Dünya kupası elemelerinde Hollanda ve Norveç gibi 2 iddialı takımı yenmemiz hepimize tarifi imkânsız bir mutluluk yaşattı. Başarının temelinde güvenmek ve inanmak vardır. Zaferler, milli ruhla kazanılır. Beka şuuru (bilinç), milli ve manevi değerleri kavratacak olan moral ve motivasyon ile sağlanır.
Eğitimde güne başlanırken öğrenciler okul bahçesinde toplanırlardı. Bir öğrenci, “Günaydın Arkadaşlar” dedikten sonra, “Türküm, doğruyum, çalışkanım...” diye başladığı sözlerini, bütün öğrenciler yüksek sesle tekrar ederlerdi.
Çocuklarımıza, “keşke Yunan galip gelseydi” dememeleri için “Türküm” demelerini; “doğruyum” derken, “sınav sorularını çalmanın kul hakkı yemek” olduğunu, “çalışkanım” demekle de “çalmayacağım, alın terim helaldir, hakkım olmayana tenezzül etmem, haramdır” gibi, “insan” olmanın erdemleri öğretilir ve bu değerleri alışkanlık haline getirmeleri amaçlanırdı. Anne-baba hakkı ve hatırı, atalarını bilmeleri, minnet ve saygı duyguları “büyüklerimi saymak” diye öğretilirdi. Haaa, bir de “küçüklere cinsel taciz olmasın” diye “küçüklerimi korumak” anlayışı kavratılırdı. İşte, bütün bunların ve benzeri durumların, etkili bir eğitim unsuru (metodu) olan ANDIMIZ ile gerçekleştirilmesi düşünülürdü.
Bursa ARENA Haber köşe yazarlarımızdan Ali Kaybal bey ve Suay Karaman bey, son yazılarında ANDIMIZ konusunu ele almışlar. Milli konularda ilgili olmak ve duyarlılık (hassas) göstermek görev ve sorumluluğumuz olmalıdır. Ekim 2018’de Danıştay’ın okutulması gerektiği kararına Milli Eğitim Bakanlığı’nın temyizine Danıştay İdari Dava Daireler Kurulu tarafından, 3 yıl sonra, 12 Mart 2021 tarihinde “okunmaması” yönündeki kararı tepkilere sebep oldu ve ANDIMIZ tekrar gündeme geldi.
İlkokullarda okutulmakta olan “andımız” kaldırıldığı zaman çok üzülmüştüm ve köşe yazılarımda oldukça büyük tepki göstermiştim. Kaldırılma sebeplerini bildiğiniz için yazmaya gerek duymuyorum. Hiçbir gerekçenin geçerli olamayacağını ifade etmek ve andımızın kaldırılmasının, “eğitim” adına büyük bir kayıp olduğunu belirtmek istiyorum.. Yeni neslin, “milli ruhtan” mağdur ve mahrum edilmeleri büyük sıkıntıların yaşanmasına sebep olacaktır. Sorumsuz ve şuursuz bir gençliğin oluşması, yaşayışı, varlığı hepimizi çok üzecektir. Andımızın kaldırılması, “kimlik, kişilik ve karakter” gibi eğitim değerleri açısından yanlış bir karar olmakla birlikte, sosyalleşme ve medenileşme bakımından da büyük bir eksiklik meydana getirmiş olacaktır.
Andımızın kaldırılmasındaki ilk süreci hatırlatmak istiyorum. Kaldırılması kararı üzerine TÜRK EĞİTİM-SEN’in tepkisini ve konuyu mahkemeye taşımasını, Danıştay 8. Dairesinin, okunması gerektiği yönünde karar vermesini, Danıştay’ın bu kararına, Milli Eğitim Bakanlığı’nın itiraz etmesini, M.E.Bakanlığı Hukuk Bürosu’nun, 11 sayfalık temyiz dilekçelerinde, andımızı komünizm ve faşizm uygulamalarına benzeterek “çağdışı ve bilimsel değil” dediklerini ve 3 hukukçunun, skandal sayılabilecek sözlerine tepkilerin gelmesi üzerine görevden alınmış olmalarını da kısaca hatırlatmış olayım.
Şimdi, gelelim asıl meseleye.
