İran’da olayların başlamasıyla birlikte ABD’nin ortadoğu’yu dizayn etme planlarına dayandırılan senaryolar sosyal medyada yeniden gündeme getirilmeye başlandı. Bu senaryolara göre “Arap Baharı” adıyla Kuzey Afrika ülkelerinden başlatılan yönetim değişiklikleri kapsamında, Irak ve Suriye’den sonra sıra İran’a geldi. İran’dan ardından da Türkiye hedefte (!). Nihai amaç, üniter devletleri parçalayıp koalisyon devletler kurulması, en sonunda da tek bir dünya devletinin yaratılması.
***
Bir başka konu ise, silahlı sivil oluşumlar.
Türkiye’de 696 sayılı KHK ile darbe girişimine direnen sivillerin ceza almamalarının sağlanmasının ardından Halk Özel Harekatı Derneği’nin durumu dikkat çekmeye başladı. Ve gözler geçmişte başka ülkelerde kurulmuş benze oluşumlara çevrildi.
Örneğin Hitler’in kurduğu, Kontrgerilla Grupları olan SS ve SA...
SA'lar 1921de Hitler'in Muhafız Birliği olarak doğdu. Örgütsel dayanağı Nazi hareketine katılmış serserilerdi. Sokak eşkiyaları, eski katiller ve işsiz, güçsüz kişilerin oluşturduğu bir örgüt olan SA'lar, rakip partilerin toplantılarını basıyor, Hitler'in fedailiğini yapıyordu. "Berlin'de SA'ya ait bir köşkte işkence odaları bulunuyordu. İtiraf ettirmek için burada akla gelebilecek her türlü işkence yapılıyordu. Hitler 1925 yılında kendi koruması için SS adı verilen daha organize bir birlik kurdu. Diğer bir kontrgerilla grubu olan SS'ler daha çok orduya yönelikti. SS'lerin rolü çok farklıydı. Herhangi bir SS subayı Alman generalinden daha yukarıda yer almaktaydı. Kontrgerillanın tüm özellikleri SS'lerde de görülüyordu. Devlet içinde devlet yapısı gösteren Hitler'in çok özel ordusu SS'lerin başında ünlü faşist Himmler bulunuyordu. Gestapo ise tipik bir istihbarat teşkilatıydı. Rejim aleyhtarlarını saptıyordu. Alman Nazizmi ile İtalyan faşizmi ve onların istihbarat örgütlerine (özellikle Gestapo) bakıldığında bunlarda cinayet işleme birimleri bulunduğu dikkat çekiyordu.
***
Bir başka örnek de Iran'ın BESİCİ’leri.
Gazeteci olarak İran’da uzun süre görev yapan, ucu Ankara’daki hükümet yetkililerine dokunan petrol ve doğal gaz alımları konusundaki özel haberleri amirlerini ürkütünce Türkiye’ye döndürülen; son olarak da, CNN Türk’deki başarılı haber sunuculuğundan uzaklaştırılan Nevşin Mengü’yü hepimiz tanırız. İşte Mengü, yakın zamandaki yazılarından birinde İran’ın BESİCİ’lerini yazdı. Yazının özeti şöyle:
“Cezai sorumluluğu olmayan sivil nasıl bir şey ? Komşuda İran’da bu sistemin pek benzeri var. Hemen anlatayım. Tahran’ın varoşlarında yaşayan, ceplerinde para olmayan, üniversiteye gidemeyecek, gitse de iş bulamayacak olan gençler mahalle camilerinde “örgütlenir”. Besici olurlar. Örgütlenme dediğimiz; ceplerine üç beş kuruş para konur, ellerine birer sopa verilir, belki denk gelirse bir de ucuz bir motor… bu çocuklar rejimin bekçileridir artık. Tahran’ın kuzeyindeki sosyete mahallelerine giderler, üniversitede okuyan gençlere, kadınlara musallat olurlar. …
İran'ın meşhur 2009 seçimleri… Ahmedinejad’ın zaferi ilan edilmiş ama seçim sonuçları hayli tartışmalı. İran’ın solcuları eylemde, Tahran’ın kuzeyi ayakta. Şehrin dört bir yanından dumanlar yükseliyor, gençler korsan eylemler yapıyor. Profesyonel polis ekiplerinden önce rejim sokağa besicileri saldı. Eli sopalılar motorlarıyla eylem yapılan yerlere geliyorlar, eylemcilerin arasına dalıyorlar, şiddetle eylemcileri dağıtıyorlardı. İnsanlar deli gibi kaçıyordu bu adamlardan, ellerinde sopaları arkalarında da rejim vardı çünkü… Kim bu besiciler? Rejime sorarsan vatanını milletini seven çocuklar, Amerika’ya kafa tutan çocuklar, vatanını “satmaya” çalışanlara dersini veren aslan çocuklar… Rejimin besleme çocukları. Ellerinde sopaları, arkalarında da Ayetullahlar..”
