Hazır Cumhurbaşkanı Erdoğan 2 günlüğüne de olsa Bosna Hersek’e gitmişken ve Yargı Reformu Paketi’nin TBMM Başkanlığı’na sunulması ihtimali zayıflamışken siyaseten sakin bir hafta geçireceğimizi sanıyordum.
Ancak öyle olmadı.
11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile birlikte yeni parti kurma hazırlıklarını sürdürdüğü söylenen eski Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Ali Babacan AKP’den istifa ettiğini açıkladı.
Geçtiğimiz günlerde Erdoğan ile bir görüşme yaptığı saray sözcüsü tarafından doğrulanan Babacan, yaptığı yazılı açıklamada, özetle şu görüşlere yer veriyordu:
“Türkiye’nin bugünü ve geleceği için yeni bir çalışma başlatmak kaçınılmaz hale gelmiştir. İnanıyorum ki, karşı karşıya olduğumuz sorunların çözümü ancak, temsil gücü yüksek ve geniş bir kadro çalışmasıyla mümkün olacaktır. Çalışmalarımızın bağımsız ve özgür bir şekilde yapılması büyük önem taşımaktadır. Her konuda beyaz sayfalarla işe başlamak gerekmektedir. Bu gerçekler dikkate alındığında Adalet ve Kalkınma Partisi kurucu üyeliğimin devam etmesi maalesef mümkün görünmemektedir. Bugün itibariyle istifa dilekçemi parti genel merkezine ulaştırdım.”
Bu istifanın ardından, ‘AKP’de hareketlilik başladığı’ iddialarını içeren haberler sosyal medyada yer almaya başladı. Haberlerdeki iddialar şöyleydi:
‘Babacan’ın istifası sonrası yeni parti çalışmaları resmiyet kazanırken, AKP kanadında dikkat çeken gelişmeler yaşanıyor. Yerel seçimde alınan yenilgi sonrası Cumhurbaşkanı Erdoğan’a tepkilerin arttığı AKP’de milletvekillerinin alacağı tavır merakla bekleniyor.
Abdullah Gül ve Ali Babacan, yaklaşık 3 aydır AKP’li milletvekillerini kuracakları yeni partiye geçmeleri için ikna etmeye çalışıyor.
Başkanlık sisteminin getirdiği tek adam yönetimi ve Erdoğan’ın partiden kopuşundan rahatsız olan yaklaşık 40 vekilin partiden istifa ederek Babacan’ın kuracağı yeni partiye geçmesi bekleniyor. Sürecin nasıl işleyeceği belirsizliğini korurken, AKP yönetiminin de söz konusu vekilleri ikna etmek için yoğun çaba harcadığı söyleniyor.
Abdullah Gül ve Ali Babacan, yeni parti için AKP’li vekillerin yanı sıra MHP’den de bazı vekiller ile temas halinde. Kurulacak yeni partiye MHP’den 17 milletvekilinin geçmesinin beklendiği öne sürülüyor.’
***
Hafta başında ikinci gelişme ise İstanbul Büyükşehir Belediye Meclisinde yaşandı.
İstanbul Büyükşehir Belediye Meclis'i, 23 Haziran'da yeniden seçilen Ekrem İmamoğlu başkanlığında ilk toplantısını Pazartesi günü yaptı. Toplantıda CHP’li üyeler ile AK Parti’li üyeler arasından 'borç' tartışması yaşandı. AKP’li üyeler, Meclisin her hafta 5 gün çalışmasını isteyen önergelerini işleme koymayan İmamoğlu hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını açıkladı.
Tartışmanın ardından CHP ve AK Parti gruplarının ortak önerileriyle, 15 Temmuz, Kurban Bayramı, 30 Ağustos ve okulların açılacağı ilk gün toplu taşım araçlarının ücretsiz olması kararlaştırıldı.
Oylamaların ardından sunuş konuşması yapan Ekrem İmamoğlu, devraldığı tabloyu şöyle özetliyordu:
“Nasıl bir belediye teslim aldığımı öğrenmek için arkadaşlarımdan belediyenin röntgenini çekmelerini istedim. Üç gün önce tamamlayarak teslim ettiler. Durum tam bir facia. Normalde Temmuz ayında kullanılacak olan maliye katkı payı İBB’ye, ülke tarihinde ilk defa, 15 gün önce, yani biz yönetime gelmeden önce ödenmiş. Maliye’den gelen ve Temmuz ayında kullanılması gereken 980 Milyon liralık tüm nakit 1 hafta içerisinde kullanılmış. Bütçe açığının şu an 7,2 milyar, yıl sonunda bu 9,8 milyar liraya yükselecek.
Belediyenin gelirlerinin artmadığı halde giderlerinin artmasının, belediyenin nimetlerinden yararlananlar olduğunu ve seçim ekonomisinde yükün İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne, dar gelirlilere yüklendiğini gördük. Merkezi hükümete rağmen nasıl iş yapacaksın diyorlardı ya, aksine merkezi hükümetin belediye nasıl yük haline geldiğini gördük. Belediyede gelirler artmazken yatırım adı altında israf düzenine öncelik verilmiştir. 2015’ten bu yana belediye gelirlerinde bir değişme olmuyor. Ama buna rağmen yatırım yapılmış. Buna yatırım değil batırım denir. Ama bu gidişatı hep birlikte durdurmalıyız.”
