Rusya’nın Ukrayna’ya açtığı savaşın devam ettiği ve kış aylarına girildiği bu ortamda enerji sorunu ve enflasyon tehdidiyle karşı karşıya kalan Almanya’da sağlık sistemi de krizin eşiğinde.
Ülkede artan grip vakaları, özellikle çocukları etkileyen respiratuvar sinsityal virüs (RSV) adlı solunum yolu virüsü salgını, artan COVID-19 vakalarının dışında, personel eksikliği ve ilaç sıkıntısı konusunda büyük sorunlar yaşanıyor.
Alman Tabipler Birliği, bazı ilaçları temin etmekte yaşanan sıkıntıya dikkat çekerek, halkı ecza dolaplarındaki kullanılmayan ilaçları değerlendirerek, birbirine yardım etmeye çağırdı.
Federal İlaç Enstitüsü, eczanelere şu anda 311 tıbbi ürünün verilemediğini duyurdu.
Pandemi döneminde başlayan tedarik zincirindeki aksaklıkların aşılamadığını, tersine arttığını ifade eden yetkililer, ilaç eksikliğinin hemen hemen her alanda baş gösterdiğini duyurdu.
Antibiyotikler, kanser, diyabet ve tansiyon düşürücü ilaçlar ve ibuprofen gibi Almanya’da yaygın olarak kullanılan ağrı kesiciler, söz konusu listede yer alan ilaçlardan bazıları.
VOA Türkçe'den Cem Dalaman'ın özel haberine göre; İlaç krizine gerekçe olarak Hindistan ve Çin gibi Doğu Asya ülkelerinden yapılan teslimatların yetersizliği gösteriliyor. Pek çok Alman ilaç şirketi, yüksek maliyetler nedeniyle ilaç üretimlerini son yıllarda bu ülkelere taşımıştı. Almanya 2021 yılında sadece Çin’den yaklaşık 3 milyar Euro değerinde tıbbi ürün ve ilaç ithal etti. Ancak Corona virüsü salgını nedeniyle Çin’de fabrikaların kapanması sonrasında ilaç tedariki durma noktasına gelirken, tedarik zincirindeki sorunlar aşılamadı.
Çocuk hastaneleri doldu
Bu arada, eczanelerde bulunamayan ilaçlar arasında çocuklar için öksürük kesici şurupların da yer aldığı belirtilirken, ağırlıklı olarak küçük yaştaki çocukları etkileyen solunum yolu virüsü RSV durumu daha da kritik bir hale getiriyor.
İki yaşın altındaki çocukları etkileyen RSV nedeniyle birçok çocuk hastanesinin yoğum bakım ünitelerinin kapasiteleri dolmuş durumda. Bazı hastanelerin maksimum hasta sayısına ulaşması nedeniyle, çocuk hastaların daha uzak başka hastanelere nakledildiği, bazı acil durumda ameliyat edilmesi gereken çocukların üç gün bekletilmek zorunda kaldığı belirtiyor.
Ebeveynleri isyan ettiren bu durum, Almanya’da sağlık sisteminde, özellikle de hastanelerde yıllardır yaşanan olumsuz gidişatın sonucu olarak yorumlanıyor.
Umut yurtdışından gelecek sağlık elemanlarında
Hastanelerdeki ekonomik sıkıntılar ve buna bağlı olarak yaşanan personel açığı alarm verici düzeyde.
Almanya’daki her beş hastaneden dördünde yoğun bakım servisleri de dahil olmak üzere farklı birimlerde eleman açığı bulunduğu, sendikalar ve sağlık uzmanları tarafından yıllardır gündeme getiriliyor.
Sayılar sağlık sektöründe 300 bin açık olduğunu ortaya koyuyor. Alman Sağlık Sigortası Hekimleri Birliği’nin verilerine göre, sadece doktor açığı 6 bin 300 civarında. Önlem alınmaması durumunda açığın 2030’a kadar 10 bine çıkacağı tahmin ediliyor. Doktor, hemşire ve sağlık çalışanı açığının büyümesi, sağlık sistemi için yabancı iş gücünün taşıdığı önemi gözler önüne seriyor.
