Sen ki Asım’ın neslisin çiğnetme namusunu
At üstünden korkunun ve gafletin kabusunu
Ateşler yakıp, Nemrut misali atsalar seni
Sakın ha ! Terk etmeyesin İmanını, Dinini..


Asımın nesli Üstad Mehmet Akif için bir idealdir. Kendisiyle aynı dönem edebiyatçılarından olan Tevfik Fikret’in savunuculuğunu yaptığı “Haluk” karşısında Milli bir kahraman olmasını arzuladığı kimliğin adıdır Asım, “Asım’ın nesli” kavramı.

…Rüku olmasa dünyada eğilmez başlar,
yaralanmış temiz alnından uzanmış yatıyor,
bir hilal uğruna Ya Rab, ne güneşler batıyor.


Sahabe Asım bin Sabit’i (RA) işledi belki de Üstad, gençlere örnek olmasını arzu ediyordu. 
1873 yılında Tahir Efendi (İpekli Hoca) ve Emine Şerife Hanım’ın evladı olarak dünyaya geldi. Babası, oğluna ebcet hesabıyla doğum tarihini gösteren "Ragıyf´ adını vermiş, fakat anlaşılmamış olan  bu kelime, muhitindekiler tarafından "Akif” şeklinde telaffuz edilmiştir. Babası Arnavut kökenli olup annesinin ise Buhara’lı olduğu söylenmektedir. Osmanlı geleneğinde çocuklara ilk eğitim aile tarafından veriliyordu. Eğitimin ilerleyen yıllarında da ailenin ilgisi devam ederdi. Akif içinde böyle oldu. Emir Buhari mahalle mektebi ve Fatih ilkokuluna sonra Fatih Merkez Ortaokuluna gitti. Aynı zamanda babasından Arapça dersler alıyor ve Fatih Cami’nde Farsça sohbetlerine katılıyor akranlarından daha ileri seviyesi gözden kaçmıyordu. Fuzuli’nin eserlerini okurken mazlumeler yazmaya başladığı söylenir. Lise yıllarında babasını kaybeden Mehmet Akif okulunu bırakarak yeni açılan baytar mektebine devam etti. Sebebi ise hemen iş imkanı sunuluyordu mezun olanlara. Bu okulda birçok önemli çevre edindi. 1893 yılında okulunu birincilikle bitirdi. Baytar müfettiş muavini olarak iş hayatına başlar ve aynı günlerde “Hazine-i Fünun” Mecmuasında bir gazeli yayınlanır. Bir yıl sonra bir gazeli daha yayınlanır. 

1898 yılında İsmet hanım ile dünya evine girdi.
İkinci Meşrutiyetin ilan edilmesiyle şiirleri neşriyatlarda daha fazla yayınlanmaya başlar. 
1920 tarihinde Burdur Mebusu olarak Birinci Büyük Millet Meclisi’ne seçildi.
17 Şubat 1921 günü İstiklâl Marşı´nı yazdı.
Meclis 12 Martta bu marşı kabul etti.
1926 yılından itibaren Mısır Üniversitesi’nde Türkçe dersleri verdi.
1935 yılında karaciğerinden hastalandı.
Ve hava değişimi için aynı yıl Lübnan’a gitti.
Yapılan muayenelerde dinlenmesi ve yüksek bir yer edilmesi üzere Lübnan’da, Âliye köyü civarındaki bir yerde birkaç ay kaldı. Daha sonra tekrar Mısır’a dönerek kışı orada geçirdi.
1936 yılı Haziran ayında yurda döndü. Nişantaşı Sağlık Yurdu’na yatırıldı.
27 Aralık 1936’da İstanbul’da vefat etti.