Andımızın okullarımızda okutulmasının “kimleri?” ve “neden?” rahatsız ettiğini anlamış değilim. Okutulmamasının bilimsel ve mantıklı sebeplerinin olmadığını düşünüyorum. Andımızdaki sözlerin rahatsız edici bir yanı da yok üstelik. Olsaydı, 88 SENE (23 Nisan 1933) söylenmezdi. “Türküm, doğruyum, çalışkanım...” diye haykırmak, “Atatürk” ve “Ne mutlu Türküm diyene” demek bu kadar zor ve sıkıntılı olmamalıdır. Milli değerleri bilmek ile tepki kavramlarını karıştırmamak gerekir. Fertlerde “vatandaşlık bilinci” ve “millet olma” anlayışı zorundadır. Devlet, mensubiyet değerlerini korumak mecburiyetindedir. Ayrıca, “İstiklal Marşı’mız var, yeter” diyenlere İstiklal Marşı’mız ile Andımızın farklı olduğunu, karşılaştırılmaması ve karıştırılmaması gerektiğini de bilmeyenlere belirtmiş olayım.
Ben, 1989 – 1994 yılları arasında Elmasbahçe İlköğretim Okulu’nun müdürlüğünü yaptım. Gördüklerimden ve yaşadıklarımdan hareketle bilerek yazıyorum. Okulumda, göçmen vatandaşlarımızın çocukları çoğunluktaydı. Andımızı okumak için yarıştıklarını biliyorum. Andımız ile, “millet olma bilinci” ve “milli birlik-beraberlik ruhu”, en güzel haliyle ifade ediliyordu. Öğrencilerim de hiç ıslanmadılar ve üşümediler. Çünkü, eğitimciler, çocuklarını düşünürler ve mağdur etmezler. Eğitimciler, hayatın zor şartlarının olduğu durumları bildikleri ve yaşatarak öğrettikleri için olumsuz hava şartlarında okul içinde veya sınıflarda söyletilmesi gerektiğini düşünürler. Topluluk karşısında konuşmanın havasını teneffüs eden öğrencilerin “eğitimde sosyalleşme” olgusunu yaşamalarından mutluluk duyarlar.
Adı, "milli" ve "eğitim" olan bir kurumda çelişki olmamalıdır.
Yabancı bir ülkeye gittiğinizde, size "kimsiniz?" diye sorulduğunda, “Türküm” dersiniz. "Türkiye"den geldiğinizi, "Türkçe" konuştuğunuzu söylersiniz. Gerisi teferruattır.
Milli Bayramları ihmal etmeyi, Andımızı, TC’yi, Atatürk kabartmalarını nişanlardan kaldırmayı vb durumların, şahsi çıkarlar uğruna yerine getirilmesi, milletin beka sorunu yaşamasının gerçek sebebi olacaktır. Bizleri bir araya getiren, birlik bağı oluşturan değerlerin zaafa uğraması zayıflamamız, beka sorunu yaşamamız anlamına gelecektir. Ortak değerlere dokunmamak gerekir. Dünyada, “andımız” benzeri uygulamaları olan milletler vardır. Bizim, “dış güçler” diye sıkıntılarımızın sebebi olarak gördüğümüz ülkeler, milli menfaatlerine göre hareket etmelerini eğitimle gerçekleştirmektedirler. “Milli” olma konusunda Japonya güzel bir örnektir.
Türkler, millet olma bilincini yaşayan ilk milletlerden birisidir. Orhun Abideleri, Göktürkler'deki Türk adı, Dünyanın 7 harikasından biri olan Çin seddinin yapılma sebebi, Mete Han'ın Çinliler'e çorak bir vatan toprağını dahi vermeyerek savaşmayı tercih etmesi, Avrupa'nın, Batı Hun hakanı Atilla korkusu, Kürşat ihtilali, Türk destanları, Dede Korkut hikayeleri... diyerek kısa bir milli beka gerçeğini belirtmiş ve Kaşgarlı Mahmut'un Divan-ı Lügati't Türk (1072) adlı eseri ile milli ruh, milli anlayış kavramlarını vurgulamış olursam sizlere ANDIMIZ konusunun önemini hatırlatmış olurum diye düşünüyorum.
Unutmayalım ki Atatürk’ün, "kudretsiz dimağlar, zayıf gözler hakikati kolay göremezler." dediği gibi, andımız bizlere gerçekleri göstermektedir. Milli birlik ve beraberlik ruhu ile iri ve diri olmak zorundayız. Bunun için de, muhtaç olduğumuz kudretin damarlarımızdaki asil kanda mevcut olduğunu bilmeliyiz. Adımız andımızdır; çünkü, andımız ile “Ne mutlu Türküm diyene” diye..
Gelecek nesillere kılavuz olacak bir yazı. Nasıl olmamız gerektiği yolunda dikkatle hassasiyetle yapılan uyarılar eminim ki kendi benliğine kavuşacaktır. Yüreğinize sağlık sevgili hocam.