AKP iktidarının 14 Şeker Fabrikasını özelleştirme kararı memleketin ortasına konulmuş bomba etkisi yarattı. Ne Erdoğan ile sanatçıların Hatay’a moral gezisi düzenlemesine tepkiler, ne Doğu Guta'da kimyasal silah kullanılmasının dünyada infiale yol açması, ne de Afganlı bir buçuk milyon insanın Türkiye’nin kapısına dayanmak üzere olmasının tedirginliği ‘şeker pancarına uzanan el’i unutturamadı.
Şeker fabrikalarının satılmak istenmesi sadece muhalefeti harekete geçirmedi, iktidarı destekleyen vatandaşları da uyandırdı. Bu nedenledir ki, CHP’nin öncülük ettiği Çorum ve İyi Parti’nin öncülüğündeki Kırklareli-Alpullu mitingleri büyük ilgi gördü.
Çorum’da ‘'Şeker Vatandır Satılamaz” sloganı ile gerçekleştirilen mitingde, CHP logosu ve parti bayrakları yer almadı. Mitinge CHP'nin yanı sıra İYİ Parti ve Saadet Partililer ile sivil toplum kuruluşlarının üyeleri katıldı. Mitingde vatandaşlara seslenen Kemal Kılıçdaroğlu, “Sadece şekere değil, Türkiye’ye sahip çıkıyoruz" dedi.
Kılıçdaroğlu şöyle devam etti:
"Milliyetçilik sözle olmaz. Milliyetçilik fabrikalarla olur. Şeker fabrikalarını cumhuriyet döneminde yumurta, tavuk satarak kurduk. Şeker fabrikalarını Atatürk, İnönü, Menderes, İnönü, Erbakan, Demirel, Özal kurmuş. Bütün başbakanlar şeker fabrikası kurmuş. Bir tek şeker fabrikası kurmadan başbakanlık yapan bir kişi var. Onu da siz biliyoruz. ‘Şeker fabrikalarını satacağım’ diyor.”
“Şeker Fabrikalarını Sattırmayacağız” sloganıyla meydanlara inen İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener de, Mustafa Kemal Atatürk’ün mirası Kırklareli Alpullu Şeker Fabrikası önünde vatandaşlarla bir araya geldi.
Valiliğin şehir içinde miting yapılmasına izin vermemesi üzerine, vatandaşlar Alpullu Şeker Fabrikası önünde sabahın erken saatlerinden itibaren toplanmaya başladı.
Ellerinde Atatürk posterleri ve Türk bayraklarıyla kısa sürede binlerce kişinin toplandığı fabrikanın önüne, İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in konuşma yapacağı bir platform kuruldu.
Şeker fabrikalarının özelleştirilmesine tepki gösteren Akşener, "Şeker fabrikalarımızı, milli değerlerimizi peşkeş çekmek istiyorlar. Buna müsaade etmemiz mümkün değildir. Şeker fabrikaları milli değerimizdir. ABD'nin talebi üzerine bu özelleştirme süreci başladı" dedi.
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu da yaptığı açıklamada, Cumhurbaşkanı Erdoğan’la birlikte Hatay’a giden sanatçılara seslenerek, “İnşallah güzide sanatçılarımız aynı hassasiyeti şeker fabrikaları için de gösterirler. İşçilerimizle beraber emek türküleri söylerler. Böylece, ‘Külliye'nin değil Türkiye'nin sanatçısı’ olduklarını gösterme imkânı bulmuş olurlar” diye konuştu.. Karamollaoğlu, ABD’li nişasta bazlı şeker (NBŞ) üreticisi gıda firması Cargill’in, Ocak ayında yayınladığı raporda, Türkiye’ye şeker fabrikalarını özelleştirme tavsiyesinde bulunduğunun ortaya çıktığını da anımsattı.
Bütün bu gelişmeler, iktidarın tutumun muhalefet partileri arasındaki işbirliği ve dayanışmayı artırdığını, hayır cephesine yeni seçmenlerin katılmasını hızlandırdığını gösteriyor. Yani ‘şeker’ şimdi ‘çimento’ gibi yapıştırıcı oldu. Safların sıklaştırılmasında önemli bir rol oynamaya başladı artık.
***
"Zenginin malı züğürdün çenesini yorar.."
Bunu sözü bile bile, Doğan Medya Grubunu elinden çıkartan Aydın Doğan’ın, hangi yayın organını kaça sattığını, alıcı olan Erdoğan Demirören’in ise, (kasasından para çıkmadığı, banka kredisi kullandığı iddia edilse de) toplamda ne kadar ödeme yaptığını, basın tarihine not düşmek amacıyla ben de aktarmak istiyorum:
‘Doğan Gazetecilik 132 milyon dolar, Hürriyet Gazetecilik ve Matbaacılık 155 milyon dolar, Doğan TV Holding 599 milyon 674 bin dolar, Doğan Haber Ajansı 5 milyon dolar, Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri 7 milyon dolar, Doğan İnternet Yayıncılığı ve Yatırım A.Ş. 12 milyon 751 bin dolar, Doğan Media International GmbH 4 milyon 42 bin dolar, Mozaik İletişim Hizmetleri 532 bin dolar ve Radyo D ile CNN Türk Radyo"nun yayın lisans hakları 3. milyon dolar,’
Doğan Şirketler Grubunun, ayrıntısı yukarıda sıralanan basın sektöründeki şirketlerini, Demirören Holding'e toplam 916 milyon dolara sattığı, yapılan resmi açıklamada belirtildi.
Aydın Doğan’ın Milliyet’ten sonra Hürriyet’ten de Türkiye Gazeteciler Sendikası’nı çıkarmasının öyküsünü önceki hafta yazmıştım.
