Sırbistan'dan et ithal edilmesi kamuoyunda geniş yankı bulurken, yem fiyatlarındaki artış da dikkat çekti. Yem fiyatlarına son 3 ayda yüzde 100 zam geldiği ve samanın 30 kuruştan 60 kuruşa yükseldiği belirtiliyor. Özellikle besicilerin önemli bir girdisi olan saman fiyatındaki artışların sektörde daha da sıkıntı yaratabileceğine dikkat çekiliyor.

Besiciler iki noktaya dikkat çekiyor:
“Mazot fiyatlarının ve saman-yem gibi girdilerin sürekli artırılmasının hayvancılığı yok etme noktasına getiriyor. Eğer bu iki girdi de önlem alınmaz, teşvikler zamanında yapılmazsa kısa zaman da et bulunamaz hale gelir.”

Ekonomi7'den Hatice Demir, konu ile ilgili bir haber yapmış. Bu habere göre:
Son 3-4 aylık süre içerisinde et ve süt için besicilerin en çok tercih ettiği yem ürünleri olan saman ve yoncanın fiyatı yüzde 100 yükseldi. İthalatında verginin de kaldırılmasına rağmen saman 30 kuruştan 60 kuruşa çıktı. Yonca ise 60 kuruştan 100 kuruşa ulaştı. Uzmanlar yaşanan bu zamların hem et hem de süt fiyatlarına yansıyacağını dile getiriyor.

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı vatandaşın daha düşük fiyattan et yiyebilmesi için ithalat konusundaki çalışmalarına devam ederken iç piyasadan gelen haberler hiç de sevindirici değil. 7yerli üreticinin Bakanlığın ithal ederek 31 liradan sattığı et ile rekabet etmesi beklenen yerli üretici şimdi de yem fiyatlarındaki zam ile baş etmeye çalışıyor. Birçok üreticinin hayvanını zararına elinden çıkardığını belirten uzmanlar piyasada önemli miktarda yem açığı olduğunu belirtiyor.

Son dönemlere yurtdışında Türkiye’ye ucuz et ile birlikte yüksek miktarda canlı hayvan girişi de yaşandığını belirten uzmanlar bunun piyasada kaba yem açığı oluşmasına neden olduğunu söyledi. Fabrika yemlerinin ana maddesi olan mısır ve arpanın da fiyatlarının yükselmiş olması hayvan besiciliği ile geçimini sağlayan vatandaşların ekonomik anlamda zora düşmesine neden oluyor.

Üreticinin yem ihtiyacının karşılanabilmesi için saman ithalatında devletin sunduğu kolaylıklar da piyasada fiyatların düşmesini sağlamadı.
Çiftlik Yönetimi ve Yem Bitkileri Uzmanı MÜSİAD Gıda Sektör Kurulu Yönetim Kurulu Üyesi Eşref Şekerli, "ülkede hayvan sayısının artan talebe göre yükselmediğini belirterek bunun yem konusunda da gerekli çalışmaların yapılmamasına neden olduğu"nu belirtti. "Fransa ve Almanya gibi ülkelerde ekilebilir alanında yüzde 40’ında yem bitkilerinin olduğunu belirten Şekerli Türkiye’de bu oranın sadece yüzde 8’de kaldığını, bunun da mevcut ihtiyacı karşılamadığını" ifade etti. Devletin yem bitkisi üretimine destek olması durumunda problemin kendiliğinden çözüleceğini savunan Şekerli sektörün en önemli ihtiyaçlarından birinin bu olduğunu sözlerine ekledi.

Zaten son yapılan açıklamalarda Türkiye’de kırmızı et üretiminin % 23 oranında düştüğü belirtiliyor. Gerekli önlemlerin alınmaması halinde et ve süt fiyatlarının daha da yükseleceğine vurgu yapılıyor.

Tarım ve özellikle de et ve süt üretimi konusunda yazdığımız yazılarda vurgulamaya çalıştığımız şu görüşümüzü burada yinelemek istiyoruz:
Türkiye, ithalata yönelerek et ve süt konusundaki sıkıntıları atlatamaz. Çözüm üretimin artırılmasıdır. Bunun için de üretici teşvik edilmeli, damızlık canlı hayvanlar dağıtılmalı, girdilerdeki fiyat artışlarının önüne geçilmelidir.
Aslına bakılacak olursa et ve süt konusunda hastalık biliniyor. Teşhis yapılmış ama bir türlü tedaviye yönelik adımlar atılmıyor.
Halen ithalata yönelip, sorunun çözüleceği sanılıyor.
Türkiye, neredeyse son 10 yılda et fiyatlarındaki artışı önlemek için hep ithalata yöneldi. Sonuç alınabildi mi? Hayır. O halde, ithalat çözüm getirmiyor. Üretimin artmasına yönelik çalışmaların mutlaka yapılması gerektiği gerçeği ile karşı karşıyayız. Başka çözüm yok, çözüm olarak getirilen ithalatlar da sadece günü kurtarmaktır.

Tüketici Hakları Derneği de çözüm yolları konusunda şu açıklamayı yapıyor:
 Küçük çiftçiler ve küçük hayvan üreticiliği her yönden desteklenmeli, kırsal kalkınma sağlanmalı ve güçlendirilmelidir.

 Meralar ıslah edilmeli ve genişletilmelidir.

 Yerli ve sağlıklı yem üretimini sağlayacak ve artıracak tüm önlemler alınmalıdır.

 Tarım toprakları ve meralar hiçbir yerde hiçbir şekilde yerleşmeye ve yapılaşmaya açılmamalıdır.

 Kırsal kesimde yaşamını sürdüren küçük hayvan üreticisi ve küçük çiftçilerin kentlere imrenmeyeceğini sağlayacak sosyal ve sanatsal olanaklar kırsal kesimde oluşturulmalı ve geliştirilmelidir.

 Kırsal kalkınma ve üretim kooperatifleri ve kooperatifçiliği teşvik edilmeli, desteklenmeli ve geliştirilmelidir.

 Tüketim kooperatifleri teşvik edilmeli, desteklenmeli ve geliştirilmelidir.



necdetbuluz@gmail.com
www.facebook.com/necdet.buluz
 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.