Siyasetin tatilde olduğu bu yaz günlerinde farklı konular yazmayı düşünüyordum. Okuyucularımıza yeni bilgiler aktarmak, bilenlere ise hatırlatmaktı amacım. Tarih sayfalarını karıştırırken 2 “GANDİ” dikkatimi çekti. Biri Mahatma Gandi, diğeri İndira Gandi.

Akraba olmayan, sadece soyadları benzeyen bu iki liderden Mahatma Gandi, (Türk Kurtuluş savaşında olduğu gibi) uzun soluklu bir mücadele vererek  Hindistan’ın bağımsızlığını kazanmasını sağladı. Bayan Başbakan İndira Gandi’nin icraatlarını ise özetlemek istemiyorum (!). Öyküsünü yorumsuz olarak aktardım. Okuyup gerekli dersleri çıkaracağınızı düşünüyorum.   
***
1869 yılında, aristokrat bir ailenin çocuğu olarak Hindistan’da dünyaya gelen Mahatma Gandi’yi özel okulda okutan ailesi, daha sonra, hukuk alanında eğitim alsın diye Londra’ya gönderdi.

Öğrenimini tamamlayıp Avukat olan Gandi, ırkçılığa karşı ilk direnişini Güney Afrika’da başlattı. Buradaki mücadelesi ona önemli bir deneyim kazandırdı.

Gittiği her yere direnişin ruhunu götüren Gandi, hem devletin en çok hapse attığı siyasetçi olurken, hem de halkın, her sorunu olduğunda başvurduğu bir lider olarak ünlendi.

Gandi, 1894 yılında kuruluşuna katıldığı Hindistan Ulusal Kongresi üzerinden birçok eylemin örgütlenmesini sağladı; Hinduları ve Müslümanları ortak bir dava etrafında birleştirdi.
 
Sivil itaatsizlik eylemlerine şiddetin bulaşmasından dolayı üç kez  kenara çekilen Gandi, bu sırada da boş durmadı, ‘alkol ve uyuşturucu bağımlılığına, kadınlara yönelik şiddete, küçük yaştaki kız çocukların evlendirilmesine, kadınların örtünmeye zorlanmasına ve dulların yakılması’na karşı mücadeleyi örgütledi.

O hep düş kuruyordu...
İnsanların sömürülmediği, horlanmadığı; kast ve sınıf imtiyazlarının olmadığı; dini ve etnik farklılıkların hoşgörüyle karşılandığı; herkesin eşit ve kardeş olduğu; halkın refah ve mutluluk içinde yaşadığı özgür ve bağımsız bir ülke
düşlüyordu...

İngiliz yönetimi, önemli bir ihtiyaç maddesi olan tuzun üretimini sadece İngiliz şirketlerine devretmişti. Gandi, bu durumu şok edici bir eylemle protesto edecekti.

24 gün sürecek ve 400 kilometrelik bir mesafe katedilerek Umman Denizi’nin kıyısında son bulacak bir yürüyüş planladı.

Davet üzerine Hindistan’a gelen savaş muhabiri Amerikalı gazeteci Miller, Güney Afrika’dan tanıdığı ve saygı duyduğu Mahatma Gandi’ye destek vermek istiyordu. Tuz Yürüyüşü’nde Miller bir an olsun Gandi’nin yanından ayrılmadı.

Planlamaya göre, bin 300 kişilik öncü grup polis barikatlarını yara yara yol açacaktı, ancak kendini savunmak için bile olsa hiç kimse elini dahi kaldırmayacaktı.

Bir grup yürüyüşçü ilerleyerek polis noktasına dayandı. Yukarıdan gelen emir kesindi. Polisler, uçları demirle güçlendirilmiş sopalarla yürüyüşçülerin kafalarına vurmaya başladı. İlk manga yere yığıldı, kimse yerinden kımıldamadı. Ağır yaralıları kadınlar taşıdı. Sonra yeni bir grup daha polis barikatına dayandı. Aynı sahne tekrar  tekrar yaşandı.

Gazeteci Miller, tanık olduklarını bütün dünya basınına telgrafla ulaştırdı. Hastanelerin tıklım tıklım ağır yaralılara dolduğunu,  yürüyüşçülerin pes etmediğini, güvenlik güçlerinin en sonunda yorularak barikatı açmak zorunda kaldığını duyurdu.

