada üç teklifi olduğunu söyledi: “Birinci teklif F-35 programına geri dönmek. İkinci teklif Ankara’nın bu program boyunca harcamış olduğu 1,4 milyar doların nakit olarak geri ödenmesi. Üçüncü teklifse bunların savunma tedariki -F-16’da bunlardan bir tanesi olabilir- kapsamında Amerika’nın Türkiye’ye satacağı savunma sistemlerindeki borçların bu rakamdan düşülmesi.”

‘F-35’ten geri dönüşün olmadığı söylendi’

Ancak Gürcan’a göre Ankara F-35 konusunda masadan eli boş kalktı: “ABD tarafı Ankara’daki konuşmalarda bence net şekilde F-35 programından, S-400 nedeniyle CAATSA yaptırımlarında geri dönüşün mümkün olmadığını ifade etti. Paranın nakit olarak geri ödenemeyeceği de bence teknik olarak ifade edildi ki o yüzden zaten Pentagon’da savunma ve tedarik planlamasından sorumlu direktör oradaydı. O zaman üçüncü seçenek kalıyor. 1,4 milyar dolar Ankara’ya nakit olarak değil, tedarik kapmasında verilmesi. Burada en mantıklı şey F-16’ların tedariki talebi geliyor.”

Kongre engeli

Gürcan Ankara’nın asıl amacının Biden yönetiminden Kongre engelini aşabilmek için yardımcı olmasını istemek olduğunu söyledi: “Ama ben bunu çok da mümkün görmüyorum. Hele ki bu son elçi krizinden sonra… En son yine ‘Türkiye’ye F-16’ları vermeyin’ mektubu var. Her türlü kurumların hasar tespit ve süreç yönetme çabasına rağmen sayın cumhurbaşkanın fevri, kontrolsüz ve öngörülemez çıkışları nedeniyle bu iş olmayacakmış gibi duruyor görebildiğimiz kadarıyla.”

S-400 sisteminin kriz çıkarmasında en önemli etken Rusya’nın NATO sistemine erişecek olması. Aynı çekincelerin F-16 teklifi için de geçerli olup olmayacağı, dahası ABD’nin S-400’ler gerekçesiyle F-16’ların alınmasına da engel olup olmayacağı merak konusu.

‘Sinop’taki test atışını argüman olarak sunacaklar’

Gürcan F-16’nın çalışma prensibiyle F-35’inkinin farklı olduğunu belirterek şöyle devam etti: “F-35 ağ tabanlı. F-16’ları siz kendi milli sistemlerinizde kullanabiliyorsunuz. İstediğiniz zaman NATO’ya bağlı istediğiniz zaman milli sistemlerle uçurabiliyorsunuz. F-35’leri kullandığınızda sürekli bağlı olacaksınız, bir ağa bağlı olarak o sistem uçacak. Aralarında nesil farkı var. Bu nesil farkından dolayı S-400’le F-35 asla aynı sistemde bulunamaz. Ama F-16’larla kullanabilirsiniz.”

Ancak Gürcan F-16’ların önünde buna rağmen yine de engel olduğunu söyledi: “Sinop’ta S-400 atış testlerinde F-16’ları kullandık biz. O F-16’ları kullanılması Senato’da Türkiye karşıtı çevreler ‘Bakın F-16’lar da S-400 tedariki ve testi aşamasında kullanıldı o nedenle F-35 gibi F-16’ları da CAATSA kapsamında alabiliriz’ diyebilir. ‘S-400 testlerinde kullanıldı’ şeklinde güçlü bir argüman bekliyorum Senato’dan. Bu argümanın da itibar kazanacağını düşünüyorum. Bu nedenle Sinop’ta test atışında F-16’ların kullanılması büyük bir hataydı.”

Ne olmuştu?

ABD, Ankara’nın S-400 füzelerini almasıyla beraber Türkiye’nin F-35 programına katılım sürecini askıya almıştı. Türkiye ise ABD’den Patriot hava savunma sistemlerini almak istediklerini ancak bu satışın gerçekleşmemesi nedeniyle Rusya’dan S-400 almak zorunda kaldıklarını açıklamıştı.

Türkiye bir NATO ülkesi olduğu için hem ABD hem de NATO, S-400’lerin NATO sistemleri için risk oluşturacağı konusundaki endişelerini dile getirmekte ısrarcı.

Türkiye’nin S-400 konusunda ısrarcı olması durumunda ABD, CAATSA yaptırımları uygulayacağını söylemişti. CAATSA, ABD’nin, Hasımlarına Yaptırımlar Yoluyla Karşılık Verme Yasası olarak geçiyor.

Ancak Türkiye ABD’nin tutumunu gözardı ederek S-400 konusunda ısrarcı olmayı devam ettirmişti.

Bunun üzerine Aralık 2020’de ABD, CAATSA kapsamında ‘Rusya ile kurulan ilişkiler’ nedeniyle uygulanacak yaptırımları açıklamıştı. Yaptırım kapsamında listeye alınan kurum ve kişilerse şöyle belirtilmişti:

  • Savunma Sanayi Başkanlığı (SSB)
  • SSB Başkanı İsmail Demir
  • SSB Başkan Yardımcısı Faruk Yiğit
  • Hava Savunma ve Uzay Daire Başkanı Serhat Gençoğlu
  • SSB Hava Savunma ve Uzay Daire Başkanlığı Grup Müdürü Mustafa Alper Deniz

ABD’nin aralık ayında açıkladığı yaptırım kararı 7 Nisan 2021’de resmiyet kazanarak yürürlüğe girmişti.

S-400’ler neden riskli?

Tüm NATO ülkelerinin askeri alanda kullandığı üç sistem bulunuyor:

  • Link 16: Askeri uçakların, gemilerin ve kara ordularının gerçek zamanlı görüntü ve bilgi paylaştığı ortak stratejik veri bağlantısı.
  • Integrated Air Defense System (IADS): Hava kuvvetlerinin kullandığı bir entegre sistem.
  • Identification Friend or Foe (IFF): Hava kuvvetlerinin kullandığı ve düşmanla dostu ayırt etmeye yarayan sistem.

F-35’leri almasıyla beraber Türkiye bu uçakları S-400 sistem bilgisayarlarına dost olarak tanıtmak zorunda. Sadece F-35’leri değil, envanterinde bulunan tüm uçakları dost olarak tanıtması gerekecek. Çünkü diğer türlü hem F-35’ler hem de diğer NATO uçakları S-400 koruma alanında uçamaz.

Tanıtma işleminin yapılabilmesi için de yukarda belirtilen üç NATO sisteminin de S-400 bilgisayarlarına yüklenmesi gerekiyor.

Bu da Rusya’nın S-400 bilgisayarlarıyla NATO’nun ortam sisteminden gelen tüm verileri görmesi ve kaydetmesi anlamına geliyor. Aynı şekilde istihbarat verilerine de erişebilecek.

Bunun yanı sıra NATO ve ABD tarafından risk kabul edilen bir diğer noktaysa F-35’lerin ‘hayalet uçak’ teknolojisi.

F-35’ler S-400’lerin sistemine tanıtılmasıyla beraber, Rus yapımı füzelerin radar sistemine sürekli girip çıkacak. Bu da Rusya’nın F-35’lerin radar karakteristiğine dair bütün verilere ulaşabilmesi demek.

Rusya bu verileri öğrenebilen yapay zeka teknolojisiyle beraber kullanarak ‘hayalet uçak’ olarak adlandırılan F-35’leri istediği şekilde tespit edebilecek.

Diken- Ayşegül Kasap

Anahtar Kelimeler:
ABDTürkiyeF35
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.