***
İstanbul’da bu gelişme yaşanırken Ankara’da, Ortadoğu Teknik Üniversitesi’nde (ODTÜ) bir kız öğrencinin ‘yapmayın, ağaçları kesmeyin!..’ çığlığı duyanların yüreğimizi yakıyordu.
Bu güzide üniversitemizde, yurt binası yapılacağı gerekçesiyle ağaçların kesilmesine karşı koyan ve 56 gündür direnen öğrencilere polis müdahale etti, arbede sürerken ağaçlar kesilmeye başlandı.
Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen, ODTÜ’de yurt yapılmak istenen alanın kazı izni ve inşaat ruhsatı olmadığını belirterek, "Belediyemiz görevini yaparak ruhsatsız şantiye binaları hakkında bugün tarihli zabıt tutmuştur” açıklaması yaptı.
Daha sonra Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş devreye girerek ODTÜ yönetimiyle görüşmeye başladı.Yavaş’ın, ODTÜ yönetimine, “Siz bu ağaçlara kıymayın. İhtiyacınız olan herşeyi ben yapmaya hazırım. İstediğiniz yurdu yapıp, size hibe edebilirim” teklifinde bulunduğu iddia ediliyordu. Ancak, elde edilen sonuçla ilgili açıklama CHP Ankara Milletvekili Gamze Taşcıer’den geldi. Taşcıer, “İnşaatla ilgili belediyemiz tutanak tuttu. Hem Çankaya hem de büyükşehir belediyesiyle görüşüp oranın bir an önce mühürlenme işleminin takipçisi olacağız. Şu an gözaltında olan arkadaşlarımız var. Oraya gidip serbest bırakılmalarını sağlayacağız. Sürecin hukuk içerisinde işlemesi için de sürecin takipçisi olacağız” diye konuştu.
***
Peki, bütün bunlar yaşanırken TBMM’de neler oluyordu?. Turizmcilerin görüşü alınmadan hazırlanan ve onlardan yapılacak kesintilerle Turizm Ajansı kurulmasını amaçlayan düzenlemeyi bu hafta görüşmeyi planlayan TBMM’ye bir sürpriz Torba Yasa Teklifi geldi.
Teklifin ayrıntısını açıklayan AKP Grup Başkanvekili Mehmet Muş, “Varlık Barışı’nı 6 ay daha uzatmayı,.yurt dışına çıkış harcının 15 TL’den 50’TL’ çıkarılmasını, klonlanmış telefonların 4 ay içerisinde kapatılmasını teklif ediyoruz" diyordu. Muş, mali sistemde bulunan firmaların borçlarının yapılandırılması için düzenleme getirdiklerini de kaydediyordu.
AKP’li Muş, “Ayrıca, Merkez Bankası Kanununda değişikliğe de gidiyoruz. Yedek akçe olarak ayrılan oranları Türk Ticaret Kanunu ile uyumlu hale getiriyoruz. Yüzde 10 olarak yedek akçenin ayrılmasını teklif ediyoruz” açıklamasını da yapıyordu.
6 Temmuz Cumartesi sabaha karşı Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya, Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle görevden alınmış, yerine yardımcısı Murat Uysal atanmıştı. Erdoğan’ın ‘faizlerin indirilmesini istiyorduk ancak o direniyordu’ dediği Çetinkaya’nın görevden alınması ‘Merkez Bankası’nın bağımsızlığına müdahale’ olarak nitelendiriliyor ve hukuki tartışma başlıyordu. Getirilen Torba Yasa Teklifinde açıkça yer almasa da, ‘Hazine'ye devredileceği açıklanan yedek akçe’nin yanı sıra, ‘Merkez Bankası Başkanı’nın atanması ve görevden alınması Usulü’ konusunda başlayan tartışmaları sonlandıracak yasal düzenlemelerin, görüşmeler sırasında değişiklik önergeleriyle yapılması planlanıyor kanımca.. Yani işlem yapılacak, ‘istim’ arkadan gelecek. Tıpkı ‘Tek Adam’ sistemiyle ilgili Anayasa Değişikliği Referandumu’nda mühürsüz zarflardaki oyların son anda geçerli sayılıp, bu işlemin daha sonra yasa maddesi haline getirilmesi gibi.
***
TBMM aynı gün ayrıca, bir süredir hasretle (!) beklediği ‘2019-2023 dönemini kapsayan On Birinci Kalkınma Planı’ önerisine de kavuştu. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na sunulan 11. Kalkınma Planı'nda, 2023 yılında GSYH'nin 1 trilyon 80 milyar dolara, kişi başına ge lirin 12 bin 484 dolara yükseltilmesi hedefleniyor. 11. Kalkınma Planı'na göre, ihracatın 226,6 milyar dolara çıkarılması, işsizliğin yüzde 9,9'a düşürülmesi, 4,3 milyon ek istihdam yaratılması da hedefler arasında yer alıyor.
***
Görüleceği gibi, 15 Temmuz etkinliklerinden sonra tatile girmeye hazırlanan TBMM'de de, siyasi partilerde de, röntgeni çekilmekte olan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nde de, bu kapsamda bürokraside de hareketlilik son bulmayacak
---
İYİ HAFTALAR
remzidilan_48@hotmail.com