Muhteşem bir namazdan sonra çoğu üniversiteli olan gençler bayrağa ve Kabe örtüsüne sarılı olan tabutu adeta parmakları üzerinde taşıyarak Edirnekapı Mezarlığına götürdüler. Okunan Kur’an ve ilahilerden sonra hep bir ağızdan istiklal marşını söyleyerek defnettiler. Akif, “fetihten beri şehrin toprağına kendi eseri ile gömülen” ilk vatan evladı idi. Edirnekapı mezarlığında, en iyi dostlarından Baban Zâde Ahmet Nâim’in yanına defnedildi. (Vikipedi).

Mehmet Akif, hakkında tezler hazırlanan bir hayat sürmüştür. Osmanlı’nın en zor yıllarında yaşamış, devletine her kademede hizmet etmiştir. Mehmet Akif milletini ve dinini seven, insanlara karşı merhametli bir mizaca sahip, şair tabiatının heyecanlarıyla dalgalanan, edebî bakımdan kıymetli şiirlerin yazarı meşhur bir Türk şairidir. İstiklâl Marşı şairi olması bakımından da "Millî Şair" ismini almıştır. Mehmet Akif eserlerinde  İstanbul camilerinde verdiği vaazlarda Mısırlı bilgin Muhammed Abduh'un etkisiyle benimsediği “İslam Birliği” görüşünü yaymaya çalıştı.

Eserleri:
Kitap: Safahat (1911) - 44 manzume içerir. Siyasal olaylar, mistik duygular, dünyevi görevlerden bahsedilir.
Kitap: Süleymaniye Kürsüsünde (1912) - Süleymaniye Camisi'ne giden iki kişinin söyleşileri ile başlar, kürsüde Seyyah Abdürreşit İbrahim'in konuşturulduğu uzun bir bölümle devam eder.
Kitap: Hakkın Sesleri (1913) - Topluma İslami mesajı yaymaya çalışan on manzumedir.
Kitap: Fatih Kürsüsünde (1914) - Fatih Camisi'ne giden iki kişinin söyleşileri ile başlar, vaizin uzun konuşması ile devam eder.
Kitap: Hatıralar (1917) - Âkif'in gezdiği yerdeki izlenimleri ve toplumsal felaketler karşısında Allah'a yakarışını içerir.
Kitap: Asım (1924) - Hocazade ile Köse İmam arasındaki konuşmalar şeklinde tasarlanmış tek parça eserdir.
Kitap:Gölgeler (1933) - 1918-1933 arasında yazılmış 41 adet manzumeyi içerir. Her biri, yazıldıkları dönemin izlerini taşır.
Kitap: Safahat (Toplu Basım) (ilki 1943) - 6 Safahatını bir araya getirir. 

Bilinen eserlerinin arasında Kur’anı Kerim Tefsiri de vardır. Karşılaştığı olaylarda maneviyat inanç öncelikli hareket etmiştir. Türkiye Cumhuriyeti ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Milli Marşı olan istiklal marşını yazmıştır. 
Sadece istiklal marşı dahi bir kitaplık hikayeye sahiptir. 10 kıta, 571 heceden oluşmaktadır. Mehmet Akif’in peygamber sevdası istiklal marşında ön plana çıkmaktadır. Akif yetişmesini istediği “Asım Nesli” örneğinde olduğu gibi hayatı boyunca hep ahret öncelikli hareket etmiştir. 

Dindar bir Müslüman başarılı bir öğrenci işini iyi yapan bir memur, vatansever bir asker, gözü tok kanaatkar bir kul,güreş eğitimi olan bir sporcu, tatlı dilli bir vaiz, aynı zamanda hafız, Kur’an Mütercimi, Siyasetçi olarak günümüzde hayır ve rahmetle hatırladığımız bir ecdadımızdır.  

Yıllardır insanlara faydalı olmuş ve günümüzde dahi faydalı olmaya özellikle gençlerin kendisini örnek almaya çalıştıkları önemli şahsiyetlerimizdendir. Ömrünü Asım Nesline vakfetmiş Mehmet Akif Ersoy’u rahmetle yad ediyoruz. 20 Aralık’ta başlayan hayatı 63 yıl sonra 27 Aralık’ta sona erdi.
Allah Rahmet Eylesin.
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.