Yeni haftaya Türk Silahlı Kuvvetleri’nin “Zeytin Dalı” adı verilen Afrin harekatıyla başladık. Cumartesi günü harekatın başladığını ilk olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan açıkladı.

İlk günkü hava harekatında 72 uçağın 108 hedefi, ikinci gün ise 32 uçağın 45 hedefi vurduğu belirtildi. Hava harekatının ardından Türk askeri ile Özgür Suriye Ordusu (ÖSO)’nun silahlı güçleri Afrin’e doğru ilerlemeye başladı.

Yetkililerin bıkmadan, usanmadan, sabırla sürdürdüğü diplomatik temaslar da, verdiği olumlu sonuçlarla Türkiye’nin elini rahatlattı, harekâtın sorunsuz yapılmasını sağladı.

Bu arada, sınıra yakın olan Reyhanlı ve Kilis ile diğer bazı yerleşim yerlerine düzenlenen roket saldırıları YPG’li teröristlerin ‘son çırpınışları’ olarak değerlendirildi.

Afrin operasyonuna Türk Milleti'nin desteği tamdı. Başta AKP, CHP, MHP olmak üzere, HDP dışındaki tüm siyasi partiler ile diğer kurum ve kuruluşlar harekatı desteklediklerini açıkladı. Bunlardan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin açıklamasında yer alan, “Afrin’de terör devletinin provaları yapılmaktadır. Amanos Dağları Afrin’e açılan penceredir. Afrin’de Ankara’nın kuyusu kazılmıştır. Halep’in bu ilçesi terörizmin esaretinden kurtarılırsa Suriye’nin kuzeyinde hainlerin barınma ihtimali kalmayacaktır” ifadeleri, operasyonun amacını özetlemesi bakımından dikkat çekiciydi.

“Harekatın bir işe yaramayacağını, Türkiye’yi Olağanüstü Hal’den Savaş Hali durumuna geçireceğini” iddia eden HDP yetkilileri hakkında ise Savcılıklar tarafından işlem başlatıldı.

***

Afrin harekatı öncesi Türkiye’de siyasi ortam çok gerilmişti. Özellikle AKP’yle ortak hareket etmeye başlayan MHP ile CHP arasındaki tartışmalar doruk noktaya ulaşmıştı. Afrin harekatı bu tartışmaları biraz yavaşlattı. Tartışmalar azalmışken AKP, CHP ve MHP’lilere, Türk siyasi hayatında rastladığımız nezaket ve hoşgörü örneklerini bir kez daha hatırlamalarını öneriyoruz. Bu çerçevede, Süleyman Demirel ile İsmet İnönü ilişkisine dikkat çekmek istiyoruz.

Demirel'in ilk başbakanlık dönemi, Anıtkabir'i ziyaret ediyor. Protokol gereği önde yürüyen Demirel bu durumdan rahatsız. Adımlarını yavaşlatarak İsmet Paşa'nın yanına gelmesini bekliyor. Bunu fark eden Paşa, hızlıca Demirel'e yanaşıyor ve ”Yürü, yürü rahat ol, sen başbakansın, protokol kimsenin değerini düşürmez”diyor.

Bir röportaj sırasında Demirel'e gazateci, “İsmet İnönü ile aranızda bir sıkıntı var mı?” diye soruyor. Demirel'in cevabı:, “O, arkasına koskoca Kurtuluş Savaşını almış bir kahraman. Ben kimim ki onunla bir sıkıntım olabilsin?..” oluyor…

Görüldüğü gibi siyaset ve zarafet iç içe geçmiş. Ne güzel bir görüntü ve davranış, değil mi. Nezaket, tavır, üslup, devlet adamlığı bu olsa gerek.

***

Anayasa Mahkemesi'nin (AYM), FETÖ soruşturması kapsamında tutuklu gazeteciler Şahin Alpay ve Mehmet Altan'ın bireysel başvurusunda verdiği ‘hak ihlali’ kararlarının gerekçesi Resmi Gazete'de yayımlandı. Ancak, Altan’ın yargılandığı İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi ile Alpay’ın yargılandığı İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin, AYM’nin gerekçeli kararını tanımaması, hatta Yüksek Mahkemeyi eleştirmesi üzerine başlayan tartışma dozu artarak sürüyor. Gazeteci olan CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu’na verilen 25 yıl hapis cezasını bozan İstinaf Mahkemesi hakim ve savcısının yerlerinin değiştirilmes de bir başka tartışmayı oluşturuyor. Ayrıca, suikasta kurban giden gazetecilere yönelik saldırıyı düzenleyenlerin ve bunları azmettirenlerin, aradan yıllar geçmesine karşın, bulunup ortaya çıkartılmaması da vicdanları kanatmaya devam ediyor.

Ümit Kaftancıoğlu, Abdi İpekçi, Uğur Mumcu, Çetin Emeç, Ahmet Taner Kışlalı, Metin Göktepe , İzzet Kezer, Kamil Başaran, Musa Anter, Turan Dursun, Hrant Dink .ve burada adını sayamadığımız tüm basın şehitlerini saygıyla ve rahmetle anıyoruz.

Bu isimlerden Ümit KAFTANCIOĞLU Köy Enstitüsü mezunu değerli bir öğretmendi. Daha sonra TRT’İstanbul Bölge Müdürlüğü’nde başladığı program yapımcılığı görevini de başarıyla yürüttü. Programları ve yazdığı kitaplar ödüller aldı. Gelini olan Canan Kaftancıoğlu’nun CHP İstanbul İl Başkanı seçilmesinden sonra gündeme oturan bu soyadının sahibi meslektaşımız; 11 Nisan 1980’de İstanbul’da, 13 yaşındaki kızını okula götürürken (sözde) İslamcı 3 teröristin kurşunlarının hedefi olmuştu. Kızı ve oğlu tarafından her yıl Ümit Kaftancıoğlu adına roman ödülleri yarışması düzenlendiğini de eklemek istiyorum.

Bu hafta içinde bir başka meslektaşımıza, ölümünün 25. yıldönümünde “Uğurlar Olsun Uğurlar Olsun / Hüzünlü bulutlar yoldaşın olsun / Bir keskin kalem bir kırık gözlük / Yürekli yiğitlere hatıran olsun” diyoruz, her yıl 24 Ocak’ta olduğu gibi. Araştırmacı gazeteci - yazar Uğur MUMCU, 24 Ocak 1993 tarihinde, evinin önünde, arabasına yerleştirilen bombanın patlaması sonucu yaşamını yitirmişti.

O’nu ve tüm basın şehitlerini unutmayacağız, unutturmayacağız.

İyi Haftalar

remzidilan_48@hotmail.com

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.