Caddeler sessiz, gece karanlık
Bu şehrin köpekleri bile havlamıyor artık.
Nerede karıncaları, kuşları, böcekleri
Onlar mı, biz mi onları bıraktık.
..
Gülen yüzler asılmış, gergin, maskeli
Akrabalar dargın, komşuluk bitmiş.
Kapılar kapalı duvarlar sessiz
Nerede karanfilli, sardunyalı cumbalı evler?
Nerede birbirini görmeden duramayan;
Komşu “ Fahriyeler?”
...
Ne ezan ne de çan sesi var şimdi duyulan,
Nerede orta oyunları, Karagözler-Hacivatlar;
“Hayali küçük Ali’ler!”
Nerede o eski ramazanlar
Elinde tespih, ramazan topu bekleyen
O nur yüzlü ihtiyarlar?
Ne değişti kim değiştirdi bu yüzleri,
Bu sevgileri.
Kim taktı perdelere ev, ev hüzünleri!
Mektuplar gelirdi allı pullu, pulları ıslak
Postacılar yorgundu yükleri ağır,
Alınları terli, saçları ak.
Nerede o rengârenk kâğıtlara yazılmış kokulu mektuplar,
Kartpostallar, telgraflar?
Kara tren yine nerede takıldı kaldı
Kimse sormuyor birbirinin hatırını, yasını
Takvimler mi değişti bizler mi?
Anılarda mı kaldı, yoksa terk mi etti sevgiler.
Nerede o unutkanlık;
Bir ışık bile yok, pencerelerde artık!
Belli ki sonbahar vaktinden önce gelmiş perişanlığa…
Vah !. Vah sevgiler. Her çeşidinden vah insanlık!
Ne yazık ki bütün bu iyilikler, güzellikler,
Bizleri ne çabuk terk ettiler,
Ne de çabuk terk edildiler…