Emin Çölaşan da, o sırada Hürriyet’te çalışan biri olarak, Aydın beyin ‘sendikasızlaştırma’ çalışmalarını 29 Mart’taki yazısında anlatmış.. Çölaşan, eski patronu Sedat Simavi’nin Hürriyeti Aydın Doğan’a nasıl sattığına da yazısında yer veriyor:
"Yıl 1994… Erol BEY Hürriyeti satmaya karar verdi. Kendisi işi bırakacak ve tümüyle yurtdışına yerleşecekti. Bu kararı niçin vermişti ? Zira gazeteyi emanet edeceği bir yakını yoktu. Tek oğlu olan, babasının adını taşıyan Sedat Simavi’nin bu işlerle uzaktan yakından ilgisi olmamıştı. O doğa ile ilgilenir, avcılık yapar, kendi hayatını yaşardı.."
Bu senaryonun ne kadarı yanlış, ne kadarı doğru bilemiyoruz. Gerçeği zaman gösterecek. Anadolu insanının sıkça söylediği bir sözü tekrarlayıp, ‘Hangi tercih Türkiye’nin hayrına ise o olsun’ diyerek noktayı koyalım. Ve gazete 400 milyon dolar gibi çok ucuz bir fiyata, Aydın Doğan’a satıldı.
Erol Bey bu anlaşmayı nasıl imzaladığını bir gün bana anlatmıştı:
“Aydınla bir otelin barında buluştuk. Yanımızda bu satışa aracılık eden avukat da vardı. Pazarlık kısa sürdü. Fiyatı bir kağıt peçetenin üzerine yazıp ikimiz de imzaladık. Ayrıca ikimiz de avukata birer milyon dolar aracılık parası ödedik !..”
***
‘Bu senaryo gerçek olur mu acaba?’
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Putin ile birlikte Mersin Akkuyu’da inşa edilecek Nükleer Santralı’nın temelini attı. Ertesi gün ise, İran Cumhurbaşkanı Ruhani’nin de katılımıyla, Suriye konusunda üçlü zirve yapıldı.
Bu arada sosyal medyada, Türkiye’deki 2 Nükleer Santral projesiyle ilgili, kaynağı belli olmayan şu senaryo dolaşmaya başladı:
‘Akkuyu'da finansman sıkıntısına rağmen temel atılmasının en önemli nedeni... Kommersant, projeyi gerçekleştirecek Rus şirkete vergi muafiyeti ve gümrük ayrıcalıklarının sadece Akkuyu'nun inşaatı boyunca değil, yaklaşık 90 yıl süreceğini belirtiyor.
Akkuyu ve Sinop Nükleer Santralleri yapılmayacak.
Rus Rosatom firmasının Akkuyu Nükleer Santralini yapmak için parası yok. Projeye %49 ortak olup finansman getirecek firma arıyor. Ortak oldu/olacak denen Cengiz-Kolin-Kalyon, sözleşmeyi imzalamadan kaçtı. Akkuyu Nükleer santrali, ilk planlamaya göre, 2015'te başlayıp 2022'de, 20-22 milyar Dolar'a bitecekti. AKP iktidarda kalır, proje de 2019'da başlayabilirse, 2025'te bitip, 25 milyar Dolar’a mal olacağı için kimse girmek istemiyor.
AKP, Akkuyu'da üretilecek elektriğin %50'sine, 15 yıl boyunca 12,35 cent/kWh bedelle alım garantisi verdi. Yani, diğer santrallerde 15 kuruş olan elektrik için 49 kuruşa alım garantisi verdi. Aradaki fark, toplamda 35 milyar Dolar’a ülke zararı demektir. 22 milyar Dolar açıklanan proje, 25 milyar Dolar'a çıkartılıp, garanti zararı 35milyar Dolar da bindirilince, proje olmaktan çıkıp, SOYGUN haline geliyor. Anlaşma, AKP sonrası hükümetler tarafından 'kamu yararına' iptal edileceği için de, hiçbir firma işe girmek istemiyor.
Akkuyu lisans ve bürokratik işlemler nedeniyle şimdiden 4 yıl geciktiği için, Rus Rosatom 3 milyar Dolar fark istiyor. Bu farkı AKP halka açıklayamayacağı için resmen imzalayamıyor. Rosatom da resmi imza olmadan riske girmeyip, riski aktaracağı Türk ortak arıyor.
Özetle, Akkuyu Nükleer santrali, 2019 seçimlerine kadar yandaş Türk müteahhitlere hafriyat/dolgu, yol işleri bütçeden yaptırılıp oyalandıktan sonra, AKP iktidardan gidince proje çöpe atılacak. 2019 seçimlerine kadar Rosatom, 1 ruble para harcamayacak.
Akkuyu'daki problemlerden sonra geçen ay, Sinop Nükleer'deki Japon firmalar da sorun çıkardı. Sinop Nükleeri yapacak Japon firmalar, 4 nükleer reaktör için 19.7 milyar Dolar öngörülen maliyetin, 2 katına, yani 37.5 milyar Dolar seviyesine yükseldiğini bildirip, Türk tarafından fiyat artışı için yanıt beklediklerini açıkladı.
Sonuç olarak, 2 Nükleer Santral projesi de iptal aşamasına geldi. AKP seçimlere kadar bu gerçeği açıklayamayacak.
Bu senaryonun ne kadarı yanlış, ne kadarı doğru bilemiyoruz. Gerçeği zaman gösterecek. Anadolu insanının sıkça söylediği bir sözü tekrarlayıp, ‘Hangi tercih Türkiye’nin hayrına ise o olsun’ diyerek noktayı koyalım.
İyi Haftalar.
remzidilan_48@ Hotmail.com