Yüce Allah,
Kurtuluşun bir mezhebe, tarikata ya da cemaate bağlı olmakla değil, sadece iman ve salih amelde olduğunu söyler. Bunun dışındaki bütün söylemler içi boş, emeksiz rüşvet dağıtan ve insanı yanıltan sözlerdir.
Kur’an’ın öğretisine göre, Allah’a hakiki kul olmanın tek yolu; tevhit üzere iman etmek, insanın kendisine, mümin kardeşine ve diğer insanlara yönelik hayat ve varlıkla ilgili ilişkilerinin tamamını olumlu şekilde düzenleyen fedakarlıklardır. Bu, kısaca kamu yararına yapılan her güzel iş, ıslaha, sulhe ve barışa yönelik her güzel şeydir.
İman dediğimiz şey;
Allah’ın varlığı ve birliğini kabul etmek, O’nu asla bir yaratıkla kıyaslamamak, yetki ve tasarruflarını hiçbir varlıkla paylaşmamak kaydıyla Allah’ı gereği gibi tanıyıp inanmak, takdir etmek; verdiği nimetlere şükretmek, günahlara karşı istiğfar etmek ve ibadetleri aracısız yalnız O’na has kılmaktır.
Allah, her an her şeyimize şahit olan, bilen, gören ve ilkelerine sadık olacağını vaat eden yüce bir varlıktır.
Dua ederken, içeriğine başka bir kimsenin hatırını veya tevessülünü koymadan, içimizden geldiği gibi sade ve samimi bir şekilde, salih amel desteğiyle yapmak gerekir. Zira dua; yakarış, niyaz, zikir, dilek ve istiğfar olarak Allah’a ulaşır. Ancak imanın yanında salih amel de şarttır. Bu durum, İbrahim Suresi’nin 18. ayeti ve onlarca başka ayette açıkça ifade edilmektedir.
Fatır Suresi 10. Ayet:
“Kim izzet ve şeref istiyorsa bilsin ki, izzet ve şerefin hepsi Allah’ındır. O’na ancak güzel söz yükselir (ulaşır). O güzel sözü de Allah’a ancak salih amel ulaştırır…”
Diğer ayetlerde de salih amel işleyenlerin mükafatları anlatılır:
“Kadın, erkek iman etmiş olarak kim salih amel işlerse, ona güzel bir hayat yaşatacağız. Ecirlerini yaptıklarından daha güzeli ile ödeyeceğiz.” (en-Nahl, 16/97)
“İnanıp salih amel işleyenler, en güzel cennetlerdedir.” (el-Hacc, 22/56)
“İman edip salih amel işleyenlerin kötülüklerini örteriz ve onları yaptıklarından daha güzeli ile mükafatlandırırız.” (el-Ankebût, 29/7)
Peki, salih amelden ne anlamalıyız?
Salih amel; en kısa tarifiyle, yalnız Allah’ın emirlerini yerine getirmek ve yasaklarından uzak durmaktır.
Bunlar, örneğin:
Anne ve babaya öf demeden yardım etmek,
İnsan ilişkilerinde barışı, saygı ve sevgiyi gözetmek,
İhtiyaç sahiplerine karşı küçültücü duygulardan uzak bir şekilde yardımda bulunmak,
Şükür, sabır, sözünde durmak, emanete ihanet etmemek, haksızlığa ve zulme taraf olmamak,
Yaptıklarından menfaat beklememek ve iyiliği başa kakmamak gibi davranışlardır.
Salih amelin bir diğer yönü de her türlü kötülükten kaçınmaktır.
Bu kötülükler şunlardır:
Yalan, iftira, gıybet, zina, fuhşa götüren haller,
Haksız kazanç, baskı, zulüm, haset, kibir, nankörlük ve cimrilik gibi kötü davranışlar.
Allah’ın emanetleri ve paylaşma bilinci;
“Size verdiğim nimetlerden, sevdiklerinizden ihtiyaç sahiplerine verin. Size verilenlerin bir kısmı, yoksula vermeniz için emanettir!” diyen Allah’ın sözlerini dikkate almadan yapılan dualar, riyadan öteye geçmez.
Allah, ihtiyaç sahiplerinin sıkıntılarını gidermeyi imkanı olan kullarına görev olarak vermiştir. Bu şükredenlerden olmanın bir yoludur. Her nimet, şükrünü kendi cinsinden paylaşmayı gerektirir. Paylaşılan şeyler, zor zamanlarda bize en çok yardımcı olacak yatırımlardır.
Nahl Suresi 97. Ayet:
“İster erkek ister kadın olsun, kim mümin olarak iyi ve yararlı işler yaparsa, biz ona bu dünyada güzel bir hayat yaşatırız ve onları yaptıklarının en güzeliyle ödüllendiririz.”
Sonuç olarak, hayır, hasenat ve iyilikler gösterişsiz, riyasız, reklamsız ve yalnız Allah rızası gözetilerek yapılmalıdır. Başkalarının hoşnutluğunu kazanmak için yapılan ameller, amel-i salih olarak kabul edilmez.
Yapılan her güzel amel, Allah’ın rızasını kazandırdığı gibi, toplumun huzur ve saadetine de hizmet eder. Allah, Lokman peygamberin oğluna olan nasihatini bize örnek olarak sunar:
“Denizin en gizli yerindeki bir kayanın içinde bile saklı olsa, iyilik yaptığınızda Allah onu gerektiğinde karşınıza çıkaracaktır.”
Doğru iman, faydalı bir insan olmayı istemek, azmetmek ve harekete geçmekle mümkündür. Sadece dua etmek, söylem üretmek ve eylemsiz bir bekleyişten öteye geçmez.
Tüm dost arkadaş ve kardeşlere selam ve selamet dileği ile.
Allah razı olsun yolumuzu ışık gibi aydınlattın