Kendime hep şu soruyu sormuşumdur;
Ebeveynler mi çocuklara günah yükler, yoksa çocuklar mı ebeveynleri günah keçisi yaparlar?
Komşunun kızının yüzüğü takılacaktı. Muhabbet hanım da duymuştu bunu.
"Hıh!.. aralarında anlaşmışlar da şimdi de yüzük takıyorlar.." deyiverdi bir an.
Doğrusu bu sözler yüzük takan kızın yakınlarını bayağı kızdırmıştı.
Öyle olmadığına nasıl ikna edeceklerdi?
Bir şey söylemeseler de kızgınlıkları yüzlerinden okunuyordu.
Gel zaman git zaman bir süre geçer.
Bu defa o komşusunun kızını kınayan Muhabbet hanımın kızının sözü kesilecek.
Akabinde de yüzük takılacaktı.
Muhabbet hanımın yüzü asık.
Kızı için Mürüvvete adım atacak ama Muhabbet hanımın içinde fırtınalar kopuyor.
Kızı boşanmış bir adama sevdalanmış. Hem de bir çocuğu olan bir adama.
Kızı bu yoldan çevirmeye çalışmışlar nafile. Kızla oğlan anlaşmışlar. Kız ;
"Ben bundan başkasına varmam" diyesiymiş..
...
“Söylediğiniz sözlerle imtihan olunmadıkça ölmezsiniz" hadisi şerifinin hikmeti mi zuhur etmişti. Muhabbet hanım söylediği o sözle imtihan mı edilmişti?
Eskilerin dediği gibi “Dilim, başıma giydirir kilim” olmuştu.
Muhabbet hanım dilinin cezasını hem kendine çektirmiş, hem de canından çok sevdiği, krallara layık gördüğü kızına..
Dil; Gıybet yapmak gibi bir günaha itelemişti onu.
Ya da “Dedenin yediği koruktan torunun dişi kamaşırmış” Atasözü gereği bu kız geçmişte yaşanan bir hatanın kurbanı mı olmuştu.
Bu çocuğu giydiren, helal-haram demeden yediren nihayetinde ebeveynleri değil mi?
Onların yanlış uygulamaları ile bu kız da eğriyi doğrudan ayıramamış ve böyle bir yanlışa düşmüştü.
Ya da üçüncü bir şık olarak Hikmeti İlahi tecelli etmiş. İnsanların dünyaya geliş gayesini çok acı bir şekilde tecrübe etmiş oldular.
Zira İlahi ses ;
“Hepiniz canınızla, malınızla, evlatlarınızla imtihan edileceksiniz" (Ali imran suresi, ayet 186) buyuruyordu.
...
Gerçi bir çok insan bu ilahi ikazdan haberi olmadan kendince bir iş yapmak için paylaşımlarda bulunuyordu. Hem de üzerine şöyle bir başlık atarak : Kim bu duaya amin demez ki!..
“Allah’ım, beni açlıkla imtihan etme. Beni sevdiklerimle sınama. Bizi hastalıkların pençesinde perişan etme.."
Olmayacak bu duaya ben amin demem, desen bu sefer seni dinsizlikle ya da en hafifiyle hasetlikle suçlamaya kalkıyorlar.
Yaradan “Oku” derken,
Bizler okumakta ayak dirediğimizden,
Hem dinimizi gereğince yaşıyamıyoruz,
Hem de bilmeden ve istemeden çocuklarımıza kendi günahlarımızla galebe çalıyoruz..