Daha önce okuduklarımdan, kulağıma çalınanlardan Türkler 'in yazı yazmaya başlaması sanki insanlık tarihi kadar eski gibi geliyor bana. Sümer Yazıtları, Orhun Yazıtları, Göktürk Yazıtları...

İyi, güzel... Yazı işi tamam da... Okumak...
Hani Yunus'un dediği gibi 'İlim ilim bilmektir, İlim kendin bilmektir, Sen kendini bilmezsin, Ya nice okumaktır' inceliğindeki okumak değil... Normal okumak işte. Okumak... Nerede?
Ki karşılaştıkları ve onları karşılaştıklarında oldukça irken bir 'Oku!' emri de var hayatlarında Türklerin... 'Oku! Esirgeyen ve bağışlayan Allah 'ın adı ile oku!' inanılmaz bir mesaj aslında...

Neyse... Biz yine de dönelim yazıya... Türklerin kullandıkları kesin olarak bilinen ilk alfabe Göktürkler döneminde yaygınlık kazanan Göktürk Alfabesi olarak bilinir. Göktürk Kağanlığı `nın 744 tarihinde yıkılmasıyla onun yerine geçen Uygur egemenliği dönemi; kültürel etkinlikler ve gelişmeler yönünden İslam öncesi Türk tarihinin en parlak ve de dikkate değer dönemini oluşturmuştur. Çin, Hint ve İran kültürlerinin de etkisiyle kültür hayatına öncelik, renk ve hareketlilik getiren Uygurlar, kağıdı ve matbaayı da alıp kullanmışlardır. Bu arada da kullanılagelen Göktürk yazısını bırakarak kendilerine özgü yeni bir alfabe düzenlemişlerdir. 

Uygur Alfabesi, Sogd kökenli olup, bazı değişiklikler yapılarak Türkçe`ye uygulanmıştır. Uygur Alfabesinin ne zaman kullanılmaya başlandığı kesin olarak saptanamamakla birlikte Orta Asya Türkleri arasında olduğu kadar Osmanlı merkez yönetiminde de geçerliliğini koruduğu anlaşılmaktadır. Uygur alfabesi, varlığını bir süre daha devam ettirmiş ve 18. yüzyılda tamamen unutulmuştur. Daha sonra Türklerin topluca İslamiyet’i kabulünden, yani 10. asırdan sonra geniş bir sahada bütün Türk-İslam devletleri tarafından Arap Alfabesi kullanılmıştır. Arap Alfabesi yirmi sekiz harf olmasına rağmen Türklerin kullandığı İslam harfleri otuz bir ile otuz altı harften meydana gelir. Sağdan sola doğru yazılan bu alfabe, bütün Türklüğü kucaklamış ve Türkçe ’nin çeşitli lehçelerinde, pek çok kitap, kitabe yazılmıştır. Muazzam ve kesintisiz abidevi eserler bu alfabe ile verilmiştir. Türkiye, İslam alemi ve dünyanın her yerindeki kütüphane ve kitapseverlerin kitaplıklarında İslam harfleriyle yazılmış milyonlarca Türkçe eser mevcuttur. Dünyanın en büyük ve muazzam arşivi, Türk – İslam alfabesiyle yazılan Türkçe evrak ve eserlerle doludur. En sonunda Yeni Türk alfabesi, Latin harfleri temel alınarak, 1 Kasım 1928 gün ve 1353 sayılı yasayla tespit ve kabul edilmiştir. Bu kanuna göre, Türk Alfabesi’nde 29 harf bulunur.

Bulunur bulunmasına da kimse de aramaz kaç harf vardır, nereye yazılmıştır, ne yazılmıştır? Soruyu sordum... Cevabı da vermem gerekir şimdi... Yazma işini yukarıda çözdük. Şimdi gelelim, okuma kısmına... Gelelim gelmesine de, gelemiyoruz ki... Çünkü sizler de  biliyorsunuz ki ülkemizde okuma yazma oranının çok düşük olması ile birlikte okuma konusuna dem vuran kişi başına düşen kitap sayısı değil... Maalesef ki 12.089 kişiye 1 kitap düşmektedir. Nasıl yani? Bal gibi işte... 12.089 kişiye 1 kitap düşmektedir.

