Oy ve Ötesi’nden Orkun: "Deprem bölgesinde 250 bin civarı seçmenin hayatta olmadığını düşünüyoruz"

Video Röportaj: Müjgan HALİS

14 Mayıs’ta düzenlenecek Cumhurbaşkanlığı ve Parlamento seçimlerine giden yolda, seçim sürecine odaklandığımız video dizisinin on birinci konuğu, Oy ve Ötesi Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Ertim Orkun. Ertim Orkun’la seçim güvenliğini konuştuk.

Oy ve Ötesi, 14 Mayıs’a nasıl hazırlanıyor?

Bunun için hazırlıklarımıza, başladık kayıtlarımızı açtık, gönüllüleri toplamaya başladık. Şu anda 32 bin civarındaki gönüllümüz var. Hedefimiz 100 bin gönüllüye ulaşmak bu seçimde, 100 bin gönüllü ile sahada sandıkların güvenliğini sağlamak için çalışıyor olmak.

Eğitim programımız hazır, eğitimlerimizi güncelliyoruz düzenli olarak, bu seçim hiç olmadığı kadar fazla eğitim veriyor olacağız. 50 büyükşehirde 50 büyük eğitim hedefimiz var. Bununla ilgili salonlarımızı da belirledik. Bu salonları doldurmak için çabalıyoruz. Çünkü büyük salonlar var. Ve burada sadece Oy ve Ötesi Gönüllüleri değil, partilileri de devlet görevlilerini de eğitmek istiyoruz, herkese açık eğitimimiz. Bunun organizasyonuna devam ediyoruz.

Ayrıca yeni bir aplikasyon hazırladık, bununla sahada olacağız. Seçim gününde bu uygulamayı kullanıyor olacağız. Yeni aplikasyonla fotoğraflar çekildiği zaman çekilen fotoğrafların verilerini otomatik olarak dijital hale getireceğiz. Sayısal veriler sistemimize otomatik olarak geliyor olacak. Böylece çok hızlı bir şekilde sahadan veri elde ediyor olacağız. Bu uygulama bizim aynı zamanda gün içerisinde sahadaki arkadaşlarımızı doğru şekilde yönlendirmemizi sağlayacak. Hiç olmadığı kadar iyi bir organizasyonla sahada olmayı umut ediyoruz.

Deprem bölgelerine dair güvenlik kaygılarınız var mı?

Deprem bölgesinde kaygılarımız yok ama deprem bölgesiyle ilgili çalışmalarımız olacak. Burada çok ciddi sayıda insanımızı kaybettik. Gerçekten çok büyük bir trajedi ve inanılmaz büyük de bir göç var. Çünkü bölgede yaşanacak yer kalmadı, şu anda açıklanan sandıklarda belki de yüzde 15-20 seçmen oranı olacak. Çünkü insanlar artık orada değiller. Kimi hayatını kaybetti, kimi de o şehirlerden göçtüler. Göç eden insanların büyük kısmı kayıtlarını oldukları yerlere almadılar, bu tabii ki bir belirsizliği ortaya çıkartıyor. Bu belirsizlikle mücadele etmek için biz orada çalışıyor olacağız. Sandıkta hiç olmadığı kadar fazla gönüllüyle var olmak için oradaki sivil toplum kuruluşlarıyla irtibattayız. Oradaki kuruluşlardan bize yardımcı olabilecekleri bünyemize katmayı, onları eğitmeye, onlarla çalışmaya çalışıyoruz. Deprem bölgesinde her sandıkta en az bir görevliyle olabilirsek, o günün orada sakin bir şekilde, güvenli bir şekilde geçtiğini gözlemlemiş oluruz ve bu endişelerin kaygıların yersiz olduğunu ortaya çıkarmak için çalışmış oluruz. Amacımız, hedefimiz bu olacak.

Seçmen sayısından hareketle gerçek kayıp sayısına ulaşma imkânı var mı?