Eski Başbakan Angela Merkel döneminde 2020 yılında yürürlüğe giren ve halen geçerli olan Nitelikli İşgücü Göçü Yasası’na göre, AB ülkeleri dışından doktor ve diğer sağlık personeli Almanya’ya gitmeden önce ülkede yerleşik bir firmayla iş sözleşmesi imzalamaları durumunda hemen çalışabiliyor.
Yasa herhangi bir iş sözleşmesi olmadan çalışmak veya iş aramak için Almanya’ya gelişe de olanak sağlıyor. Söz konusu vasıflı elemanlar, somut bir iş teklifi olmadan, iş aramak için Almanya’ya gidip geçici oturum izniyle 6 aya kadar kalabiliyor.
Şu anda görev başında olan koalisyon hükümeti de yabancı göçmenlerin ülkeye gelişini kolaylaştırarak sağlık ve diğer sektörlerde giderek büyüyen işgücü açığını kapatmayı hedefliyor.
Alman Hastaneler Birliği, sağlık personelinde yüzde 9 ila 10 düşüş olduğunu belirterek "Bu da neredeyse her on çalışandan birinin hasta olduğu anlamına geliyor" değerlendirmesinde bulundu.
Uzmanlar ayrıca sağlık sisteminde çalışmak üzere yeterli kalifiye personelin yetişmediğine dikkat çekerek, her yıl emekli olan yüz binlerce personelin yerinin doldurulamadığına işaret etti.
Pandemide alarm veren Almanya'nın sağlık sistemi, her geçen gün kötüye gidiyor. Hastanelerde acile kabul süreleri her gün uzuyor. Doktor ve bakıcı kadrosundaki açık, hastalara eksik ya da yanlış tedavi uygulanmasına neden oluyor. Enerji krizi nedeniyle iflasın eşiğine gelen hastanelerden şikayetler yükseliyor. Durumun farkında olan Almanya, acil önlem arıyor.
"Çocuklar artık onlara bakamadığımız için ölüyor"
Alman Yoğun Bakım ve Acil Tıp Derneği (Divi), çocuk yoğun bakım ünitelerinde "felaket durum" ile karşı karşıya kalındığını açıkladı. Açıklamada, "Yeni doğan bir bebek fiilen dolu olan çocuk hastanesine yatırılırsa, acilen kalp ameliyatı olması gereken üç yaşındaki çocuk, üç gün beklemek zorunda kalıyor" denildi. Hannover'den uzman doktor Michael Sasse, "Çocuklar artık onlara bakamadığımız için ölüyor" dedi.
Almanya Yoğun Bakım ve Acil Durum Derneği (DIVI), ülkedeki RVS virüsü salgını nedeniyle birçok çocuk hastanesinin yoğum bakım ünitelerinin kapasitelerinin dolduğuna dikkat çekti. Profesör Gerd Horneff ise çocuk doktorlarının yükünün çok ağırlaştığını söyledi.
Yoğun bakım ünitelerinde yaşanan yoğunluktan dolayı hastaların 100 kilometreden daha uzak başka hastanelere nakledildiği, bazı acil durumda ameliyat edilmesi gereken çocukların üç gün bekletilmek zorunda kalındığı belirtildi.
Aşırı kalabalık hasta odaları nedeniyle çocukların günlerce acil serviste kaldığına da işaret eden Sasse, "Durum zaten vahimdi. Son solunum yolu enfeksiyon dalgası durumu daha da kötüleştirdi" dedi.
"Hastanelerde kaliteli bakım artık pek mümkün değil"
Öte yandan personel eksikliği nedeniyle çocuk yoğun bakım yatak sayısının olması gerekenden yüzde 40 daha düşük seviyede bulunduğu da açıklandı. Duruma kısa sürede çözüm bulunması ise beklenmiyor.
Bakıcılık Meslekleri Birliği (DBfK) de dün sağlık sistemindeki duruma dikkat çekmek için açıklama yaptı. DBfK Başkanı Christel Bienstein, reform yapılmazsa ülkede hemşirelik bakımının artık sürdürülemez hale geleceğini söyledi. Hastanelerde tam zamanlı 200 bin hemşire ve bakıcı sıkıntısı olduğuna işaret eden Bienstein, "Özellikle hastanelerde güvenli ve kaliteli bakım artık pek mümkün değil" dedi.