Güvenlik Uzmanı Feramuz Erdin açıkladı: Halil Falyalı cinayetinin odağındaki çete "Söylemezler"

BURSA ARENA / Haber Merkezi

Meğer, gençlik yıllarımızın geçtiği Polis Koleji ve Polis Akademisi sadece Emniyet Genel Müdürlüğü’ne yönetici sınıf personeli yetiştirmekle kalmamış, diğer yandan da çeşitli paralel örgütlenmelerin hayat bulduğu bir iklime de ev sahipliği yapmış!

Türk kamuoyunda ismi “sanal kumar baronu” olduğu iddiaları ile gündeme gelen Kıbrıslı iş insanı Halil Falyalı geçtiğimiz günlerde pusuya düşürülerek öldürüldü. Olayın hemen ardından KKTC ve Türkiye’de yapılan operasyonlarda bazı şüpheliler göz altına alındı. Göz altına alınanlar arasında Söylemez ailesinden bir ismin bulunması 1990’larda ortalığı kasıp kavuran Söylemezler Çetesini tekrar kamuoyu gündemine taşıdı. 

FALYALI CİNAYETİNDEKİ SORU İŞARETLERİ

Söylemezler konusuna başlamadan önce, Falyalı suikastı ile ilgili olarak akıllara gelen soruları sıralamakta fayda var:

-Koruma ekibi kuracak kadar güvenliğinden endişe eden bir iş insanı ikinci bir zırhlı araç temin edemez miydi?

-Zaten mevcut olan zırhlı araca ailesiyle binmeyi neden tercih etmedi?

-Bir saldırı ihtimali karşısında ailesini ateş altında bırakmak istemediğini varsayarsak bile saldırganların kendisinin diğer araçta olduğunu bileceğini neden düşündü?

-Muhtemelen tecrübeli personelden oluşan koruma ekibi ve en önemlisi devlet kendisini neden koruyamadı?

Çünkü, Falyalı’nın tabutunun üzerine serilen Türk ve KKTC bayrakları ile cenazesine katılan hükümet üyeleri, bu kişi hakkındaki tüm iddialara, açılan soruşturmalara rağmen, KKTC devleti içinde itibarlı biri olduğu intibaını doğuruyor. 

FETÖ İLE AYNI TAKTİĞİ KULLANDILAR

Aslına bakılırsa, bugün FETÖ’den yargılanan, ceza alan veya beraat eden “polis kökenliler” ve geçmişte Söylemezler çetesi üyeliğinden yargılanan, ceza alan veya beraat eden “polis kökenliler” hepimizin ya sınıf arkadaşı ya da okul döneminden aşina olduğu kişiler!

FETÖ nasıl ki tüm devlet kurumları içinde paralel bir şekilde örgütlenmeyi amaç edindiyse, Söylemezler de benzer şekilde polis, asker, adliye, sağlık gibi devlet kurumlarında akrabalık bağı üzerinden örgütlenmişti. Örgütlenme alanları hemen hemen aynı da olsa, FETÖ’nün arkasında çok büyük ve derin bir aklın olduğu artık biliniyor. Buradaki en önemli soru, Söylemezler’in FETÖ ile aynı taktiği uygulayarak, planlı olarak mı bu kurumlara sızdığı yoksa zaten görev aldıkları pozisyonları sahip oldukları aile bağı nedeniyle mi paralel bir yapıya çevirdikleri?

Kafamızı kurcalayan diğer soru da şu: Tüm bu kadrolaşmalar, 12 Eylül 1980 askeri darbesinin hemen ardından Polis Koleji’nin başına atanan “koyu Atatürkçü” kimliğe sahip emekli albay Nafi Köklü ile Polis Akademisi’nin başına atanan emekli general Siyamettin Yılmaz Yalınpala zamanında nasıl fark edilemedi? 

SÖYLEMEZLERİN DİĞER GRUPLARDAN FARKI

Bir organize suç örgütünün uzun süreli ayakta kalabilmesi için sırtını siyaset, bürokrasi ve adliyeye dayaması gerektiğini daha önce defalarca belirtmiştik. Bu ilişkileri sağlayamayan örgütler yaptıkları birkaç eylemden sonra tepelerine inen devlet yumruğu ile dağılmaya mahkumdur.

Devlet tarafından palazlandırılarak etrafa korku salmış, her dönem hükümetlere yakın olmayı başarmış, kendini “halk kahramanı” olarak pazarlayan veya bu şekilde pazarlanan birçok isim sayılabilir. Her ne kadar bu isimlerin devlete hizmet ettiği ballandıra ballandıra anlatılsa da hizmetin devlete yani dolayısıyla millete mi yapıldığı, yoksa birkaç siyasetçi ve bürokrat ile sınırlı mı kaldığı büyük tartışma konusudur. 

Hele ki içlerinden birisinin, bunu kendisi de üzerine basa basa defalarca belirtmesine rağmen, kendi çıkarı için yaptığı sansasyonel açıklamalar üzerine, milyonlarca kişi tarafından bir “halk kahramanı” ve hatta “muhalefet lideri” olarak kabul edilmesi herhalde ancak ülkemize mahsus bir durumdur?

Söylemezler ise bu genellemelerin dışındadır. Burada, devlet otoritesi ile çatışmayı göze almış, en kanlı eylemleri yapabilme kapasitesine sahip, her defasında devletin yumruğunu “tepesine yiyen” ama diğer yandan da varlığını devam ettirebilen bir yapıdan söz ediyoruz. 

Söylemezler ve benzerlerinin, OdaTV’nin sıklıkla dile getirdiği ülkedeki mevcut “mafya iklimi” içinde bundan sonra çok daha fazla gündeme gelebileceğini hatırdan çıkarmamak gerekiyor. 

F.E. / Odatv

 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.