Böyle bir açıklama yok, devletin yaptığı bir açıklama da yok. Ama Fatih Altaylı’nın bir yazısı vardı, belki görmüşsünüzdür. Bölgedeki GSM operatörleri ve banka kartlarıyla yapılan bir hesap. 200 bin civarı banka kartı ve 300 bin civarı GSM operatörü artık aktif değil. Yani buradan anlaşılan 250 bin civarı insanımız artık hayatta değil diyebiliriz. Bu insanlar şu anda resmi olarak ölü ilan edilmediler hala, hayatta gözüküyorlar ve bunlar seçmen listelerinde de olacaklar. Dünyada eşi benzeri olan bir durum değil, zorlu bir süreç olacak herkes için. Hem siyasi partiler hem bizler hem oradaki vatandaşlar, asıl onlar için zorlu bir süreç olmaya da devam edecek.

Hala sağ görünen bu seçmenlerin yerine oy kullanma riski de konuşuluyor…

Bölgede “bu insanların yerine oy kullanacaklar” gibi bir itham bence ağır bir itham olur, haksızlık olur. Sonuçta o sandıklarda çalışacak olan insanlar oranın yerlisi ve o bölgelerin insanı olacak. Yani A partisi B partisi olmak çok önemli değil o sandık kurulunda kaybettiğiniz Osman Amca‘nın yerine birisi gelip oy kullanırken hangi partiye oy verdiğinizin önemi var mı? Birazcık burada insanlığımızı sorgulamak lazım. Kimseyi bununla itham etmemek lazım. Tabii ki şüphe duymakta sakınca yok, tabii ki önlem almak lazım. Her sandıkta olalım ama böyle ağır ithamlara ben şahsen katılmıyorum. Orada bulunan insanların bu seçimdeki sandık güvenliğini en az bizler kadar düşüneceğinden eminim. Tüm siyasi partiler orada sandıklarda mücadele verecekler, hepsi orada sandık kurullarında insanlarını bulunduracaklar. Bunun için çabalıyorlar. Seçimin güvenli olmasını sağlayacak olan bizleriz. Biz millet olarak bunu üstesinden geleceğiz. Burada güvenli bir seçim olmasını hep beraber garanti edeceğiz,

CHP’den ‘elektrik kesintisi olabilir, infial olur’ açıklaması geldi…

Tüm Türkiye çapında elektrik kesinti çok iddialı olur. Böyle bir şeyin olmasını beklemiyoruz. Ama elektrik kesildiği zaman o bölgede elektrik olmaz. Elektrik geldiği zaman işler devam eder. Biz kurum olarak seçim güvenliğini sağlayacaksak orada o sandıklarda olacağız. Partiler adına konuşuyorum, ıslak imzalı tutanakların hepsini toplayacaklar ve topladıktan sonra da elektrik kesilir, geri gelir. “Bakın elimde ıslak imzalı tutanak var, imzalı olarak sayılarak rakamlar budur, sonuç da budur” diye ispat edilebilir. İspat olursa herhangi bir durumda spekülasyon yapılacak bir şey de kalmaz, sadece birkaç saat elektriksiz kalmış olursunuz. Ondan sonrasında da süreç kaldığı yerden devam eder. Önemli olan ispat edebilecek evrağınızın elinizde olması. Orada o gün nasıl olmuş, sayımlar nasıl olmuş, bunun sonuçlarını belgeleyebilecek halde olmalısınız. Olduktan sonra hiçbir sorun yok. Her sandıktan ıslak imzalı tutanakları almaları durumunda, seçim sonucu iki saat geç çıkar, itirazlar uzun sürer ama ulaşılacak sonuç değişmez.

Sandık güvenliğinde en riskli zaman aralığı nedir? Mesela ilçe seçim kuruluna giderken torba değişiminden bile bahsediliyor.