Yürüyüşe kadınlar özellikle destek vermişti... Miskin bir yaşam sürdüren milyonlar ayağa kalkmış ve denize yürümüştü... 60 bin kişi tutuklanmıştı... Ama Gandi 24 gün sonra Umman Denizi’nin kıyısına ulaşmayı başarmıştı...

Gandi, cezaevinde yurttaşlarına seslenmeye devam etti, onlardan tuz eylemini yılmadan devam ettirmelerini istedi. Çağrısına milyonlar katıldı.

İngiliz sömürge yönetimi buna yoğun bir saldırıyla yanıt verdi. Ancak, cezaevleri tıka basa dolmuş, sömürge yönetimi çaresizlik içinde şaşa kalmıştı. İşte bu çaresizlik içinde, sömürgecilerin baskılarına rağmen 1947 yılında Hindistan bağımsızlığına kavuştu.

***
Madalyonun diğer yüzü İndira Gandi’ye gelince
1917 yılında Allahabad ‘ta dünyaya gelen İndira Gandi’nin babası Cavaharlal Nehru, Mahatma Gandhi ile birlikte Hindistan‘ın özgürlüğü için mücadele vermekteydi. Nehru ‘nun tek çocuğu olan İndira da bu mücadeleye katıldı. İndira, önce Tagore Üniversitesin’de, ardından da Oxford‘da  eğitim gördü.

1937 yılında Kongre Partisine üye oldu. 1959‘da da partinin başkanlığına seçildi.

İlk başbakanlığı döneminde öncelikle olağanüstü kongreyi topladı ve yapılan seçimde oyların 3 ‘te 2 ‘sini alarak muhaliflerini sindirmeyi başardı.

Hindistan‘ın ekonomik ve sosyal sorunları, 70’li yıllarda İndira‘nın başını epeyce ağrıttı ve muhalefetin güçlenmesine ortam hazırladı.

Başbakan İndira, 1975 yılı Haziran ayında, Allahabad‘daki bir mahkeme tarafından, 1971 ‘de Avam Kamarası seçimlerine yolsuzluk karıştırdığı gerekçesiyle yargılanmak istenince olağanüstü hal ilan etti. Hindistan'ın adalet sistemini de yozlaştırdı. Oğlu Sanjay'ın "halk otomobili" girişiminin başarısızlığa uğraması Gandi ailesine çok puan kaybettirdi.

Politik muhaliflerinin tutuklattıran.İndira, 1976 yılında anayasada değişiklikler yaptı. Artan muhalefetten dolayı parlamentoyu feshederek, 1977’de erken seçime gitti. Ancak, seçimi kaybederek büyük yenilgiye uğradı.

Şubat 1978 ‘de yerel seçimlere girerek, bazı eyaletlerde oyların çoğunluğunu aldı. Parlamentodaki bir kaç milletvekilini de kendi saflarına çekti. İndira, aynı yıl yapılan ara seçimde tekrara meclise, Muhalif lider olarak girdi. Mevcut hükümetin başarısızlığı  halkta hayal kırıklığı yaratınca,1980’de yapılan seçimde İndira yeniden başbakan oldu.

İndira Gandi, Başbakan olarak göreve başladığında önceki döneminden hiç bir ders almadığını da kanıtlar gibiydi.

Oğlu Sanjay'ın bir kazada ölmesi, toplumsal huzursuzluklar ve çatışmalar, dokunulmazlar kastına karşı girişilen şiddet hareketleri, Pencap ile Keşmir bölgelerindeki politik ve etnik sorunlar, bütün bunların üzerine polis ve güvenlik güçlerinin giriştikleri katliam, rüşvetin bütün devlet kademelerine yayılması İndira Gandi'nin ikinci iktidar döneminde karşılaştığı problemlerin sadece bir bölümünü oluşturuyordu.

Ülkede gerilim, yerel otonomi ve dinsel çatışmaların etkisiyle giderek tırmandı. Özellikle Pencap bölgesinde Hindular ve Sihler arasında tırmanan gerilim adeta iç savaş şeklini alınca, İndira sert müdahalede bulunarak Sihler‘in Kutsal Altın Tapınağını (Amritsar) bombalattı. Bunun üzerine Sihler İndira ‘ya karşı intikam yeminlerini açıkladı. İndira Gandi, 31 Ekim 1984’te iki Sih koruması tarafından, evinin bahçesinde vurularak öldürüldü.

Yerine oğlu Rajiv Gandi aynı gün göreve başladı. Ancak o, demokratikleşme yönünde önemli adımlar attı.

İyi haftalar


remzidilan_48@hotmail.com

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.