***
Peki, bizdeki HÖH (Halk Özel Harekatı Derneği) neyin nesi?
Gazeteci Yavuz Oğhan'ın RS FM'de yayınlanan ‘Bidebunudinle’ adlı programına konuk olan HÖH Genel Başkanı Fatih Kaya, geçmişte TSK personeli olduğunu ve terörle mücadele ettiğini belirtiyor. "İsmimizden ötürü, operasyonel bir yapıymış gibi görünebiliriz ama harekâtın kelime anlamı, davranışlar ve eylemlerdir. 50 yıl sonra bile ismimizi görenler, 15 Temmuz'u unutmamış olacak" diyen Kaya, özetle şunları kaydediyor:
“Bizler, kimsesizler, uyuşturucu mağdurları, şehit ve gazi yakınlarıyla ilgili onlarca çalışma yaptık. Aramızda ihtiyarlar, gençler var. Esnaflar, kamu personelleri var. Halk Özel Harekatı Derneği, 15 gün boyunca Türkiye'nin gündemine oturacak kadar illegal bir yapı değil. Bize AK Parti'nin milisleri diyorlar. Bizim bir çizgimiz var, vatan, millet, bayrak, İslam. Bu çizginin önüne kim gelirse biz onun lokomotifiyiz. Biz milletiz çünkü."
***
Geçelim bir başka konuya…
Osmanlı Devleti tarihinin en acı olaylarından biri olan Sarıkamış Harekatı'nın 103'üncü yıl dönümünde hayatını kaybeden kahraman askerler bütün yurtta çeşitli etkinliklerle bir kez daha anıldı.
Enver Paşa'nın emriyle 1914 yılında başlatılan harekatla Kars Sarıkamış, Ardahan gibi Doğu illerimizi geri almak amaçlanmıştı. 18 gün süren harekatın ilk iki günü başarıyla tamamlanmıştı.Ancak, olumsuz hava koşulları harekatın seyrini değiştirdi. Kış, 3-4 Ocak 1915 gecesi daha da şiddetlendi. Fırtına ile yağan kar, yolları tıkayıp, çadırları yıktı. Arkasından da dondurucu soğuklar bastırınca, 60 bin Osmanlı askeri donma, dizanteri ve tifo gibi hastalıklardan dolayı yaşamını yitirdi. Bu harekatta Ruslar da 32 bin askerini kaybetti.
Sarıkmış şehitlerini anma etkinlikleri sırasında, gerek bu olayda, gerekse Osmanlı dönemi ve Türk Kurtuluş Savaşı dönemindeki olaylarda şehit düşenlerin sayısına ilişkin çelişkili bilgiler bulunduğuna dikkat çekmeyi aklımıza getirdi.
***
Konu yıllardır Mehmetçik Vakfı’nın da gündeminde. “Türkiye Şehitlerini Anıyor” Projesi kapsamında Türk Silahlı Kuvvetleri Mehmetçik Vakfı tarafından Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü’nde arşiv çalışması yapılıyor. Mehmetçik Dergisi’nde yer alan habere göre, bu çalışmayla, MSB Arşiv Müdürlüğü’nde bulunan “Kolordu Zayiat Cetvelleri” ile milli sınırlar dâhilinde kalan “Askerlik Şube Kütükleri” incelenerek 114 bin kişilik bir şehit listesi tespit edildi. Ancak, bu tespitin yalnızca askeri kaynaklara dayanması nedeniyle şehitlerimizin büyük bir bölümünün listede yer almadığı, nüfus arşivinde bulunan şehitlerin de bu listeye dahil edilmesi ve eksik bilgilerin tamamlanması gerektiği kanaatına varıldı. Bu amaçla, Genelkurmay Başkanlığı’nın koordinesinde, 81 il ve 570 ilçe Nüfus Müdürlüğü arşivlerinde bulunan eski nüfus kayıtlarındaki şehitlerin tespit edilmesine yönelik Garnizon Komutanlıklarının da katkısıyla yapılan il/ilçe nüfus arşiv çalışması sonucu 11.bin 155 şehit daha tespit edildi. Ayrıca, Nüfus ve Vatandaşlık İşleri arşivinde bulunan 81 ile ait Osmanlıca ve Türkçe ‘’Ölüm Vukuat Defterleri’’ ndeki şehit kayıtlarının tespit edilmesine yönelik yapılan çalışma kapsamında ise bugüne kadar toplam 30 bin şehidin kaydına daha ulaşıldı. Devam eden arşiv çalışmasının yaklaşık birbuçuk daha süreceği ve nüfusta bulunan şehitlerle birlikte MSB şehit listesinin 180 bin civarına çıkacağı öngörülüyor.
İyi Haftalar