'Oku! Esirgeyen ve bağışlayan Allah 'ın adı ile oku!' Okursan aşağıdaki gerçekleri değiştirebilirsin belki... Belki diyorum okursan ama okursan gerçekten değişir bu sonuçlar, değişir bu ülke ve değişir bu dünya... Bakalım şimdi sonuçlara;  
*Maalesef Türkiye ’de ihtiyaç malzemeleri sıralamasında kitaplar 235. sırada yer almaktadır.
*Türk çocukları kitap okuma konusunda çoğu Afrika Ülkelerinin gerisinde kalmış durumdadır. Japonya ’da toplumun % 14 ü, Amerika’da % 12 si, İngiltere ’de ve Fransa ’da % 21 'i düzenli kitap okurken Türkiye ‘de yalnız 10.000 kişide 1 kişi düzenli kitap okuyor.
*Nüfusu 7 milyon olan Azerbaycan ’da kitaplar ortalama 100 bin tirajla basılırken,73 milyon nüfuslu Türkiye ’de bu rakam 2-3 bin civarında kalıyor.
*Türkiye ’de 1 kişinin kitap okumaya ayırdığı zamanın; bir Norveçli 300, Amerikalı 210, İngiliz ve Japon 87 katını ayırıyor dünya ortalaması da Türklerin ayırdığı zamandan 3 kat fazla...
*Dünya ’daki en iyi 500 üniversite sıralamasında Türkiye ‘de ki üniversiteler yine en son sıralarda yer almaktadır.
*Kitap için Norveçli 137, Alman 122, Belçika ve Avusturyalı 100 dolar, Güney Koreli 39 dolar ayırıyor. Dünya ortalaması 1,3 dolar iken, Türkiye ’de bir kişi kitaba yılda ancak 0,45 dolar harcıyor.
*ABD ‘ de yılda 72 bin adet konusu farklı kitap basılırken (72 bin farklı model gibi), Rusya ’da 58 bin, Japonya ’da 27 bin, Türkiye ’de ise 7 bin kitap basılıyor.
*İngiltere ’de ortalama bir gazete olan günlük The Sun gazetesi Türkiye ’deki gazetelerin toplam tirajı kadar satıyor.
*Dünyada çocuklara özel günlerde kitap hediye edilmesi sıralamasında Türkiye 180 ülke içerisinde 140. sırada yer almaktadır.
*Türkiye ’deki kahvehane ve kütüphane sayılarının kıyaslaması şöyledir; Kütüphane sayısı: 1.412-Kahvehane sayısı: 570.000-Buna göre 49.000 kişiye bir kütüphane düşerken, 122 kişiye bir kahvehane düşmektedir.
*Japonya ’nın %14 'ü sürekli kitap okumaktadır. ABD 'nin %12 'si , Almanya ’nın %11 'i, İngiltere’nin %11 'i , Türkiye’nin %0.01 'i kitap okumaktadır.
*Türk halkı kitap okumaya yılda yalnızca 6 saat ayırıyor. Türkiye kitap okuma konusunda çoğu Afrika ülkesinin gerisinde kalmış durumda.
*Dünya kitap okuma ortalaması Türkiye 'nin kitap okuma ortalamasından 3 kat fazla
*Türkiye ’de 100 kişiden sadece 4 kişi kitap okuyor.
*Japonya ’da yılda 4 milyar 200 milyon kitap basılıyor. Türkiye ’de sadece 23 milyon kitap basılıyor.
*Türkiye, Birleşmiş milletler insani gelişim raporunda Malezya, Libya ve Nijerya gibi ülkelerin bulunduğu 173 ülke arasında 86. sıradadır.
*Japonya ’da kişi başına düşen kitap sayısı yılda 25, Fransa ’da 7, Türkiye ’de ise yılda 12 bin 89 kişiye bir kitap düşüyor.
*Dünyada yetişkinlerin okuma oranının araştırılması yeni bir bilim dalı olarak kabul edilmesi kararlaştırıldı.
*Dünyada çocukların okuma oranının araştırılması yeni bir bilim dalı olarak kabul edilmesi kararlaştırıldı.
*Okumak, çocukların kültürel gelişimlerini tamamlamaları ve bilgi çağını yakalamaları için hava gibi, su gibi, yemek gibi günlük hayatlarının bir parçası olmalıdır.
*Çocuklara kitap hediye edildiği zaman çocukların okuma becerisi gelişir, okumak alışkanlığa dönüşür ve beraberinde alışkanlık sorumluluğu geliştirir bilinç büyümesi başlar. Kapasite gelişimi fiziksel gelişim gibidir. Kapasite farkındalığı yaratır sonra düşünce üretimi başlar. Üretilen her yararlı düşünce topluma doktor, öğretmen, bilim insanı vs.. olarak geri döner.

Yazmak elbette güzel şeydir ve belki de yazmak hayatın başlangıcı sayılabilir ama hayata devam etmek de gereklidir. İnsanoğlu için sağ kalmak; yaradılışı ile ilgili bir husus olmakla birlikte hayata devam etmenin işaretidir de aslında... İşte okumak da hayata devam etmek demektir bence.

Hayata devam et ve oku...
'Oku! Esirgeyen ve bağışlayan Allah 'ın adı ile oku!'...
Çünkü yazmak, okumak ve yaşamak güzel şey doğrusu...

Gün itibarıyla; Mevlit Kandilinizi kutlar, bu kutlu gün ve gecenin sağlık, huzur, mutluluk, barış, kardeşlik, özgürlük dolu günlere vesile olmasını dilerim.

İlave edelim; okumak, yaşamak ve paylaşmak güzel şey doğrusu...
 
 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
İbrahim Sanalp 7 yıl önce

Okumak dinlemek, yazmak konuşmaktır. Günlük zamanı planlamak gerekir. Okumaya da zaman ayırmak gerekir.

Japonların çok okuması zamanın planlamasını yaptıkları için olabilir.