Kızmayın... 
Davaya bile konu oldu; "yavşak" bit yavrusu anlamına geliyormuş, cezası yok anlayacağınız... O yüzden "kızmayın" dedim...

Geçen hafta "BEN" ve "BİZ" yazdık.. Bir dostun ricası oldu; Vedat Sezer abim..
Facebook paylaşımımın altına "Sevgili İsmail, madem 'Ben' ve 'Biz' farklarını veren bir yazı yayımladın, arkasından bir yazı da 'sahip olmak' ve 'olmak' arasındaki farkları veren bir yazını bekliyorum." diye bir yorum yazdı..  


Vedat Sezer sağlam adamdır; dürüst, bilgili, çalışkan, yürekli adamdır.. Dolayısıyla bu talebini emir telakki edebileceğim de bir adamdır.

Bana yol göstermek anlamında 'Bir kadına sahip olmak'a karşı 'bir kadınla beraber aynı yolda yürümek/olmak'  gibi bir açıklama yapma ihtiyacı duymuştu ve samimiyetle de paylaşmıştı. 

Ah Vedat Abi !
Bu örnek giriş, bitirdi bizi... 
Buna 29 ciltlik bir ansiklopedi yazılabilir ama anladım, kısa ve öz toparlamaya çalışacağım..Ve çok tepki alacak bir şekilde anlatacağım..; 
Bir kadına sahip olmak; onu üç beş yaşında iken örtünmeye zorlayarak, onu büyüdüğünde erkeğinin ihtiyaçlarını karşılayacak, çocuk doğurma ve bakma makinesi olarak görmek, bilmek, yetiştirmek ve "sen yapamazsın" ön koşulu ile onu budamak, azaltmak, eksiltmekdir. Bir nevi onun ruhunda "eziklik" yaratmaktır.. Yani bir nevi "yavşamak" işte...

"Bunu senden beklemezdim" tepkileri gelmeye başlayabilir, başlasın..
"Battı balık yan gider" demiş adam... Kimsenin inancını sorgulamak niyetinde değilim ve farklı düşünmek istiyorum.. Neden özgür bırakılmıyorum ki..? Bu konuda Allah 'ın özgür bıraktığını Allah 'a rağmen neden kısıtlamaya çalışıyorsunuz..?  Bırakın sorguluyalım.. 

Allah insanı çıplak yaratmıştır, insana giyinmeyi kim öğretti acaba ? Allah mı yoksa doğa mı ?  Tez konusu, 29 ciltlik ansiklopedi mevzuu... Konu ile ilgili her harfle başlayan alt başlıklara birer cilt, tabii ki 29 harf, 29 cilt..

Bir kadınla beraber aynı yolda yürümek/olmak; onu bir erkek kadar özgür bırakmak, Halk Ozanımız Neşet Ertaş gibi onu insan olarak kabul etmek;  onun karşısında onun gibi cesur olmak, yemesine, içmesine, gezmesine, tozmasına, tozutmasına, cozutmasına karşı durmamak, karışmamak, sevmesine, saymasına, sövmesine, dövmesine, aşık olmasına da karşı durmamak... Bu da "yaşamak" işte... 

Nasıl çok zor değil mi ? 
Oysa "empati yapmak lazım azizim" diye traş yapmak çok orjinal bir şey... 
Bu empati ki; hemen bir sempati oluşturuyor..;
Erkekler şort giyebiliyorlar, ne güzel... Erkek ile kadın arasında farklar vardır elbette... Elbette kadınlar ayakta işeyemezler ama kadınlar da şort giyebilirler rahatlıkla bence... Offf... Çok fena ama yazdım ve devam da edeceğim..; 
Bir kadınla beraber olmak çok mu kötü bir şey de biz bunun için hep karanlıkları tercih ediyoruz. Sonra da yaşadığımız dünyanın aydınlanmasını bekliyoruz. Daha çok bekleriz; yüzde ellimiz kadını oy sandığında karanlıklara gömüyor ve ne acıdır ki bu yüzde ellinin yüzde yetmişini de belki de karanlığa gömülen kadınlar oluşturuyor.

Ben bir kadınla beraber yaşamayı, beraber olmayı tercih eden adamlardan biriyim ama eksiklerim var; bu toprağın havasına suyuna veriyorum, yaşadığım iklime veriyorum, üzgünüm... 

Ömür biter, kadın bitmez ama kadın biterse ömür biter diyelim ve şimdi konunun farklı ciddi boyutuna geçelim. "Bir işin sahibi olmak'a karşı o işin lideri / önderi / kurucusu / yöneticisi olmak ya da para ile mülklerin sahibi olmak'a karşı o varlıkları işletebilmek, geliştirebilmek, yönetip başkalarının da gelirlerinin artışını sağlayabilmek gibi...." açıklamasını açalım.

Bir işin sahibi olmak zaten yanlış... 
Ne demiştik..?  "BEN" değil "BİZ"..  
Bir işin sahipleri olmak... İlginç, bizim oldu.
İçimizden bir lidere ihtiyacımız olabilir belki şimdi... Öyleyse seçelim... Nasıl seçeceğiz..? Kıstaslarımız ne olacak ? Lider; önder, kurucu, yönetici olmalı diye düşünüyorum. Adam boşuna dememiş "Su akar, yolunu bulur" diye... 
Lider ;  önder, kurucu, yönetici sahip olduğumuz bütün maddi ve manevi değerleri işletebilmeli, geliştirebilmeli, yönetip bu konu ile ilgili başkalarının da maddi ve manevi gelirlerinin artışını sağlayabilmeli diye düşünüyorum.

Kendiliğinden şekillendi doğal olarak...
Doğal olarak da dert bitmez bizlerde...
Bir taraftan "Dert bende, derman sende" diyen şarkı kulaklarımda, "Derdi veren Allah dermanı da verir" sözü hafızamda, diğer bir taraftan da derdin de dermanında kaynağı sensin düşüncesi kafamda... Ne yapayım şimdi ben? Size bırakayım..


Bu arada Vedat Abi, eksik vardır mutlaka...

Lütfen gönül koy, tırnak içinde kocaman yüreğinle yorumunla katkı koyabilirsin anlamında kullandım. Yorumunla katkı koy ki bu yazı da tamamlansın...

Duygulu, düşünceli ve esen kalın... 
Ben o modtayım.
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.