Muhalefetin dilinden “erken seçim”, iktidarın dilinden de “seçimler zamanında 2023 yılında yapılacak” cümleleri düşmüyor.
Soru şu:
Muhalefet erken seçim istiyor. Diyelim ki Erdoğan karar verdi, erken seçim yapılacak. Muhalefet seçimi kazanırsa ne olacak? Bugüne kadar muhalefet hep “iktidar olanlar bir hata yapsın da biz bayram edelim" havasında hareket etti. Geleceğe yönelik hiçbir program, proje ortaya koyamadılar. Bu koşullarda seçimi kazansalar bile ne yapacaklar? Kamuoyu bunu bilemiyor.
O halde ne yapılması gerekiyor?
Muhalefet son aylarda esnaf ziyaretler ile dert dinliyor. Bu hiç kuşkusuz sorunları yerinde tespit etme noktasında olumlu gelişmelerdir.
Yeter mi?
Hayır, yetmez.
Kamuoyunu hemen her alanda rahatlatacak, geleceğe yönelik kafalarda sorular bırakmayacak hamleler yapmak gerekiyor. İşte bu noktada muhalefette bunu göremiyoruz.
Tartışılan konu şu:
Muhalefetin Cumhurbaşkanı adayı kim olsun?
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nu öne sürerek hata üzerine hata yapılıyor. Bugünlerde tartışılması gereken bu konu olamamalıdır.
Daha önce muhalefet partileri soruya yanıt verdi.
Seçimler arifesinde birkaç kamuoyu araştırması yapılacak Adaylardan hangisi yüksek oy alıyorsa tartışılacak, o aday üzerinde karar verilecek.
Durum böyle olunca daha tartışmalara gerek var mı?
Bunların yerine oluşturulacak projeler, içte ve dışta nasıl bir hareket içinde olunacak bunlar kamuoyu ile paylaşılmalıdır.
Daha açıkçası şöyle:
Kamuoyu tatmin edilmelidir. Bugün kamuyu tatmin edilmiş değil. Kafalarda soru işaretleri var.
Burada ortaya çıkan gerçek de belli:
Erken seçim kararı alınsa bile bu içte ve dıştaki sorunları çözmeye yaramayacak gibi görünüyor.
Geçenlerde üstat Melih Aşık da köşesinde “sonrası?” başlıklı kısa bir yazıda bu yandıklarımızı dile getirmeye çalışmış. Konumuz içinde olduğu için bu kısa yazıyı sizlerle paylaşmak istedik.
“SONRASI ?
Demiştik ki... Bugün seçim yapılsa hangi parti ne kadar oy alacak muhabbetini bıraksak da seçimden sonra ülkenin sorunları nasıl çözülecek sorusuna cevap arasak daha iyi olmaz mı?
Levent Gültekin de DİKEN internet sitesinde benzer konuya değiniyor.
Seçimde muhalefetin adayı kim olacak gibi sorulara takılmak yerine seçim sonrasını konuşsak diyor ve ekliyor:
"Çünkü aday tartışmalarının ülkedeki olup bitenin ciddiyetle kavranmasını engellediğini, asıl yapılması gerekene odaklanmak yerine isimler üzerinden dedikodu çevirmenin mevcut durumu meşrulaştırdığını düşünüyorum."
Ülke yönetimi konusunda hazır formüller yok... Ülkenin her alanda nasıl yönetileceği iktidara geldikten sonra değil gelmeden önce konuşulmalı, halkın görüşü alınmalı, yeni politikalar ortak akılla saptanmalı...
Seçimin ertesi günü her günden daha önemli...”
Özetleyelim:
Muhalefet, havanda su dövmemelidir. Yapması gereken, ortaya koyması gerekenler vardır. Bugüne kadar bunları göremedik.
İktidar çok yıprandı, çok erimeye başladı. Eğer böyle bir durumda iktidarı yıkabilecek güç yoksa bu iktidar da bundan önce olduğu gibi bundan sonra da yoluna devam edebilir.
Ortaya herkesi kucaklayabilecek güçlü bir Cumhurbaşkanı adayı çıkarılmalı, iktidara gelindiğinde ortaya nelerin konulacağı açıklanmalı, bu bir kitapçık olarak yayınlanmalı, bir noktada kamuoyu ile bir sözleşme niteliği taşımalı ve umut verici adımlar atılmalıdır.