CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun istifa etmesi ve genel kurula gitmesi gerektiğini belirten bir açıklama yapıldı. Ayrıca, parti içindeki hukuki süreçlerin siyasete zarar vermemesi gerektiği vurgulandı.
CHP’de olağan kurultay süresi aşıldığı için Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun görevinin sonlanıp sonlanmadığı tartışmaları gündemde. CHP eski Genel Sekreteri Sav’ın ardından YARSAV eski Başkanı Eminağaoğlu da, “Görev süresi 27 Temmuz’da bitti” iddiasında bulundu.
Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili genel seçimi yenilgisinin ardından değişim tartışmalarının sürdüğü CHP, şimdi de olağan kurultay süresi aşıldığı için Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun görevinin sonlanıp sonlanmadığına yönelik tartışmalarla gündemde.
CHP’de, Siyasi Partiler Kanunu’nda yer alan azami üç yıllık sürenin aşıldığı gerekçesiyle ilk çıkış, partinin eski Genel Sekreteri Önder Sav’dan gelmişti. Partinin son kurultayını Temmuz 2020’de yaptığını hatırlatan Önder Sav, “3 yıllık azami süre şartı sebebiyle yönetimin görev süresi 27 Temmuz’da bitiyor” iddiasında bulunmuştu.
ÖNDER SAV
CHP kurmayları ise, kanunun partilere kurultay süresini iki kez erteleme imkanı tanıdığını, ayrıca 5 Haziran itibarıyla olağan kurultay sürecinin de başlatıldığını belirterek, bu iddiayı “gayrı ciddi” olarak nitelendirmiş, akabinde gündeme gelen “kayyım olasılığı” iddiası için de “gayrı ciddi” nitelemesinde bulunmuştu. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın en fazla “ihtar etme” gibi bir yaptırım uygulayabileceğine işaret edilmişti.
‘PM TOPLANMALI’
Ancak Sav’ın ardından, Yargıçlar ve Savcılar Birliği (YARSAV) Eski Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu da yaptığı açıklama ile tartışmaya katıldı. 2015’te yapılması gereken kurultayın 2016’ya ertelenmesini CHP üyesi olarak Yargıtay’a taşıyan ancak CHP delegesi olmadığı için itirazı reddedilen Eminağaoğlu, T24’e yaptığı açıklamada, “Siyasi Partiler Yasası’nın 15/2. maddesi hükmüne göre, en çok üç yıl için seçilen genel başkanın genel başkanlık görevi, bu süre dolduğunda kendiliğinden sona eriyor.
Yasada, hatta tüzükte bile, ‘Mevcut genel başkanın görevi, yeni genel başkan seçilip göreve başlayıncaya kadar devam eder’ şeklinde bir hüküm yer almıyor. Burada görev süresi kendiliğinden sona eriyor. Böyle bir durumda, genel başkanlık makamı boşluk kaldırmayacağından, PM’nin toplanarak, partiyi temsil yetkisini kendi içlerinden bir kişiye vermesi gerekiyor. PM, bu gündemle olağanüstü toplanmak durumunda” dedi. PM’nin konuyu karara bağlaması, sonrasında da 45 gün içinde olağanüstü kurultayı toplaması gerektiğini belirten Eminağaoğlu, “Yasaya göre PM ‘iki olağan kurultay’ arasında görev yaptığından, bu nedenle genel başkanın aksine, PM’nin görevi en çok üç yıllık süre dolunca sona ermiyor. Bu durum karşısında da PM, yetki ve görevlerinin yerine getirmek durumundadır. CHP Tüzüğü uyarınca da delegelerin görevleri yeni delegeler seçilinceye kadar devam eder. Henüz yeni kurultay delegeleri seçilmediği için, olağanüstü kurultay, 2020 yılındaki kurultay delegelerinden, delegelikleri devam edenlerle toplanmak durumundadır” diye konuştu.
Konuyu Milliyet’e değerlendiren ve habere konu yapılan, Altınbaş Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Anayasa Hukuku Profesörü Sevtap Yokuş, kurultay takviminin belirlenmesinde Kılıçdaroğlu’nun daha güçlü durumda olduğu görüşünü dile getirdi. Yokuş, olağan ve olağanüstü kurultay süreçleri için şu yorumu yaptı:
“Birinci durumda; olağan kongre için parti üyeleri, Siyasi Partiler Kanunu 121. maddesi gereğince, yargıya başvurabilir ancak somut durumda CHP’nin kurultay süreci ilçe ve il teşkilatlarıyla başlamış bir süreç olduğu için yargının bu yönde bir karar alması mümkün olmayacak. Bu nedenle kayyım atamasını gerektirir bir durum da bulunmuyor. İkinci durumda; yani olağanüstü kurultay için CHP Tüzüğü, seçim için genel başkanın karar alabileceğini belirlemekte. Bu konuda kurultay delegelerinin 5’te 1 çoğunluğunun da karar alabileceği tartışmalı bir husus. Benim yorumum, tüzük hükmünün bu yetkiyi genel başkana verdiği yönünde.”