Evet tabii ki olabilir, ‘olamaz, mümkün değil’ demek doğru değil. Her şey olasıdır ama olma olasılığının çok çok düşük olduğunu söyleyebiliriz. Türkiye çapında 200 bin sandık var. Bir seçimin sonucunu değiştirmek için siz sandık başına 20-30 oy eklediğinizi düşünün, çünkü yüzde 100 değiştiremezsiniz, çok belli olur. İki milyon oy için değiştirmeniz gereken sandık sayısı 100 bin. Bu kadar büyük bir organizasyonu yapmak, Türkiye çapında torbaları değiştirmek çok olası mı derseniz, ben çok olası görmüyorum. Okullardan ilçe seçim kurullarına torbalar büyük şehirlerde otobüslerle, küçük yerlerde askeri araçlarla ve polis araçlarıyla gidiyor. Arkalarında her siyasi partilerin temsilcileri bulunuyor. Veya o otobüslere siyasi partilerin temsilcileri biniyor, eşlik ediyorlar torbalara. İlçe seçim kuruluna girdikten sonra o torbaların bulundukları yerde gene partililerin temsilcileri bulunuyor. Bu süreci doğru takip ederseniz burada otobüste şu değişti, bu değişti olanağı da kalmamış oluyor.

Bu senaryoların konuşulması dahi güvensizlik ortamını göstermez mi? Ki sizin varlık nedeniniz de bu değil mi?

Aslında her türlü toplumda Oy ve Ötesi gibi organizasyonlara ihtiyaç var. Bizim ana amacımız toplumda seçim bilincini, seçim katılımını, insanların seçime olan yaklaşımları duygularını, hissiyatını arttırmak ve bunun için varız. Biz “acaba sandıklarda bir şey oluyor mu” diye başladık ama sonrasında seçim sürecinin bütününde bunun bir parçası olarak insanların ve toplumun bu sürece sahip çıkmasını sağlamayı misyon edindik.

Dünyanın bizden daha demokratik ülkelerinde benzer oluşumlar var, onlar da çalışıyor, çünkü seçimi bağımsız gözlemcilerin gözlemliyor olması önemli. Burada partiler kötü niyetli olmayabilirler, devlet kötü niyetli olmayabilir ama onların bakış açıları çok farklı. Onlar kendilerine göre bir operasyonu yürütmek üzere bakıyorlar. Partiler kazanmak üzere seçime yaklaşıyorlar. Bizler bunun için yaklaşmıyoruz, asıl amacımız seçim sonuçlarının ne çıktığı değil, seçimin usulüne ve hukuka uygun olarak işleyip işlemediğini gözlemlemek. Veya işleyiş içerisinde değiştirilmesi gereken, belki bir sonraki seçimler için not alınması gereken, önerilmesi gereken yeni faaliyetler, bunları ortaya çıkarmak için çalışmak. Sivil toplumun asıl amacı budur.

Önceki seçimlerle karşılaştırdığınızda Oy ve Ötesi’ne gönüllü katılımı nasıl?

2018 seçimlerinde kırk beş bin gönüllümüz vardı, şu anda 30-35 bin arasında bir yerdeyiz. Seçimde yüz bin gönüllüyü hedeflediğimizi söylüyoruz ve umut ediyorum oraya ulaşacağız. 2018’de gelen gönüllülerin çoğunluğu son iki haftada gelmişti, yarıdan fazlası diyebilirim yani biz şu anda bunun çok çok üzerinde bir rakamdayız. Yaş olarak da bu seçimde biraz gençleştiğimizi söyleyebilirim. Genç nüfus katılıyor ve ilk defa oy kullanacak çok sayıda insan var. Şu ayrıca çok önemli bizim için; daha önceki seçimlerde mesela Bayburt‘tan hiç gönüllümüz yoktu. Şu anda 20’nin üzerinde Bayburt’ta gönüllümüz var, bu demek oluyor ki önümüzdeki 26 gün içinde 100 civarında gönüllüyle Bayburt’ta veya Türkiye’nin her ilinde sahada olacağız. Bu bizim için oldukça sevindirici; her yerden veri toplayacağımızı her yerde elimizin, ayağımızın, gözlerimizin olacağını söyleyebiliriz.

Yeşil Gazete

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.